Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 274


bulunan kabre karşı tahammül edebilirler. Ve çok alâkadar oldukları hayatlarının yakında sönmesine ve güzel dünyalarının kapanmasına mukàbil bir teselli bulabilirler. Ve çocuk hükmüne geçen seriü’t-teessür ruhlarında ve mizaçlarında mevt ve zevâlden çıkan elîm ve dehşetli meyusiyete karşı, ancak hayat-ı bâkiye ümidiyle mukabele edebilirler. Yoksa, o şefkate lâyık muhteremler ve sükûnete ve istirahat-i kalbiyeye çok muhtaç o endişeli babalar ve analar öyle bir vaveylâ-i ruhî ve bir dağdağa-i kalbî hissedeceklerdi ki, bu dünya onlara zulmetli bir zindan ve hayat dahi kasavetli bir azap olurdu.


Üçüncü delil: İnsanların hayat-ı içtimaiyesinin en kuvvetli medarı olan gençler, delikanlılar, şiddet-i galeyanda olan hissiyatlarını ve ifratkâr bulunan nefis ve hevâlarını tecavüzattan ve zulümlerden ve tahribattan durduran ve hayat-ı içtimaiyenin hüsn-ü cereyanını temin eden, yalnız Cehennem fikridir. Yoksa, Cehennem endişesi olmazsa, “El-hükmü li’l-galib” kaidesiyle, o sarhoş delikanlılar,hevesatları peşinde bîçare zaiflere, âcizlere, dünyayı cehenneme çevireceklerdi ve yüksek insaniyeti gayet süflî bir hayvaniyete döndüreceklerdi.


Dördüncü delil: Nev-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cemiyetli merkez ve en esaslı zemberek ve dünyevî saadet için bir cennet, bir melce bir tahassungâh ise, aile hayatıdır. Ve herkesin hanesi, küçük bir dünyasıdır. Ve o hane ve aile hayatının hayatı ve saadeti ise; samimî ve ciddî ve vefadarâne hürmet ve hakiki ve şefkatli vefedakârâne merhamet ile olabilir. Ve bu hakikî hürmet ve samimî merhamet ise,ebedî bir arkadaşlık ve daimî bir refakat ve sermedî bir beraberlik ve hadsiz bir zamanda ve hudutsuz bir hayatta birbiriyle pederâne, ferzendâne, kardeşâne, arkadaşâne münasebetlerin bulunmak fikriyle ve akîdesiyle olabilir. Meselâ der: “Buharemim, ebedî bir âlemde, ebedî bir hayatta daimî bir refika-i hayatımdır. Şimdilik ihtiyar ve çirkin olmuş ise de zararı yok. Çünkü ebedî bir




akide: inançalâkadar: ilgili, alâkalı
bîçare: çaresiz, zavallıcem’iyetli: kapsamlı
dağdağa-i kalbî: kalp sıkıntısı, ızdırabıdehşetli: korkunç, ürküntü
dünyevî: dünya ile ilgiliebedî: sonu olmayan, sonsuz
el-hükmü li’l-galib: hüküm güçlü ve kuvvetli olanındırelîm: elemli, acı veren
fedakârâne: fedakârcaferzendâne: evlada yakışır şekilde
gayet: son derecehadsiz: sayısız, sınırsız
hakikî: gerçekhane: ev
haremim: eşim, hanımımhayat-ı bâkiye: devamlı ve kalıcı âhiret hayatı
hayat-ı dünyeviye: dünya hayatıhayat-ı içtimaiye: sosyal hayat
hayvaniyet: hayvanlıkhevesat: hevesler, gelip geçici istekler, arzular
hevâ: nefsin hoşuna giden faydasız ve gelip geçici arzularhissiyat: hisler, duygular
hudutsuz: sınırsızhüsn-ü cereyan: güzel gidişat
ifratkâr: haddi aşan, aşırıinsaniyet: insanlık
istirahat-i kalbiye: kalp rahatlığı, iç huzurukaide: düstur, prensip
kardeşâne: kardeşe yakışır şekildekasavet: katılık, sertlik
medar: dayanak noktası, eksenmelce: sığınak
mevt: ölümmeyusiyet: ümitsizlik
mizaç: huy, tabiat, yaratılışmuhterem: hürmete lâyık, saygıdeğer
mukabele etmek: karşılık vermekmukàbil: karşılık
münasebet: bağlantı, ilişkinev-i beşer: insanlar, insanlık türü
pederâne: babaya yakışır şekilderefakat: arkadaşlık
refika-i hayat: hayat arkadaşı, eşsaadet: mutluluk
seriü’t-teessür: çabuk etkilenen, üzülensermedî: daimi, sürekli
süflî: alçak, aşağılıksükûnet: durgunluk, hareketsizlik
tahammül: katlanma, dayanmatahassüngâh: sığınma, korunma yeri
tahribat: tahripler, yıkıp bozmalartecavüzât: haddi aşmalar, saldırılar
temin etmek: sağlamakvaveylâ-i ruhî: ruhun feryadı, çığlığı
vefadarâne: vefalı olarak, vefa göstererekzemberek: hareketi sağlayan güç kaynağı
zevâl: geçip gitme, ölmezulmetli: karanlık
âciz: güçsüz, zavallışiddet-i galeyan: şiddetli coşkunluk, coşup taşma
 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst