Iftar-hadisler

müdavim

Üye Sorumlusu
İFTAR-HADİSLER
6502 - Abdullah Ibnu'z-Zubeyr radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatuvesselam Sa'd Ibnu Muaz'in yaninda iftar acmisti. Soyle buyurdular: "Yaninizda oruclular iftar etti. Yemeklerinizden ebrar olanlar yedi, size de melaikeler rahmet duasinda bulundular."




466 - Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde de soyle gelmistir: "Ashab-i Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in (baslangicta) durumu soyleydi: Bir kimse oruclu iken, iftar vakti gelince, iftarini acmadan uyuyacak olsa, artik o gece yemedigi gibi ertesi gunu de yiyemez, o gunun aksamina kadar beklerdi. Kays Ibnu Sirma el-Ensari (radiyallahu anh) oruclu oldugu bir gunde iftar vakti girince hanimina gelerek yiyecek birsey olup olmadigini sordu. Kadin: "Hayir, yok!" ancak bekle, sana yiyecek ariyayim" dedi. Kays, gun boyu calisan birisiydi, beklerken uyuyakaldi. Hanimi gelince bakti ki uyuyor: "Eyvah mahrum kaldin, yiyemiyeceksin" diye eseflendi.
Ertesi gun, ogleye dogru Kays (radiyallahu anh) acliktan baygin dustu. Durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlattilar. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal kilindi..." (Bakara, 187). Buna Muslumanlar fevkalede sevindiler. Arkadan, "Tanyerinde beyaz iplik, siyah iplikten sizce ayird edilinceye kadar yiyin, icin." Ravi der ki: "Bu ayet, Kays Ibnu Amr hakkinda nazil olmustur."
Buhari, Savm 15; Tirmizi, Tefsir 2, (2972); Ebu Davud, Savm 1, (2314); Nesai, Siyam 29, (4, 147-148).




3087 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir orucluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabi kadar sevap yazilir. Ustelik bu sebeple oruclunun seyabindan hicbir eksilme olmaz.''
Tirmizi, Savm 82, (807); Ibnu Mace, Siyam 45, (1746).




6472 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Her iftar vaktinde Allah tarafindan (cehennemden) azad edilen kimseler bulunur. Bu, (Ramazanin) her gecesinde olur."
Üç şey vardır ki, bunlar üzerine kul hesâba çekilmez: Sahur yemeği, iftâr yemeği ve din kardeşleriyle birlikte yenilen yemek. (Hadîs-i şerîf-Müslim Şerhi) ...

Hz. Peygamber siyah ve beyaz iplikten gecenin karanlığı ile gündüzün aydınlığının kastedildiğini belirtmiştir (bk. Buhârî, Tefsîru Sûre, 2/28; Müslim, Sıyâm, 33; Ebû Dâvud, Savm, 17; Dârimî, Savm, 7).


Hz. Peygamber, bir ramazan günü yolculuk sırasında güneş batınca, Bilâl (r.a)'e bir şeyler hazırlamasını söylemiş, henüz güneş ışıklarının tam kaybolmadığını gören Hz. Bilâl'in tereddüt etmesi üzerine şöyle buyurmuştur: "Gündüz sona erip, gecenin doğu taraştan girdiğini gördüğümüz zaman oruçlunun iftar vakti gelmiştir" (Buhârî, Savm, 33, 34, 35; Müslim, Sıyâm, 51,


53; Dârimî, Savm, 11). Hadis-i şeriflerde iftarın acele yapılması, geciktirilmemesi istenmiştir. "İnsanlar iftarı acele yaptıkları sürece, hayır üzere devam etmiş olurlar" (Buhârî, Savm, 45; Müslim, Sıyâm, 48; Tirmizî, Savm, 13; İbn Mâce, Sıyâm, 24; Dârimî, Savm, 11; Mâlik, Muvatta', Sıyâm, 6, 7; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 147, 172, 331, 334, 337)


Bir Kudsî hadiste şöyle buyurulur: "Kullarımın bana en sevimli olanı, onların iftarda en acele edenidir" (Tirmizî, Savm, 13; Ahmed İbn Hanbel, II, 238, 329).


Enes b. Mâlik (r.a)'ten, Hz. Peygamber'in iftar etmedikçe akşam namazı kılmadıkları, hiç değilse bir yudum su içtikleri rivayet edilmiştir. İftarda acele etmenin sebebi şudur. Yahudi ve Hristiyanlar, oruçlu oldukları zaman iftarı yıldızlar görülünceye kadar geciktirirlerdi. Onlara benzememek için iftarı acele yapmak müstehap sayılmıştır. Sahuru son vaktine kadar geciktirmek de müstehaptır (Kâmil Miras, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1984, VI, 286).


Hz. Peygamber ümmetine visal orucunu yasaklamıştır. Visal; bir günün orucunu, başka günün orucuna yemeksizin ve içmeksizin birleştirmektir. Enes b. Mâlik'ten rivayete göre, Hz. Peygamber (s.a.s); "Bir günün orucunu öbür günün orucuna eklemeyiniz" buyurmuş. Ashâb-ı Kirâm'ın "Yâ Resulullah, siz oruçları birbirine ekliyorsunuz" demeleri üzerine; "Ben sizin gibi değilim. Rabbim tarafından yedirilirim ve içirilirim" cevabını vermiştir (Buhârî, Savm, 48, 49, İ'tisâm, 5; Tirmizî, Savm, 62; Dârimî, Savm, 14; Müslim, Sıyâm, 59; Ebû Dâvud, Savm, 24).



Hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Üç kimsenin duası reddolunmaz; Âdil hükümdarın duası, İftar sırasında oruçlunun duası, mazlumun duası, Allahü Teâlâ bu duaları semâya yükseltir, gökyüzünün kapılarını açar ve"izzet ve celâlime yemin olsun ki, bir sure sonra da olsa, sana yardım edeceğim" diye yemin eder" (el-Azîzî, es-Sirâcü'l-Münîr Şerhu'l Câmii's-Sağîr, II, 182; İbn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü'l-Meâd, II, 52).


Resulullah (s.a.s) iftar zamanının sevincinden söz ederken şöyle buyurmuştur: "Müminin kendisiyle neşelendiği iki sevinci vardır. Birisi iftar vaktindeki oruç bozma sevinci, diğeri Rabbına kavuştuğu zamanki (orucunun mükâfatı ile) sevincidir" (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163, 165; Nesaî, Sıyâm, 42; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 232, 273, 516, III, 5).
kaynak:selman sivridilli
 
Üst