Konuya cevap cer

Rabiatül Adeviyye (ra)’ın sözlerinden anladığımız O’nun hem Rasulullah’ta hem de Allah-ü Teâlâ da fani olduğudur. 

 

 

Hasan-ı Basri, kadınları irşad edecek, onlara Allah ve Resulü’nü sevdirecek bir insanla hayatına devam etmek istiyordu. Bu sebeple Rabiatül Adeviyye ile evlenmek istedi. Onunla görüşmeleri için aracılar yolladı. Rabiatül Adeviyye bu teklifi duyunca:

 

─Ben dokuz nefsime sahip oldum da, O bir nefisine sahip olamadı mı? Hayır, istemiyorum, deyip aracıları geri yolladı. 

 

Cevabı duyan Hasan-ı Basri Hazretleri: 

 

─Eyvah! Teklifimi nefsanî zannetmiş, yanlış anlaşılmışım, deyip, bizzat kendisi yanına gitti. Ona:

 

─Ya Rabia! Biz seni burada mahcup gördük. Seni Allah için nikâhlayıp, haneme götürmek istedim. Tüm mü’minlerin senden ve senin ilminden istifade etmesini arzuladım, deyince.

 

Rabiatül Adeviyye: 

 

─Eğer benim son nefesimde imanla gideceğime, kabrimde suallere cevap verebileceğime, sırat köprüsünden geçebileceğime dair bir ruhsat, bir imza verebilirsen, hemen kıyalım nikâhımızı, dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basri Hazretleri: 

 

─Katiyen böyle bir şey yapamam, deyip ağlayarak evine gitti. Bu olaydan kısa bir süre sonra Rabiatül Adeviyye vefat etti. O’nun tabiri ile: “Âşık, maşukuna kavuştu”.

 

O sıralarda Selman-ı Farisi (ra) Hazretleri 129 yaşında olduğu halde, Kufe şehrine Hasan-ı Basri Hazretleri ile görüşmeye geldi. Ona Allah-ü Teâlâ’da fani olmanın formüllerini gösterdi. Böylece Hasan-ı Basri Hazretleri, Seyr-i Sülûk’unu tamamladı. Kemale erip, Efendimizin varisi yani Varis-i Nebi oldu. Birgün Rabiatül Adeviyyenin (ra) kabrinin başına gelerek:

 

─Ah Rabia ah! Öyle ruhsatlar varmış ki; eğer şimdi benden o ruhsatları isteseydin; İman ile gitmene, Kabir suallerine yardımcı olacağıma, Sırat köprüsünden geçeceğine, Amel defterinin sağdan verileceğine, Livaü’l-Hamd sancağına gideceğine dair, değil imza, mühür basarım mühür, der.

 

 

 

 

Ehlullahın haber verdiği bu kıssadan anlaşılacağı üzere, Allah’ın kendilerine izin ve ruhsat verdiği nice zâtlar, Allah katında Şefaatçi olacaklardır. Allah katında Şefaat etmeye izin verilenler, öncelikle bu Ümmete haliyle, yaşantısıyla örnek olmuş, ışık olmuş Önderler olması icap eder. Zira onlar, Allah-ü Teâlâ’yı kullara sevdiren ve kulları da Allah’a sevdiren Önderlerdir. 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst