Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
***Hz. Muhammed A.S.M Hayatı***
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 35398" data-attributes="member: 1"><p><em><strong><span style="color: Red">RESÛL-İ EKREM EFENDİMİZİN PÂK NESEBLERİ </span> </strong> </em></p><p><em></em></p><p><em>--------------------------------------------------------------------------------</em></p><p><em>Cenâb-ı Hak, insanlığın babası Hz. Âdem'i yaratmıştı.</em></p><p><em>Başını kaldırıp bakan Âdem (a.s. ), Arş-ı A'lâda muazzam bir nur ile bir isim yazılı gördü: </em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Green">"Ahmed." </span> </em></p><p><em></em></p><p><em>Merak edip sordu:</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Green">"Ya Rabbi, bu nur nedir?" </span> </em></p><p><em></em></p><p><em>Allah Teâla buyurdu:</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: red">"Bu senin zürriyetinden bir peygamberin nûrudur ki, onun ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed'dir. Eğer, o olmasaydı, seni yaratmazdım!"</span> 1</em></p><p><em></em></p><p><em>İmanımızla kabul ettiğimiz bu muazzam gerçeği, milyarlar sene sonra gelen o nûrun sahibi de, bütün açıklığıyla ifade buyurmuşlardır.</em></p><p><em></em></p><p><em>Bir gün Ashabdan Abdullah bin Câbir (r.a.), </em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Yâ Resûlallah," dedi, "bana, Allah'ın herşeyden evvel yarattığı şey nedir, söyler misin?" </span> </em></p><p><em></em></p><p><em>Şu cevabı verdiler:</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu, kendi nurundan yarattı. Nur, Allah'ın kudreti ile dilediği gibi gezerdi. O zaman ne Levh-i Mahfuz, ne kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne melek, ne semâ, ne arz, ne güneş, ne ay, ne insan ve ne de cin vardı."</span> 2</em></p><p><em></em></p><p><em>Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nûr, sonra ilk olarak Hz. Âdem'in alnında parladı. Sonra peygamberlerden peygambere geçerek İbrâhim'e (a.s.) kadar geldi. Ondan da oğlu Hz. İsmâil'e intikal etti…</em></p><p><em>Peygamberlerin babası olarak anılan Hz. İbrahim'in iki oğlu vardı: İshak ve İsmâil (a.s.). O, oğlu İshak'ın neslinden bir çok peygamberin geleceğini Cenâb-ı Hakkın ilhâmıyla bilmişti. Ancak çok sevdiği Hacer'den dünyaya gelen oğlu İsmâil'in (a.s.) neslinden peygamber gelip gelmeyeceği meçhûlü idi. </em></p><p><em>Bununla birlikte âhirzamanda bir büyük peygamberin gönderileceğini de biliyordu. Bu sebeple de, son peygamberin çok sevdiği oğlu İsmâil'in neslinden gelmesini şiddetle arzu ediyordu.</em></p><p><em>İlk bânisi Hz. Âdem olan yeryüzünün ilk ma'bedi Kâbe, uzun zamanın geçmesiyle yıkılmış, âdeta yerle bir olmuştu. Hz. İbrâhim, bu mukaddes binânın tekrar inşası için Cenâb-ı Haktan emir aldı ve oğlu İsmâil'le birlikte derhal çalışmaya koyuldu.</em></p><p><em>Kâbe'nin inşâsı tamamlanınca, baba oğul ellerini dergâh-ı İlâhîye açarak şöyle yalvardılar:</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Ey Rabbimiz! Neslimizden gelen Müslüman ümmet içinden bir peygamber gönder. Ki o, onlara âyetlerini okusun, Kitabı ve hükümlerini öğretsin. Onları günâhlardan temizlesin!"</span> 3</em></p><p><em></em></p><p><em>İşte, Cenâb-ı Hak, yapılan bu samimi duâyı cevapsız bırakmadı ve Hz. İsmâil'in neslinden peygamberlerin reisi Hz. Muhammed'i (a.s.m.) göndererek kabul etti. Bu gerçeği Kâinatın Efendisi,</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue"> "Ben, babam İbrâhim'in duâsıyım..."</span> 4 </em></p><p><em></em></p><p><em>buyurarak ifade etmişlerdir.</em></p><p><em></em></p><p><em>Hz. İsmâil'in evlâd ve torunları gittikçe çoğaldı ve Arap Yarımadasının her tarafına dağıldı. İçlerinden Adnanoğulları, onlar içinden Mudaroğulları ve onlar içinden de Kureyş Kabilesi diğerlerinden üstün ve farklı oldu. Kureyş Kabilesi içinde ise Hâşimîler kolu hepsinden daha çok fazilet ve şeref buldu.</em></p><p><em>Bu gerçeği de bizzat kendileri şu şekilde ifade buyururlar:</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Allah, İbrâhimoğullarından İsmâil'i, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından da Kureyş'i, Kureyş'ten de Beni Hâşim'i, Benî Hâşim'den de beni seçmiştir."</span> 5</em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum 'Hâşimoğulları' âilesinden neş'et ettim."</span> </em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti. Âdem'den, anne-babama gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır."</span></em></p><p><em></em></p><p><em>Bütün kaynakların ittifakla belirttikleri, Kâinatın Efendisinin yirminci dedesine kadar uzanan neseb silsilesi şöyledir: </em></p><p><em></em></p><p><em><span style="color: Blue">"Muhammed (a.s.m.), Abdullah, Abdülmuttalib (asıl ismi Şeybe), Hâşim, Abd-i Menâf (Muğîre), Kusay, Kilab, Mürre, Kâb, Lüeyy, Galib, Fihr (Kureyş), Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike (Amir), İlyas, Mudar, Nizar, Maad, Adnan."</span> 6</em></p><p><em></em></p><p><em>Annesinin nesebi de şöyledir: Vehb, Abdümenâf, Zühre, Kilâb, Mürre... Görüldüğü üzere her iki tarafın nesebi Kilâb'da birleşmektedir. </em></p><p><em>İşte, Fahr-i Kâinat Efendimizin büyük dedeleri bu zâtlardı. Herbirinin zürriyeti çoğalmış ve herbiri pekçok cemaatların reisi ve birçok kabile ve aşîretlerin dedesi ve babası olmuşlardır.</em></p><p><em>Ancak, ne vakit birinin iki oğlu olsa veya bir kabile iki kola ayrılsa, sevgili Peygamberimizin soyu en şerefli ve en hayırlı olan tarafta bulunur ve her asırda onun büyük dedesi kim ise, yüzünde parlayan müstesnâ nûrdan bilinirdi. </em></p><p><em></em></p><p><em><strong><span style="color: Red">Yirminci Dededen Sonraki Neseb Çizgisi</span></strong></em></p><p><em></em></p><p><em>Neseb âlimlerince, Peygamber Efendimizin yirminci dedesi olan Adnan'ın Hz. İbrâhim'in neslinden olduğu ittifakla kabul edilmektedir. Adnan ile İbrâhim (a.s.) arasında uzun bir zaman mesafesi vardır. Bir kısım neseb âlimleri arada kırk batın (göbek) bulunduğunu belirtirler. Buna göre aradaki zaman biriminin ne kadar uzun olduğunu az çok tasavvur etmek mümkündür.</em></p><p><em>Bu sebeple, Resûl-i Ekrem Efendimizin yirminci dedesi Adnan'dan Hz. İbrâhim'e kadar olan ikinci kademe neseb silsilesi, basamak basamak tesbit edilememiştir. Bazı neseb âlimleri Peygamber Efendimizin nesebini yedi, bazısı da dokuz göbekte Hz. İsmâil'e bağlarlar. Bu, haliyle arada birçok basamakların atlandığını ortaya koyar. </em></p><p><em></em></p><p><em><strong><span style="color: Red">Adnan'dan Hz. İbrâhim'e Kadar Olan Nesep Çizgisi</span></strong></em></p><p><em></em></p><p><em>Bazı âlimler, Peygamber Efendimizin, Adnan'dan Hz. İbrâhim'e kadar olan ikinci kademe neseb silsilesini şöyle sıralarlar:</em></p><p><em>Adnan, Udd (veya Udad), Mukavvim, Nahur (veya Sârih), Teyrah, Ya'rub, Yeşcub, Nabit, İsmâil (a.s.), İbrâhim (a.s.) </em></p><p><em>Ayrıca, İbn-i İshâk, bundan sonra da, Resûl-i Ekrem Efendimizin neseb silsilesini tâ Âdem'e (a.s.) kadar götürür. Ancak belirtelim ki, diğer kaynaklar bu silsile üzerinde ittifak etmiş değillerdir.</em></p><p><em></em></p><p><em>1. Kastalanî, Mevabibü'l-Ledünniye: 1/6.</em></p><p><em>2. A.g.e. 1/7</em></p><p><em>3. Bakara Sûresi, 129</em></p><p><em>4. İbni Hişâm, Sîre: 1/175; Taberî, Tarih: 2/128.</em></p><p><em>5. İbni Sa'd, Tabakât: 1/20. Müslim: 7/58</em></p><p><em>6. Sîre, 1/1-3; Tabakât, 1/55-56; Ensâbü'l-Eşraf, 1012 vd; Taberî, 2/172-180 </em></p><p><em></em></p><p><em></em></p><p><em>Kainat' ın Efendisi (ASM), Salih Suruç</em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 35398, member: 1"] [i][b][color=Red]RESÛL-İ EKREM EFENDİMİZİN PÂK NESEBLERİ [/color] [/b] -------------------------------------------------------------------------------- Cenâb-ı Hak, insanlığın babası Hz. Âdem'i yaratmıştı. Başını kaldırıp bakan Âdem (a.s. ), Arş-ı A'lâda muazzam bir nur ile bir isim yazılı gördü: [color=Green]"Ahmed." [/color] Merak edip sordu: [color=Green]"Ya Rabbi, bu nur nedir?" [/color] Allah Teâla buyurdu: [color=red]"Bu senin zürriyetinden bir peygamberin nûrudur ki, onun ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed'dir. Eğer, o olmasaydı, seni yaratmazdım!"[/color] 1 İmanımızla kabul ettiğimiz bu muazzam gerçeği, milyarlar sene sonra gelen o nûrun sahibi de, bütün açıklığıyla ifade buyurmuşlardır. Bir gün Ashabdan Abdullah bin Câbir (r.a.), [color=Blue]"Yâ Resûlallah," dedi, "bana, Allah'ın herşeyden evvel yarattığı şey nedir, söyler misin?" [/color] Şu cevabı verdiler: [color=Blue]"Herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu, kendi nurundan yarattı. Nur, Allah'ın kudreti ile dilediği gibi gezerdi. O zaman ne Levh-i Mahfuz, ne kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne melek, ne semâ, ne arz, ne güneş, ne ay, ne insan ve ne de cin vardı."[/color] 2 Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nûr, sonra ilk olarak Hz. Âdem'in alnında parladı. Sonra peygamberlerden peygambere geçerek İbrâhim'e (a.s.) kadar geldi. Ondan da oğlu Hz. İsmâil'e intikal etti… Peygamberlerin babası olarak anılan Hz. İbrahim'in iki oğlu vardı: İshak ve İsmâil (a.s.). O, oğlu İshak'ın neslinden bir çok peygamberin geleceğini Cenâb-ı Hakkın ilhâmıyla bilmişti. Ancak çok sevdiği Hacer'den dünyaya gelen oğlu İsmâil'in (a.s.) neslinden peygamber gelip gelmeyeceği meçhûlü idi. Bununla birlikte âhirzamanda bir büyük peygamberin gönderileceğini de biliyordu. Bu sebeple de, son peygamberin çok sevdiği oğlu İsmâil'in neslinden gelmesini şiddetle arzu ediyordu. İlk bânisi Hz. Âdem olan yeryüzünün ilk ma'bedi Kâbe, uzun zamanın geçmesiyle yıkılmış, âdeta yerle bir olmuştu. Hz. İbrâhim, bu mukaddes binânın tekrar inşası için Cenâb-ı Haktan emir aldı ve oğlu İsmâil'le birlikte derhal çalışmaya koyuldu. Kâbe'nin inşâsı tamamlanınca, baba oğul ellerini dergâh-ı İlâhîye açarak şöyle yalvardılar: [color=Blue]"Ey Rabbimiz! Neslimizden gelen Müslüman ümmet içinden bir peygamber gönder. Ki o, onlara âyetlerini okusun, Kitabı ve hükümlerini öğretsin. Onları günâhlardan temizlesin!"[/color] 3 İşte, Cenâb-ı Hak, yapılan bu samimi duâyı cevapsız bırakmadı ve Hz. İsmâil'in neslinden peygamberlerin reisi Hz. Muhammed'i (a.s.m.) göndererek kabul etti. Bu gerçeği Kâinatın Efendisi, [color=Blue] "Ben, babam İbrâhim'in duâsıyım..."[/color] 4 buyurarak ifade etmişlerdir. Hz. İsmâil'in evlâd ve torunları gittikçe çoğaldı ve Arap Yarımadasının her tarafına dağıldı. İçlerinden Adnanoğulları, onlar içinden Mudaroğulları ve onlar içinden de Kureyş Kabilesi diğerlerinden üstün ve farklı oldu. Kureyş Kabilesi içinde ise Hâşimîler kolu hepsinden daha çok fazilet ve şeref buldu. Bu gerçeği de bizzat kendileri şu şekilde ifade buyururlar: [color=Blue]"Allah, İbrâhimoğullarından İsmâil'i, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından da Kureyş'i, Kureyş'ten de Beni Hâşim'i, Benî Hâşim'den de beni seçmiştir."[/color] 5 [color=Blue]"Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum 'Hâşimoğulları' âilesinden neş'et ettim."[/color] [color=Blue]"Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti. Âdem'den, anne-babama gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır."[/color] Bütün kaynakların ittifakla belirttikleri, Kâinatın Efendisinin yirminci dedesine kadar uzanan neseb silsilesi şöyledir: [color=Blue]"Muhammed (a.s.m.), Abdullah, Abdülmuttalib (asıl ismi Şeybe), Hâşim, Abd-i Menâf (Muğîre), Kusay, Kilab, Mürre, Kâb, Lüeyy, Galib, Fihr (Kureyş), Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike (Amir), İlyas, Mudar, Nizar, Maad, Adnan."[/color] 6 Annesinin nesebi de şöyledir: Vehb, Abdümenâf, Zühre, Kilâb, Mürre... Görüldüğü üzere her iki tarafın nesebi Kilâb'da birleşmektedir. İşte, Fahr-i Kâinat Efendimizin büyük dedeleri bu zâtlardı. Herbirinin zürriyeti çoğalmış ve herbiri pekçok cemaatların reisi ve birçok kabile ve aşîretlerin dedesi ve babası olmuşlardır. Ancak, ne vakit birinin iki oğlu olsa veya bir kabile iki kola ayrılsa, sevgili Peygamberimizin soyu en şerefli ve en hayırlı olan tarafta bulunur ve her asırda onun büyük dedesi kim ise, yüzünde parlayan müstesnâ nûrdan bilinirdi. [b][color=Red]Yirminci Dededen Sonraki Neseb Çizgisi[/color][/b] Neseb âlimlerince, Peygamber Efendimizin yirminci dedesi olan Adnan'ın Hz. İbrâhim'in neslinden olduğu ittifakla kabul edilmektedir. Adnan ile İbrâhim (a.s.) arasında uzun bir zaman mesafesi vardır. Bir kısım neseb âlimleri arada kırk batın (göbek) bulunduğunu belirtirler. Buna göre aradaki zaman biriminin ne kadar uzun olduğunu az çok tasavvur etmek mümkündür. Bu sebeple, Resûl-i Ekrem Efendimizin yirminci dedesi Adnan'dan Hz. İbrâhim'e kadar olan ikinci kademe neseb silsilesi, basamak basamak tesbit edilememiştir. Bazı neseb âlimleri Peygamber Efendimizin nesebini yedi, bazısı da dokuz göbekte Hz. İsmâil'e bağlarlar. Bu, haliyle arada birçok basamakların atlandığını ortaya koyar. [b][color=Red]Adnan'dan Hz. İbrâhim'e Kadar Olan Nesep Çizgisi[/color][/b] Bazı âlimler, Peygamber Efendimizin, Adnan'dan Hz. İbrâhim'e kadar olan ikinci kademe neseb silsilesini şöyle sıralarlar: Adnan, Udd (veya Udad), Mukavvim, Nahur (veya Sârih), Teyrah, Ya'rub, Yeşcub, Nabit, İsmâil (a.s.), İbrâhim (a.s.) Ayrıca, İbn-i İshâk, bundan sonra da, Resûl-i Ekrem Efendimizin neseb silsilesini tâ Âdem'e (a.s.) kadar götürür. Ancak belirtelim ki, diğer kaynaklar bu silsile üzerinde ittifak etmiş değillerdir. 1. Kastalanî, Mevabibü'l-Ledünniye: 1/6. 2. A.g.e. 1/7 3. Bakara Sûresi, 129 4. İbni Hişâm, Sîre: 1/175; Taberî, Tarih: 2/128. 5. İbni Sa'd, Tabakât: 1/20. Müslim: 7/58 6. Sîre, 1/1-3; Tabakât, 1/55-56; Ensâbü'l-Eşraf, 1012 vd; Taberî, 2/172-180 Kainat' ın Efendisi (ASM), Salih Suruç[/i] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
***Hz. Muhammed A.S.M Hayatı***
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst