Peygamber efendimize (s.a.v.) Hz. Ebû Seleme’nin şehîdliğini haber verip, nasıl duâ edeceğim, diye sual buyurunca; “Yâ Rabbi! Beni ve onu afv eyle! Bana onun ardından, ondan daha hayırlı, daha güzel, bir bedel ihsan et” duasını öğrenip, hayret etmesine rağmen emrini yerine getirdi. Hayreti ise, hayırlının kim olduğudur. İddet müddeti bitince; önce Hz. Ebû Bekir sonra da Hz. Ömer talip olup, istediyse de, kabul etmedi.
Resûlullah (s.a.v.) isteyince de, dünürcü Hâtib bin Ebî Beltaa’ya; Resûlullah’a hürmetlerini arz ettikten sonra; kıskançlığını, çocuklarını ve şahid olarak velisinin bulunmadığını bildirdi. Resûlallah da, Allahü teâlânın kıskançlığı gidereceğini, kendisi çocuklarına bakacağını bildirince, nikâh kıyıldı.
Mihr ve cehiz olarak; iki adet el değirmeni, birer adet de su testisi, çanak, deri yüzlü ve içi hurma lifi dolu bir yastık ile içi hurma lifi dolu bir döşek verdi. Ümmü Seleme “Yâ Rabbi! Beni ve Ebû Seleme’yi afv eyle! Bana O’nun ardından, ondan daha hayırlı, daha güzel bir bedel ihsan eyle!” diye ettiği duâ kabul olarak, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile nikâhlanmak nasip oldu.
Peygamber efendimiz ile 4 (m. 626) senesinde Şevval ayının sonunda evlendi. Hz. Ümmü Seleme, Peygamber efendimizin Veda Haccı dahil vefâtına kadar yanında kaldı. Pek çok hâdiseye şahit olup, hadîs-i şerîf dinlemekle şereflendi. Bunların da üçyüzyetmişsekizini rivâyetle müslümanlara intikâl ettirdi.
Kendisinden çocukları Ömer, Zeyneb, kardeşi Âmir, yeğeni Mus’ab bin Abdullah, kölelerinden Benhan, Abdullah bin Râfi’, Safine, İbni Sefine, Ebû Kesir, azadlı cariyesi Hayre ve oğlu Hasan, Safiye binti Şeybe, Hind binti Hâris Feasiye, Kubeyse binti Durayb, Abdurrahman İbni Hâris, İbni Hişam, Ebû Osman Ahdî, Ebû Va’il, Sa’d bin Müseyyib, Ebû Seleme, Hamid bin Abdurrahman, Urve bin Zübeyr, Ebû Bekir bin Abdurrahman, Süleyman bin Yaser hadîs-i şerîf rivâyet etti.