"Aziz Kardeşim! Evvelâ: Mektubun bana tesir etti. Fakat hakikatı düşündüm, o teessür gitti. İşte hakikat şudur ki: Mabeynimizdeki münasebet ve uhuvvet inşâallah hâlis ve lillah için olduğundan, zaman ve mekânla mukayyed olmaz. Bir şehir, bir vilayet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki âlem-i vücud iki hakikî dost için bir meclis hükmündedir. Böyle dostluk ve kardeşliğin firakı yok, hep visaldir. Fâni, mecazî, dünyevî dostluklar sahibleri firakı düşünsün, bize ne? Mezhebimizde (mesleğimizde) firak yok. Sen nerede bulunsan, şu kardeşin ile ellerinizdeki Sözler vasıtasıyla sohbet edebilirsin. Ben de istediğim zaman, seni yanımda dergâh-ı İlahîye beraber el açıp niyaz etmek suretinde görebilirim."(Prof.Dr. Şener Dilek ağabey, Barla Lahikası, 259 da bulunan Üstad' ın Hulusi Ağabey'e yazdığı bir mektubunu okuyor...) Okuyan -> Prof.Dr. Şener Dilek
nurpenceresi.com/index.php?oku=109
nurpenceresi.com/index.php?oku=109