II. BEDİÜZZAMAN VE RİSALE-İ NUR SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ
Bedîüzzaman Hazretleri ve te’lîf ettiği Nûr Risâleleri, akıl ve kalb kanatlarıyla Kur’ân’ın engin ve zengin cevherlerini insanlığa ulaştıran ma‘nevî bir tefsîr, hem de kuvvetli bir kelâm dersidir. İslâm tefekkür dünyasının bütün zenginliklerini ihtivâ etmekle birlikte, zamanın ve istikbâlin ma‘nevî ihtiyaçlarına cevab verecek ilmî ve fikrî bir kuvvete mâliktir. Bu cihetiyle îmân hakîkatlerine karşı geliştirilen bütün i‘tirâzları izâle ve mu‘terizleri ilzâm etme kudreti bu eserlerde mevcûddur.
Risâle-i Nur, ümmet-i Muhammed’i sâhili selâmete taşıyan ilahî bir gemi gibidir. Bu manada,
cihanşumûl bir tebliğ, davet ve irşad hareketidir.
Risâle-i Nur, Kur’ân’dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletir İslâmı. Bu itibarla,
bir tecdid hareketidir.
Risâle-i Nur, Kur’ân hakikatlerini ve sünnet-i seniyeyi müdafaa edip ihya eden, bidâlarla mücadele eden peygamber varisi bir dâvâdır. Bunun için
bir Kur’ân ve sünnet hizmetidir.
Risâle-i Nur, islâm medeniyetinin manevî değerlerini, bakış açısını, esasını ve ruhunu ihyâ etmeyi hedef bilir. Bundan dolayı,
bir medeniyet inşâsı projesidir.
Risâle-i Nur, zamanın tüm fitne ve veseveselerine muknî ve makbul cevapları ihtiva eden kur’ân’ın hakîkî ve manevî bir tefsiridir. Bu itbarla, zamanın insanı için apaçık
bir rahmet ve bir tesellicidir.
Risâle-i Nur, talebelerini, “en yakın dost, en fedakâr arkadaş, en civanmert kardeş, en güzel takdir edici yoldaş” olmaya davet eder ve “fenâfil ihvan” düsturunu vazeder. Bunun için risâle-i nur, sahabelerin küçük kardeşlerini yetiştiren muhteşem
bir kardeşlik hareketidir.
Risâle-i Nur, ahirzaman fitnelerine maruz nefisleri terbiye, kalpleri tatmin, ruhları ikmâl, akılları iknâ eder. Bu itibarla, Risâle-i Nur Kur’ânî
bir ıslah hareketidir.
Risâle-i Nur hem kalplere tevhidi tesis etmeyi hem de muvahhid kalplerin tevhidini, ittihadını temin etmeyi hedef bilir ve gösterir. Bundan dolayı, Risâle-i Nur
bir tevhid ve ittihad hareketidir.
Risâle-i Nur ne sadece doğu ilimlerinden ne de batı fenlerinden istifade ile telif edilmiştir. Doğrudan doğruya kur’ân’dan istifade ile kaleme alınmıştır. Bu itibarla, Risâle-i Nur, talebesini Allah’a, Kur’ân’a, Resûlullah’a ve sünnete ulaştıran mübarek,
manevî bir köprüdür.
6-7 Haziran 2009 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilen ve iki gün boyunca iki binin üzerinde katılımcının izlediği II. Milletlerarası Bedîüzzaman ve Risâle-i Nur Sempozyumu’nda “Risâle-i Nur’un eğitim sistemi” çerçevesinde 21 tebliğ sunulmuş şu sonuçlara ulaşılmıştır:
1. Eğitimin merkezine ilâhî rıza ve ihlâs alınmalıdır. Allah rızası ve ihlasın esas alındığı eğitimde başarı ve neticeye ulaşmak muhakkaktır.
2. Eğitim sistemi, İslâm’ın iki esas kaynağı olan Kur’ân ve sünnete uygun olmalıdır.
3. Eğitimde sadece dünya hayatının kazanılması hedeflenmemeli, İslâm’ın çerçevesini çizdiği denge içinde hem dünya hem ahiret hayatının kazanılması amaçlanmalıdır.
4. İslâm dünyasının en büyük üç düşmanı cehâlet, zaruret (fakirlik) ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet ve ittifak silahıyla mücadele edilmelidir.
5. Eğitim müesseselerinde din ilimleri ile fen ilimleri birlikte okutulmalı, böylelikle talebenin inkâr ve tassuba düşmesi engellenmelidir. Zira Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”
6. Din eğitimi doğru usullerle ve doğru bir sıralamayla sürekli yapılmalıdır. Zira, Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, din hayatın hayatı, hem nuru hem ziyasıdır. Dinin ihyasıyla ancak milletin ihyası mümkündür.
7. Eğitimde, ilimle amel etmek esas tutulmalıdır. Bedîüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, “Eğer biz, doğru İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e lâyık doğruluğu ve istikâmeti kendi üzerimizde göstersek, bundan sonra insanlar efvecen efvecen (dalga dalga) İslâmiyete dâhil olacaklar, girecekler.”
8. Eğitimi verecek olan hocalar itinayla yetiştirilmeli ve seçilmelidir. Eğitimci, ilmiyle âmil olmalı, talebeye sunacağı hakikatlerin gereklerini önce kendisi yaşamalıdır. Eğitici, hazmetmediği ilmi telkin etmemeli, zamana, zemine ve muhatabın fıtratına, aklî seviyesine ve psikolojik durumuna göre telkinatta bulunmalıdır.
9. Eğitimde âile bireylerinin doğru yetiştirilmesi ve âilenin korunmamsı için uygun sistemler geliştirilmeli, özellikle âilenin temeli olan kadınların eğitimine ihtimam gösterilmelidir.
10. Kemiyetten ziyade keyfiyete önem verilmeli; kardeşlik ve samimiyetle yaşayan, ihlaslı, müsbet hareket eden, ahlâklı, siyasete bulaşmayan, doğruluktan taviz vermeyen, ümitli, şevk ve şükür içinde talebeler yetiştirilmelidir.
11. Eğitimde yüce ilimler (ulûm-u âliye) ihmal edilmemeli, âlet ilimleri (ulûm-u âliye) esas maksat yapılmamalıdır. Talebeye okutulan dersler itinayla seçilmeli, vakit ve kuvvet israfına sebep olacak ifrat ve tefritten uzak durulmalıdır.
12. Irklar ve kavimler arasındaki yakınlaşmayı temin ederek İslam kardeşliğini tesis edecek olan İslâm milliyetini akıllarda ve kalplerde hâkim kılacak bir eğitim anlayışı, tüm eğitim kurumlarında ve eğitimcilerde bulunmalıdır. Irkçılık ve menfî milliyetçiliği körükleyecek bir eğitim anlayışından şiddetle uzak durulmalıdır.
13. Talebeye, kardeşlik, birlik ve beraberlik şuuru verilmelidir. Ayrıca talebeye cihanşümul bir bakış açısı kazandırılarak her sahada ve her ölçekte İslam birliğinin tesisi için gayret etmesi temin edilmelidir.
14. Eğitimde talebeye yüksek bir ideal verilmeli, talebenin himmetinin kuvvetlenmesi temin edilmelidir. Zira Bedîüzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği gibi “Kişinin kıymeti himmeti nispetindedir. Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millet gibidir.”
15. Eğitim anlayışı ‘iknâ’ üzerine binâ edilmelidir. Özellikle dinî ilimlerin tahsilinde olmak üzere tüm sahalarda akıl ve kalbe hitabeden delillerle eğitim sağlam temeller üzerine inşâ edilmelidir.
16. Din eğitiminin esasını ‘iman hakikatleri’ teşkil etmeli, İslâm’ın ‘nasıl’ yaşanması gerektiğinden önce, ‘niçin’ yaşanması gerektiği üzerinde önemle durulmalıdır.
17. Her türlü eğitimde ve eğitimin her safhasında talebenin rızkına ihtimam gösterilmeli, talebenin ‘helal gıda’ tüketmesi özellikle temin edilmelidir.
18. Talebenin ve hocanın en mühim bineği ve vasıtası olan şevk ve motivasyonun temini için manevî çalışmalar ihmal edilmemelidir.
19. Eğitimin kalitesinin artması ve yaygınlaşması için zamanın tüm teknik ve vasıtaları etkin şekilde kullanılmalıdır.