İlim-irfan
Well-known member
Şerafeddin Kalay - Milli Gazete
07/11/2009
Hz. Enes'e dua
Resûlullah'ın çocuklar için yaptığı dualardan bir demet sunmak gerekirse bu duaların içinde şüphesiz Enes'e, Abdullah İbn Abbas'a, yaptığı dualar mutlaka yer almalıdır. Enes (ra) anlatıyor: Annesi Ümmü Süleym (ra) Allah Resulü'ne; "Ya Resûlullah! Bu hizmetkârın Enes! Onun için dua et!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav); "Allah'ım! Onun malını ve çocuğunu çoğalt! Ona bahşettiklerini onun için bereketli kıl!" diye dua etti.
Enes(ra) sonraki yıllarda; "V
i malım çok. Bu gün itibariyle çocuklarım ve çocuklarımın çocukları da yüz civarına ulaşmaktadır" demiştir.
Enes'ten (ra), kendisinden nakledilen bu rivayetleri teyid eden bir başka rivayet daha gelir. Müslim'in naklettiği bu rivayette şöyle denilmiştir: "Resûlullah benim için üç duada bulundu. Bunlardan ikisinin gerçekleştiğini dünyada iken gördüm. Üçüncüsünü ahirette göreceğimi ümit ediyorum."
İbn Hacer el-Askalânî, bu dualardan birincisinin malının çoğalması, ikincisinin de çocuklarının çoğalması olduğunu, üçüncüsünün ise cennet'e giriş olduğunu kaydeder. Enes (ra)'nın bunlar için: "İkisinin gerçekleştiğini dünya hayatında gördüm. Üçüncüsünü ahirette göreceğimi ümit ediyorum" dediği nakledilmiştir.
Yine Enes'in hayatıyla ilgili bilgi verirken İbn-i Hacer'in kaydettiğine göre çocuklarının ve torunlarının sayısı yüz yirmi beşi aşmış, arazileri yılda iki ürün vermeye başlamıştır.
Enes'in(ra) kaç yıl yaşadığı konusunda ise farklı kanaatler vardır. Verilen rakamlar 99 yıl ile 110 yıl arasında değişmektedir. Basra Şehri'nde Allah Resulü'nü gören insanların hayatta kalan en son ferdi olarak hayata gözlerini yummuştur.
Bir başka dua rivayeti:
Ebu Musa Abdullah İbn Kays el-Eş'arî (ra) anlatıyor: "Benim bir oğlum dünyaya gelmişti. Allah Resûlü (sav) ona bereket için dua etti ve onu İbrahim diye isimlendirdi. Ebu Musa'nın bu hatırayı nasıl sakladığını, nasıl bir duyguyla yâd etiğini, Allah Resulü'nün isimlendirdiği küçük yavru İbrahim için bu hatıranın büyüdüğünde nasıl bir iftihar vesilesi olacağını düşününüz. Hatta onun çocukları ve torunları üzerindeki tesirini: "Benim babamın -veya dedemin ismini Resûlullah (sav) koymuş, onu kucağına almış, ona dua etmiş" diyeceklerini de unutmayınız.
Sevgi ve yakın ilgi gönüllerde ne çiçekler açtırır, tasavvur ediniz.
"Allah'ım ona hikmeti öğret"
Abdullah İbn Abbas (ra) ise bir ömür boyu iftihar ettiği, onu tanıyan bütün insanların da takdir ettiği ve yâd ettiği bir hatırasını anlatıyor: "Allah Resûlü (sav) beni göğsüne bastırdı ve şöyle dua etti: "Allah'ım! Ona hikmeti öğret!" Bir başka rivâyette de; "Allahım! Ona Kitab'ı (Kur'ân'ı) öğret!" diye duâ ettiği nakledilir.
"Allah'ım onu fakih kıl"
Abdullah İbn Abbas'tan(ra) bir başka hatıra:
Resûlullah (sav) ihtiyaç için çıkmıştı. Onun için abdest suyu hazırlayıp çıkışa koydum. Efendimiz dışarı çıkınca: "Bu suyu kim koydu?" diye sordu. "İbn Abbas" dediler. Resûlullah (sav) Efendimiz: "Allah'ım! Onu dinde fakih kıl," diye dua etti.
"Fakih kıl!" duası, 'onu ince ve engin anlayışlı kıl' diye dua etmektir. Bu, yeni filizlenen, genç zihinler için çok güzel bir dua idi. Fıkhî anlayış, normal bir anlayıştan farklıdır. Arap lisanında normal anlayış için "fehm" ve onun iştikakı olan kelimeler kullanılır. "Fehîm" ve "Fehîme" ismi buradan gelir ve çok anlayışlı demektir. "Fıkıh" ise bir şeyi derinliğine, nereden gelip nereye gittiğiyle anlama, kavrama ve üzerine fikir yürütebilme demektir. İnce, basiretli ve enginliğine bir anlayışı ifade eder
. Fıkıh, tefekkuh, her insana nasib olmayacak enginlikte gerçek bir nimet ve lütuf sayılacak bir anlayış, bir melekedir.
Bu hadisede, "İbn Abbas" diyerek onun adını veren teyzesi Meymûne Vâlidemiz'dir. Şüphesiz yeğeninin kendisinden su istenmeden Allah Resulü'ne abdest suyu hazırlayışı ve getirip en uygun mekâna koyuşu hoşuna gitmişti. Allah Resûlü (sav) sorunca da sevinerek yeğeninin koyduğunu haber vermişti
.
Bu, davranış, Allah Resulü'ne karşı duyulan hürmet ve yakınlığın, ona hizmet etme arzusunun bir neticesiydi. Bu duyguları dışarı aksettirmek için de güzel ve zekice bir buluştu. Allah Resûlü (sav) de bu davranıştan memnun olmuş ve küçük Abdullah için dua etmişti.
Bu öğrenmenin en verimli çağlarında olan bir çocuğa yaptığı hizmetin karşılığı olarak verilecek en güzel mükâfatlardan biriydi. Gerçekten hürmet duyulan, ilmine ve İslami yaşayışına değer verilen bir büyüğün duasıydı. Bu dua, şüphesiz İslâmî edeb ve terbiye içinde filizlenip yetişen ve bu yolda ilim ve irfan artırmak için çırpınan birisi için büyük bir değer taşır! Bu onun ilim yolunda azmini, şevkini güçlendirir, istikamette sebatını artırır, zihnini canlı tutmasına vesile olur.
07/11/2009
Hz. Enes'e dua
Resûlullah'ın çocuklar için yaptığı dualardan bir demet sunmak gerekirse bu duaların içinde şüphesiz Enes'e, Abdullah İbn Abbas'a, yaptığı dualar mutlaka yer almalıdır. Enes (ra) anlatıyor: Annesi Ümmü Süleym (ra) Allah Resulü'ne; "Ya Resûlullah! Bu hizmetkârın Enes! Onun için dua et!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav); "Allah'ım! Onun malını ve çocuğunu çoğalt! Ona bahşettiklerini onun için bereketli kıl!" diye dua etti.
Enes(ra) sonraki yıllarda; "V
Enes'ten (ra), kendisinden nakledilen bu rivayetleri teyid eden bir başka rivayet daha gelir. Müslim'in naklettiği bu rivayette şöyle denilmiştir: "Resûlullah benim için üç duada bulundu. Bunlardan ikisinin gerçekleştiğini dünyada iken gördüm. Üçüncüsünü ahirette göreceğimi ümit ediyorum."
İbn Hacer el-Askalânî, bu dualardan birincisinin malının çoğalması, ikincisinin de çocuklarının çoğalması olduğunu, üçüncüsünün ise cennet'e giriş olduğunu kaydeder. Enes (ra)'nın bunlar için: "İkisinin gerçekleştiğini dünya hayatında gördüm. Üçüncüsünü ahirette göreceğimi ümit ediyorum" dediği nakledilmiştir.
Yine Enes'in hayatıyla ilgili bilgi verirken İbn-i Hacer'in kaydettiğine göre çocuklarının ve torunlarının sayısı yüz yirmi beşi aşmış, arazileri yılda iki ürün vermeye başlamıştır.
Enes'in(ra) kaç yıl yaşadığı konusunda ise farklı kanaatler vardır. Verilen rakamlar 99 yıl ile 110 yıl arasında değişmektedir. Basra Şehri'nde Allah Resulü'nü gören insanların hayatta kalan en son ferdi olarak hayata gözlerini yummuştur.
Bir başka dua rivayeti:
Ebu Musa Abdullah İbn Kays el-Eş'arî (ra) anlatıyor: "Benim bir oğlum dünyaya gelmişti. Allah Resûlü (sav) ona bereket için dua etti ve onu İbrahim diye isimlendirdi. Ebu Musa'nın bu hatırayı nasıl sakladığını, nasıl bir duyguyla yâd etiğini, Allah Resulü'nün isimlendirdiği küçük yavru İbrahim için bu hatıranın büyüdüğünde nasıl bir iftihar vesilesi olacağını düşününüz. Hatta onun çocukları ve torunları üzerindeki tesirini: "Benim babamın -veya dedemin ismini Resûlullah (sav) koymuş, onu kucağına almış, ona dua etmiş" diyeceklerini de unutmayınız.
Sevgi ve yakın ilgi gönüllerde ne çiçekler açtırır, tasavvur ediniz.
"Allah'ım ona hikmeti öğret"
Abdullah İbn Abbas (ra) ise bir ömür boyu iftihar ettiği, onu tanıyan bütün insanların da takdir ettiği ve yâd ettiği bir hatırasını anlatıyor: "Allah Resûlü (sav) beni göğsüne bastırdı ve şöyle dua etti: "Allah'ım! Ona hikmeti öğret!" Bir başka rivâyette de; "Allahım! Ona Kitab'ı (Kur'ân'ı) öğret!" diye duâ ettiği nakledilir.
"Allah'ım onu fakih kıl"
Abdullah İbn Abbas'tan(ra) bir başka hatıra:
Resûlullah (sav) ihtiyaç için çıkmıştı. Onun için abdest suyu hazırlayıp çıkışa koydum. Efendimiz dışarı çıkınca: "Bu suyu kim koydu?" diye sordu. "İbn Abbas" dediler. Resûlullah (sav) Efendimiz: "Allah'ım! Onu dinde fakih kıl," diye dua etti.
"Fakih kıl!" duası, 'onu ince ve engin anlayışlı kıl' diye dua etmektir. Bu, yeni filizlenen, genç zihinler için çok güzel bir dua idi. Fıkhî anlayış, normal bir anlayıştan farklıdır. Arap lisanında normal anlayış için "fehm" ve onun iştikakı olan kelimeler kullanılır. "Fehîm" ve "Fehîme" ismi buradan gelir ve çok anlayışlı demektir. "Fıkıh" ise bir şeyi derinliğine, nereden gelip nereye gittiğiyle anlama, kavrama ve üzerine fikir yürütebilme demektir. İnce, basiretli ve enginliğine bir anlayışı ifade eder
Bu hadisede, "İbn Abbas" diyerek onun adını veren teyzesi Meymûne Vâlidemiz'dir. Şüphesiz yeğeninin kendisinden su istenmeden Allah Resulü'ne abdest suyu hazırlayışı ve getirip en uygun mekâna koyuşu hoşuna gitmişti. Allah Resûlü (sav) sorunca da sevinerek yeğeninin koyduğunu haber vermişti
Bu, davranış, Allah Resulü'ne karşı duyulan hürmet ve yakınlığın, ona hizmet etme arzusunun bir neticesiydi. Bu duyguları dışarı aksettirmek için de güzel ve zekice bir buluştu. Allah Resûlü (sav) de bu davranıştan memnun olmuş ve küçük Abdullah için dua etmişti.
Bu öğrenmenin en verimli çağlarında olan bir çocuğa yaptığı hizmetin karşılığı olarak verilecek en güzel mükâfatlardan biriydi. Gerçekten hürmet duyulan, ilmine ve İslami yaşayışına değer verilen bir büyüğün duasıydı. Bu dua, şüphesiz İslâmî edeb ve terbiye içinde filizlenip yetişen ve bu yolda ilim ve irfan artırmak için çırpınan birisi için büyük bir değer taşır! Bu onun ilim yolunda azmini, şevkini güçlendirir, istikamette sebatını artırır, zihnini canlı tutmasına vesile olur.