Hak teâlâ hayayı Hz. Âdem ve Muhammed (a.s.)’a vermiştir. Hak teâlâ bu altı üstünlüğü Hz. Osman’da toplamıştır.
Hz. Ali, Hz. Fâtıma ile evleneceği zaman düğün masrafı yapmak üzere zırhını satılması için pazara göndermişti. Hz. Osman pazardan geçerken Hz. Ali’nin zırhını tanıdı. Dellalı çağırıp bu zırhın sahibi buna ne kadar para istiyor? diye sordu. Dellal dörtyüzdirhem istiyor dedi. Gel parasını verip alayım dedi.
Evine gittiler, zırhı alıp parasını verdi. Sonra bu zırhın yanına dörtyüz dirhem para koyup Hz. Ali’ye gönderdi ve şöyle haber yolladı. “Bu zırh senden başkasına lâyık değildir. Bu dörtyüz dirhemi de düğününe harca bizi ma’zur gör...”Ebû Hüreyre (r.a.) bir gün Hz. Osman’ın huzuruna gidiyordu. Yolda bir kadına gözü ilişti ve baktı. Huzura varınca Hz. Osman: “Sana ne oldu? Gözlerinizde zina eseri görüyorum.” buyurdu. Ebû Hüreyre (r.a.): Yâ Emir-el-Mü’minîn, “Resûlullah’dan sonra vahy iner mi?” diye sordu, cevabında:
Hayır, vahy inmez, fakat mü’minin firaseti doğrudur. Nitekim Resûl-i Ekrem: “Mü’minin firasetinden kaçınınız. Çünkü, mü’min Allah’ın nuru ile bakar” buyurmuştur, dedi.
Bir defasında Medine’de kıtlık vardı. O sırada Hz. Osman’ın Şam’dan yüz deve yükü buğday kervanı gelmişti. Eshâb-ı kirâm satın almak için yanına gittiler. Hz. Osman sizden daha iyi alıcım var ve sizden daha fazla veren var, ona vereceğim dedi. Eshâb-ı kirâm durumu Hz. Ebû Bekir’e bildirip bundan üzüldüklerini söylediler.
Kıtlık zamanında böyle yapması uygun olur mu? dediler. Hz. Ebû Bekir; Osman (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) damadı olmakla şeref kazanmıştır ve Cennette onun arkadaşıdır. Siz onun sözünü yanlış anladınız beraber gidelim” buyurdu. Hz. Ebû Bekir yanına gidip, Yâ Osman, Eshâb-ı kirâm senin bir sözüne üzülmüşler deyip durumu anlattı. Hz. Osman, “Evet ey Resûlullahın halifesi, onlardan iyi alıcı olan, bire yediyüz veriyor. Onlar bire yedi veriyor.
Biz bu buğdayı bire yediyüz verip alana verdik” dedi. Bundan sonra yüz deve yükü buğdayı Medine’de bulunan fakirlere, Eshâb-ı kirâma bedava dağıttı. Yüz deveyi de kesip fakirlere yedirdi. Hz. Ebû Bekir bu işe çok sevinip, Hz. Osman’ın alnından öptü.Hz. Osman, Peygamberimizden (s.a.v.) 146 hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları şunlardır:“Kıyâmet günü üç sınıf insan şefaat eder: Bunlar, peygamberler, âlimler ve şehîdlerdir.”“En hayırlınız Kur’ân-ı kerîmi öğrenen ve öğretendir.”
“Bir kul her gün sabah ve akşam şu duayı üç defa okursa, o kimse zararlardan korunur. (Bismillâhillezî la yedurru maasmihi şey’ün fil ardı ve lâ fissemai ve hüvessemiulalîm).”
“Yatsı namazını (cemaatla) kılan, gece yarısına kadar ibadet etmiş, sabah namazını cemaat ile kılan ise gecenin tamamım ibadet ile geçirmiş sayılır.
“O halde evladınıza ikram edin. Çünkü anne ve babanızın sizde hakkı olduğu gibi, evladınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır.”
“Adem oğlunun ancak üç şeyde hakkı vardır: Belini doğrultacak kadar yemekte, avret yerini örtecek kadar elbisede ve kendini saklayacak evde, fazlasının ise hesabı vardır.”
Buyurdu ki: “Dünya için üzülmek kalbe zulmet, âhıret için üzülmek ise kalbe nurdur.”“Arifin alâmetlerindendir. Kalbi havf ve recâ, dili hamd ve sena, gözü yaşlı ve hayâlı, isteği günahları ve dünyâyı terk ve rıza üzerine olmaktır. İnsanların en iyisi Rabbine kavuşmadan önce, Rabbini kendinden râzı eden, içine girmeden önce kendi kabrini en güzel yapandır.” “Ezan okunurken sükût edip dinleyene iki, yalnız sükût edene ise bir ecir vardır. Buna karşılık duyduğu halde konuşana iki, uzakta olduğu için duymayıp konuşana da bir günah vardır.”
“İnsanların en iyisi, dünyâ onu terk etmeden, dünyâyı terk edendir. Rabbine kavuşmadan önce, Rabbini kendinden râzı edendir.”
“İbadetin tadını dört şeyde buldum: Allahın farz kıldıklarını yapmada, yasaklarından sakınmada, Allahdan sevâb bekleyerek emr-i ma’rûf yapmada ve Allahın gadabından kaçınarak nehy-i münker etmede.”
“Dört şey vardır ki, dışı fazilet, içi farzdır: Sâlihlerle düşüp kalkmak fazilet, onlara uymak farz; Kur’ân okumak fazilet, onunla amel farz; kabir ziyâreti fazilet, kabir için hazırlanmak farz, hasta ziyâreti fazilet, vasıyyetini almak farzdır.”“Ölümü bilip gülene, dünyânın fani olduğunu bilip ona rağbet edene, işlerin takdirle olduğunu bilip, istediği olmayınca üzülene, hesaba inanıp mal toplayana, Cehenneme inanıp günah işleyene, Allahü teâlâya inanıp dünyâ ile rahathyana, şeytanı düşman bilip, ona itaat edene çok şaşarım! Eğer gönüller manevî pisliklerden temiz olsaydı, Kur’ânın zevkine doyulmazdı.” “Beş vakit namazı vaktinde devam üzere kılana dokuz şey ikram edilir.
Allah onu sever, bedeni sağlam olur, melekler onu korur, evine bereket iner, yüzünde salihler siması olur, Allahü teâlâ kalbini yumuşatır, sıratı parlak şimşek gibi geçer, Allahü teâlâ “Onlar için korku ve üzüntü yoktur”zümresine onu ilhak eyler, Allahü teâlâ onu Cehennemden korur.
On şey çok zayi olmuştur Sual sorulmayan âlim, amel edilmeyen ilim, kabul edilmeyen doğru görüş, kullanılmayan silâh, içinde namaz kılınmayan mescid, okunmayan mushaf, infâk edilmeyen mal, binilmeyen vasıta, dünyâyı isteyenin içindeki zühd ilmi, içinde âhiret yolculuğu için azık edinilmeyen uzun ömür.”
KAYNAKLAR
1) Hilyet-ül-evliyâ cild-1, sh-55
2) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-3, ih-53
3) El-A’lâm cild-4, sh-210
4) Târîh-ul-hamîs cild-2, sh-254
5) Müslim, fedâil-us-sahâbe
6) Kâmûs-ül-a’lâm cild-4, sh-3124
7) Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye sh-1055, 43, 58, 209, 306, 329, 460, 665, 724, 976, 982.
8) Medâric
8) Medâric-ün-nübüvve cild-2, sh-451
9) Eshâb-ı Kirâm sh-368, 9, 15, 18, 19, 21, 26, 43, 44, 48
10) Savâik-ul-muhrika sh-104
11) Târîh-ül-hulefâ sh-138
12) Müsned-i Ahmed bin Hanbel cild-1, sh-57
13) El-İsâbe cild-2, sh-462
14) El-İstiâb cild-3, sh-69
15) Buhârî fedâil-us-sahâbe
16) İzâlet-ül-hafâ cild-1, sh-245