Beşinci Hüccet-i İmâniye
İsm-i Âzamın altı nurundan üçüncü nuruna işaret eden Üçüncü Nükte
اُدْعُ اِلٰى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ
1
İsm-i Âzamın altı nurundan üçüncü nuruna işaret eden Üçüncü Nükte
اُدْعُ اِلٰى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ
âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Âzam veya İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan ism-i Hakemin bir cilvesi, Ramazan-ı Şerifte Eskişehir Hapishanesinde göründü. Ona yalnız bir işaret olarak, beş noktadan ibaret Üçüncü Nükte acele olarak yazıldı,müsvedde olarak kaldı.
ÜÇÜNCÜ NÜKTENİN BİRİNCİ NOKTASI
Onuncu Sözde işaret edildiği gibi, ism-i Hakemin tecellî-i âzamı şu kâinatı öyle bir kitap hükmüne getirmiş ki, her sahifede yüzer kitap yazılmış; ve her satırında yüzer sayfa derc edilmiş; ve her kelimesinde yüzer satır mevcuttur; ve her harfinde yüzer kelime var; ve her noktasında kitabın muhtasar bir fihristeciği bulunur bir tarza getirmiştir. O kitabın sahifeleri, satırları, tâ noktalarına kadar yüzer cihetteNakkâşını, Kâtibini öyle vuzuhla gösteriyor ki, o kitab-ı kâinatın müşahedesi, kendivücudundan yüz derece daha ziyade Kâtibinin vücudunu ve vahdetini ispat eder. Çünkü bir harf kendi vücudunu bir harf kadar ifade ettiği halde, kâtibini bir satır kadar ifade ediyor.
Evet, bu kitab-ı kebîrin bir sahifesi, zemin yüzüdür. O sahifede nebâtat, hayvânat taifeleri adedince kitaplar birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gayet mükemmel bir surette, bahar mevsiminde yazıldığı gözle görünüyor.
Bu sayfanın bir satırı, bir bahçedir. O bahçede bulunan çiçekler, ağaçlar, nebatlaradedince manzum kasideler beraber, birbiri içinde, yanlışsız yazıldığını gözümüzle görüyoruz.
O satırın bir kelimesi, çiçek açmış, meyve vermek üzere yaprağını vermiş bir
[NOT]Dipnot-1 “Rabbinin yoluna hikmetle çağır.” Nahl Sûresi, 16:125. [/NOT]
Eskişehir Hapishanesi: (bk. bilgiler – Eskişehir) | Kâtip: yazan, varlıkları bir kitap gibi yazan Allah |
Nakkaş: her bir varlığı nakışlı şekilde yaratan Allah | Ramazan-ı Şerif: Ramazan ayı |
adedince: sayısınca | cihet: taraf, yön |
cilve: görünme, yansıma | derc etmek: yerleştirmek |
fihriste: özet, bir kitabın içindekiler bölümü | hayvânat: hayvanlar |
ism-i Hakem: herşeyi yerli yerinde ve hikmetli gayelere göre düzenleyip dengeleyen ve küllî hüküm sahibi olan Allah’ın ismi | ism-i Âzam: Allah’ın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı |
kaside: büyük bir şahsı övmek için yazılan şiir (burada mecazî anlamda kullanılmıştır. | kitab-ı kebîr: büyük bir kitabı andıran kâinat |
kitab-ı kâinat: kâinat kitabı | kâinat: evren |
manzum: kâfiyeli ve ölçülü bir şekilde yazılan | mevcut: var olan |
muhtasar: kısa, özet | müsvedde: karalama halinde yazı |
müşahede: gözlemleme | nebat: bitki |
nebâtat: bitkiler | nükte: ince ve derin anlamlı söz |
suret: biçim, şekil | taife: grup, topluluk |
tarz: biçim, şekil | tecellî-i âzam: en büyük yansıma, görünüm |
vahdet: birlik | vuzuh: açıklık |
vücud: varlık | zemin: yer |
ziyade: çok, fazla | âyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle |