Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 278


zikredilen pek kuvvetli ve hülâsalı ve bütün evhamları izale eden bir hüccet-i haşriye aynen buraya giriyor. Şöyle ki, münâcâtta demiş:


Ey Rabb-i Rahîmim!


Resûl-i Ekreminin tâlimiyle ve Kur’ân-ı Hakîmin dersiyle anladım ki: Başta Kur’ân ve Resûl-i Ekremin olarak, bütün mukaddes kitaplar ve peygamberler bu dünyada ve her tarafta nümuneleri görülen celâlî ve cemâlî isimlerinin tecellileri daha parlak bir sûrette ebedü’l-âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde rahîmâne cilveleri,nümuneleri müşahede edilen ihsanatının daha şa’şaalı bir tarzda dar-ı saadette istimrarına ve bekàsına ve bu kısa hayat-ı dünyeviyede onları zevk ile gören ve muhabbet ile refakat eden müştakların, ebedde dahi refakatlerine ve beraber bulunmalarına icma’ ve ittifak ile şehadet ve delâlet ve işaret ederler.


Hem, yüzer mu’cizat-ı bâhirelerine ve âyât-ı kàtıalarına istinaden, başta Resûl-i Ekrem ve Kur’ân-ı Hakîmin olarak bütün nuranî ruhların sahipleri olan peygamberler ve bütün münevver kalblerin kutupları olan veliler ve bütün keskin ve nurlu akılların mâdenleri olan sıddıkînler, bütün suhuf-u Semâviyede ve kütüb‑ü mukaddesede senin çok tekrar ile ettiğin binler vaadlerine ve tehditlerine istinaden, hem senin kudret ve rahmet ve inâyet ve hikmet ve celâl ve cemâl gibi âhireti iktiza eden kudsî sıfatlarına ve şe’nlerine ve senin izzet-i celâline ve saltanat-ı rubûbiyetine itimaden, hem âhiretin izlerini ve tereşşuhatını bildiren




Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ânRabb-i Rahîm: rahmetinin çok özel tecellîleri olan sonsuz merhamet ve şefkat sahibi ve herşeyi terbiye ve idare eden Allah
Resul-i Ekrem: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)bekà: devamlılık ve kalıcılık
celâl: haşmet, görkem, heybetcelâlî isimler: Allah’ın daha çok kudret, haşmet ve azametinin tecelli ettiği isimleri—Kahhâr, Cebbâr ve Müntakim isimleri gibi
cemâl: güzellikcilve: görüntü, yansıma
dar-ı saadet: mutluluk yurdudelâlet etme: delil olma, işaret etme
ebed: sonsuzlukebedü’l-âbâd: sonsuzlukların sonsuzluğu olan âhiret
evham: kuruntular, şüphelerfâni: geçici, ölümlü
hayat-ı dünyeviye: dünya hayatıhikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
hüccet-i haşriye: haşrin delilihülâsa: özet, öz
icmâ: fikir birliği, birleşmeihsânât: bağışlar, ikramlar, iyilikler
iktiza etmek: gerektirmekinayet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik
istimrar: devam etmeistinaden: dayanarak
itimaden: güvenerekittifak: birleşme, birlik
izale etmek: gidermekizzet-i celâl: haşmet ve yüceliğin izzeti
kudret: Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarıkudsî: her türlü kusur ve noksandan uzak, kutsal
kutup: önder, rehberkütüb-ü semâviye: vahye dayanan kutsal kitaplar; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’ân-ı Kerîm
muhabbet: sevgimukaddes: her türlü çirkinlik ve eksiklikten arınmış
mu’cizat-ı bâhire: apaçık mu’cizelermünevver: aydın, nurlanmış
münâcât: Allah’a yalvarış, duamüşahede etmek: görmek, gözlemlemek
müştak: arzulu, çok isteklinuranî: aydın, nurlu
nümune: örnek, misalrahmet: İlâhî şefkat, merhamet
rahîmâne: şefkatli ve merhametli bir şekilderefakat: arkadaşlık
saltanat-ı Rububiyet: Allah’ın varlıkları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma hükümranlığısuhuf-u Semâviye: bazı peygamberlere Allah’ın gönderdiği sahifeler halindeki küçük kitaplar
suret: şekil, biçim; görüntüsıddıkîn: daima doğruluk üzere ve Allah’a ve peygambere sadakatte en ileride olanlar
tecellî: görünme, yansımatereşşuhât: sızıntılar, izler
tâlim: öğretme, eğitmeâyât-ı kàtıa: kesin, şüphe götürmez deliller
şa’şaalı: gösterişli, göz alıcışehadet: şahitlik, tanıklık
şe’n: zâtî nitelik, Allah’ın Zâtına ait kutsal özellik


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst