Hürriyet HAYIR Diyebilmektir. İlhan ÖZTİN

harp

Well-known member
Hürriyet HAYIR Diyebilmektir.
İlhan ÖZTİN
Bir dostumu ziyarete gittiğim mağazadaki bir taşıyıcı sütun üzerine yapıştırılmış ve üzerinde “Hürriyet hayır diyebilmektir.” yazan bir kart dikkatimi çekti. Avrupalı bir yazara ait olduğunu düşündüğüm bu ibare, benim zihnimde çok önemli bir iz bırakmış.
Aradan geçen belli bir zamandan sonra da Ali Hüsrevoğlu Hocam, Arapça üç adet “Lâ” harfiyle –ki; hayır anlamına gelen tek hecelik bir kelimedir.- yapmış olduğu istifli bir hat örneği ve altında da konuya müteallik bir açıklama ile mekanımı şereflendirdi.
İlk yaratılışta, Cenab-ı Allah’ın “İnsana secde” emrine, şeytan’ın itirazını “Lâ” yani hayır diyerek emre karşı geldiğini, o sebeple de bizim bu gün aynı şekilde şeytana itirazımızı ve reddiyemizi ifade sadedinde hayır dememiz gerektiğini anlatan o yazı, bende o batılı yazarın ifadesini çağrıştırdı…
Hürriyet, İblis’e, bütün ins ve cin şeytanlarına ve bunların temsil ettiği herşeye hayır diyebilmektir.

Evet, ama:..
“Hürriyet; hayır diyebilmektir.” cümlesi ilk olarak beni psikolojik ve sosyal psikolojik bir tahlile yöneltti. Gerçekten bu coğrafyada yaşayan bizlerin, net bir biçimde “hayır” diyemediğimizi tesbit ettim.
Karşımızdaki insana bir konu hakkında fikir ve düşüncelerimizi anlatırken, bizi dinlediğini zannettiğimiz muhatabımızı, sözümüz bitince bizi tasdik makamında olduğunu farzettiğimiz; “Evet, ama...” diye söze başladığını görürüz. Aslında bu “evet, ama” ifadesiyle, kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda bize hayır demek istediğini anlarız.
Ne var ki, karşısındaki kişinin fikrine net bir tavır olarak “hayır” demek yerine böyle muğlak “evet, ama” demenin, esas itibariyle kendine ve kendi fikrine güvensizliğin de bir ifadesi olduğunu düşünüyorum. Zira, “Net bir hayır dersem ve muhatabım haklı çıkarsa, ben mahcub olurum.” endişesi, kimliksiz bir ifade olan, “evet, ama” ile başlayan cümleler kurmamıza sebep oluyor.
Burada iyi niyetle şöyle bir çıkarım da yapabiliriz. O kadar nazik bir milletiz ki; karşımızdaki kişiye “hayır” diyerek itiraz etmekten haya ediyoruz. Aman kırılmasın...
Bu da bir yaklaşım tabii...
Fakat; Hakkın hatırı öyle âli ve yücedir ki; hiçbir hatıra feda edilmez.

Hürriyet imanın özelliğidir.
Hürriyet Rahman olan Allah'ın hediyesidir. Zira o imanın bir özelliğidir.”
Bu sözü muhataplarına beyan eden Bediüzzaman'a sorarlar; “Nasıl hürriyet imanın bir özelliğidir?”
Cevabın güzelliğine bir bakın:
-Zira sıkı bir iman bağlantısıyla Kainatın Sultanı'na hizmetkâr olan adamın o kahramanca imanı ve izzeti, başkasına zilletle, alçakça, tenezzül etmeye izin vermediği gibi, imanının şefkati dahi, başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüze imkân vermez...
.....
-[FONT=verdana,sans-serif]Demek, İman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. Misal mi istiyorsunuz. [/FONT]

İşte Asr-ı Saadet...
O Saadet Asrı olarak tanımlanan zaman diliminden meşhur bir anekdot:
[FONT=verdana,sans-serif]Bir Cuma hutbesinde Hz. Ömer (R.A); “Ey mü'minler beni dinleyiniz.” diye hitaba başladığı sırada, camideki bir kişi, “Seni dinlemeyiz Yâ Ömer... Önce üzerindeki elbisenin hesabını ver.” diyerek itiraz eder.[/FONT]
Bu itirazın sebebi, savaş ganimeti olarak alınmış kumaş paylaştırıldığı ve fakat tam bir boy elbisesine yetecek miktar olmamasına rağmen; Hz. Ömer'in (R.A) giydiği elbise o savaş ganimetinden elde edilen kumaş olmasıdır.
Bunun üzerine cemaatin içinden Hz. Ömer'in oğlu kalkarak, bir devlet başkanı olan babasının giyebileceği doğru dürüst bir elbisesi olmadığından dolayı kendisine düşen payı babasına verdiğini ve bu iki parça ile ancak bir elbise yapılabildiğini izah ettikten sonra, o itirazı olan kişi; “Evet Yâ Ömer, seni şimdi dinleriz.” diyerek; Hz. Ömer (R.A) gibi şecaatli birine itirazı, imanın özelliği olan hürriyet kavramını anlatıyor sanırım.
 
Üst