ziyakarababa
Well-known member
İki Göz Cehennem Ateşi Görmez
0
ALLAH Rasulü buyuruyor: “İki göz cehennem ateşi görmez: Düşmana karşı nöbet bekleyen ve ALLAH korkusundan ağlayan gözler.”
Efendimiz s.a.v. bu ve benzeri hadisleriyle, dışa karşı mücadele ve mücahede eden insanın bu durumuyla, içe karşı mücadele yapan ve nefsiyle yaka paça olan, bu yüzden de gözyaşı döken insanın amelini aynı mütalaa ediyor.
Diğer bir hadîs-i şerifte: “Sinek başı kadar bile olsa, gözünden ALLAH korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanak yumrusuna değecek kadar akan hiçbir mümin kul yoktur ki, ALLAH onu (ebedi) ateşe haram etmesin.”
Yine Efendimiz'in buyurduğu gibi, memeden çıkan sütün tekrar geriye dönmesi nasıl imkansız ise, ALLAH korkusundan ağlayan gözün cehenneme girmesi o derece imkansızdır. ALLAH yolunda üstü başı toz toprak içinde kalan bir insanın durumu da bundan farklı değildir. Çünkü ALLAH Rasulü, bu toz ve toprağın cehennem ateşiyle asla bir araya gelmeyeceğine dair birçok beyanda bulunmuşlardır.
ALLAH Rasulü de Ağlamıştı
ALLAH Rasulü de dünyaya gelirken ağlamıştı. Ama onun ağlayışı bir başkaydı. Figanında “ümmetim, ümmetim!” feryadı duyuluyordu. Elini açtığı zaman: “Ürpermeyen kalpten, ağlamayan gözden sana sığınırım ALLAHım” diye dua ederdi.
Bir gece teheccüde kalktığında “Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ve gündüzün ayrılmasında, aklı başında kimseler için gerçekten açık ibretler vardır.” (Âl-i İmran, 190) mealindeki ayet-i kerimeyi okuduğu zaman hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
Savaş meydanlarında O'nun gibi cengâver biri yoktu. Korku nedir bilmezdi. Cihad esnasında Sahabe daraldığı zaman, Efendimiz'in yanına sığınırlardı. Fakat O nerede bir kalbi kırık görse oturur çocuk gibi ağlar, etrafını da ağlatırdı.
Bir keresinde Kızı Zeyneb'in çocuğu hastayken kucağına almış, ağlamış ve şöyle demişti: “...Bu, ALLAH'ın merhametli kullarının gönüllerine koyduğu rahmettir. Cenab-ı Hak, bu rahmeti kullarından şefkatli olanlara ihsan eder.”
Bir gün hutbede şöyle hitab etti: “ALLAH'a yemin ederim ki, eğer benim bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar, az gülerdiniz.” Hadisin diğer kaynaklardaki devamında: “Zevcelerinizin yataklarını terk eder, dağlarda ve çöllerde çığlık çığlık ALLAH'a yalvarırdınız.”
Bu sözleri duyan sahabilerin hepsi başlarına cüppelerini çekmiş, ne olacak halimiz diye ağlaşıyorlardı
0
ALLAH Rasulü buyuruyor: “İki göz cehennem ateşi görmez: Düşmana karşı nöbet bekleyen ve ALLAH korkusundan ağlayan gözler.”
Efendimiz s.a.v. bu ve benzeri hadisleriyle, dışa karşı mücadele ve mücahede eden insanın bu durumuyla, içe karşı mücadele yapan ve nefsiyle yaka paça olan, bu yüzden de gözyaşı döken insanın amelini aynı mütalaa ediyor.
Diğer bir hadîs-i şerifte: “Sinek başı kadar bile olsa, gözünden ALLAH korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanak yumrusuna değecek kadar akan hiçbir mümin kul yoktur ki, ALLAH onu (ebedi) ateşe haram etmesin.”
Yine Efendimiz'in buyurduğu gibi, memeden çıkan sütün tekrar geriye dönmesi nasıl imkansız ise, ALLAH korkusundan ağlayan gözün cehenneme girmesi o derece imkansızdır. ALLAH yolunda üstü başı toz toprak içinde kalan bir insanın durumu da bundan farklı değildir. Çünkü ALLAH Rasulü, bu toz ve toprağın cehennem ateşiyle asla bir araya gelmeyeceğine dair birçok beyanda bulunmuşlardır.
ALLAH Rasulü de Ağlamıştı
ALLAH Rasulü de dünyaya gelirken ağlamıştı. Ama onun ağlayışı bir başkaydı. Figanında “ümmetim, ümmetim!” feryadı duyuluyordu. Elini açtığı zaman: “Ürpermeyen kalpten, ağlamayan gözden sana sığınırım ALLAHım” diye dua ederdi.
Bir gece teheccüde kalktığında “Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ve gündüzün ayrılmasında, aklı başında kimseler için gerçekten açık ibretler vardır.” (Âl-i İmran, 190) mealindeki ayet-i kerimeyi okuduğu zaman hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
Savaş meydanlarında O'nun gibi cengâver biri yoktu. Korku nedir bilmezdi. Cihad esnasında Sahabe daraldığı zaman, Efendimiz'in yanına sığınırlardı. Fakat O nerede bir kalbi kırık görse oturur çocuk gibi ağlar, etrafını da ağlatırdı.
Bir keresinde Kızı Zeyneb'in çocuğu hastayken kucağına almış, ağlamış ve şöyle demişti: “...Bu, ALLAH'ın merhametli kullarının gönüllerine koyduğu rahmettir. Cenab-ı Hak, bu rahmeti kullarından şefkatli olanlara ihsan eder.”
Bir gün hutbede şöyle hitab etti: “ALLAH'a yemin ederim ki, eğer benim bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar, az gülerdiniz.” Hadisin diğer kaynaklardaki devamında: “Zevcelerinizin yataklarını terk eder, dağlarda ve çöllerde çığlık çığlık ALLAH'a yalvarırdınız.”
Bu sözleri duyan sahabilerin hepsi başlarına cüppelerini çekmiş, ne olacak halimiz diye ağlaşıyorlardı