genc_kalem
Okumak,Yaþamaktýr
Hz. Peygamber ve Filistin
İmam Buhari, et-Târihu'l-Kebîr adlı meşhur eserinde "Bişr b. Akrabe el-Filistinî" hakkında şu rivayeti naklediyor:
Babam, Hz. Peygamber ile birlikte katıldığı bir savaşta şehit düşmüştü. Birgün Peygamber yanıma uğradı. Ben, ağlıyordum. (Ey sevimli çocuk!) diye seslenerek benden ağlamayıp susmamı istedi ve bana yasımı unutturacak şu teklifte bulundu:
- "Benim, senin baban; Aişe'nin de annen olmasını istemez misin?" Bu teklifi duyar duymaz ben:
- "Anam babam sana feda olsun elbette isterim yâ Rasulallah!" dedim.
İmam Buhârî, burada adı geçen Bişr'in "Filistin" olarak bilindiğini de (وبشر معروف بفلسطين ) kaydetmektedir. (II. 78. no: 1751)
Diğer kaynaklardan öğrendiğimize göre, Bişr'in babası Uhud Savaşında şehit düşmüştü. Allah Rasülü, ağlayan bu sevgili yetime şefkat ve merhametle yaklaşmış, mübarek eliyle onun başını okşamıştı. Hatta ona biraz da ümit aşılamak üzere adını "Beşîr" ya da "Bişr" olarak değiştirmişti. (İbn Tanrıverdî, En-Nücûmu'z-Zâhira, I. 84; İbn Asâkîr, Târîhu Dimaşk, X. 2988-302)
Evet, bu rivayette anlatılan şehit yâdigârı olan Bişr ya da Filistin'in elinden Rahmet Elçisi tutmuştu. Ona babalık yapmayı teklif etmiş, göz yaşlarını silmiş, ona yetimliğini unutturmuştu. Bu rivayette anlatılan, Hz. Peygamber ile yetim Filistin arasındaki samimi ilişki, aslında O'nun varisleri olan Muhammed ümmeti ile mazlum Filistin arasında olması gereken ilişkiyi çok güzel özetlemektedir.
Filistin'de yüzlerce, binlerce Bişr'ler şayet hayatta kalmayı başarabilmişlerse, açlıktan, korkudan, çaresizlikten feryat etmekte, Rahmet Elçisi'nin yerini dolduracak, O'nun şefkatli elini temsil edecek, Bişr'lerin başlarını okşayıp, göz yaşlarını dindirecek, onlara analık-babalık yapacak kimseleri beklemektedirler.
(Sonpeygamber.info)
İmam Buhari, et-Târihu'l-Kebîr adlı meşhur eserinde "Bişr b. Akrabe el-Filistinî" hakkında şu rivayeti naklediyor:
Babam, Hz. Peygamber ile birlikte katıldığı bir savaşta şehit düşmüştü. Birgün Peygamber yanıma uğradı. Ben, ağlıyordum. (Ey sevimli çocuk!) diye seslenerek benden ağlamayıp susmamı istedi ve bana yasımı unutturacak şu teklifte bulundu:
- "Benim, senin baban; Aişe'nin de annen olmasını istemez misin?" Bu teklifi duyar duymaz ben:
- "Anam babam sana feda olsun elbette isterim yâ Rasulallah!" dedim.
İmam Buhârî, burada adı geçen Bişr'in "Filistin" olarak bilindiğini de (وبشر معروف بفلسطين ) kaydetmektedir. (II. 78. no: 1751)
Diğer kaynaklardan öğrendiğimize göre, Bişr'in babası Uhud Savaşında şehit düşmüştü. Allah Rasülü, ağlayan bu sevgili yetime şefkat ve merhametle yaklaşmış, mübarek eliyle onun başını okşamıştı. Hatta ona biraz da ümit aşılamak üzere adını "Beşîr" ya da "Bişr" olarak değiştirmişti. (İbn Tanrıverdî, En-Nücûmu'z-Zâhira, I. 84; İbn Asâkîr, Târîhu Dimaşk, X. 2988-302)
Evet, bu rivayette anlatılan şehit yâdigârı olan Bişr ya da Filistin'in elinden Rahmet Elçisi tutmuştu. Ona babalık yapmayı teklif etmiş, göz yaşlarını silmiş, ona yetimliğini unutturmuştu. Bu rivayette anlatılan, Hz. Peygamber ile yetim Filistin arasındaki samimi ilişki, aslında O'nun varisleri olan Muhammed ümmeti ile mazlum Filistin arasında olması gereken ilişkiyi çok güzel özetlemektedir.
Filistin'de yüzlerce, binlerce Bişr'ler şayet hayatta kalmayı başarabilmişlerse, açlıktan, korkudan, çaresizlikten feryat etmekte, Rahmet Elçisi'nin yerini dolduracak, O'nun şefkatli elini temsil edecek, Bişr'lerin başlarını okşayıp, göz yaşlarını dindirecek, onlara analık-babalık yapacak kimseleri beklemektedirler.
(Sonpeygamber.info)