Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 281


hem umum sıfatları, hem ekser isimleri, hem rububiyet, ulûhiyet, rahmet, inâyet,hikmet, adalet gibi vasıfları, şe’nleri, lüzum derecesinde âhireti iktiza ve vücub derecesinde bâki bir âlemi istilzam ve zaruret derecesinde mükâfat ve mücâzât için haşri ve neşri isterler.


Evet, madem ezelî ve ebedî bir Allah var; elbette saltanat-ı ulûhiyetinin sermedî bir medarı olan âhiret vardır.


Ve madem bu kâinatta ve zîhayatta gayet haşmetli ve hikmetli ve şefkatli bir rubûbiyet-i mutlaka var ve görünüyor. Elbette o rububiyetin haşmetini sukuttan ve hikmetini abesiyetten ve şefkatini gadirden kurtaran ebedî bir dâr-ı saadet bulunacak ve girilecek.


Hem madem, gözle görünen bu hadsiz in’âmlar, ihsanlar, lütuflar, keremler,inâyetler, rahmetler, perde-i gayb arkasında bir Zât-ı Rahmân-ı Rahîmin bulunduğunu sönmemiş akıllara, ölmemiş kalblere gösterir. Elbette in’âmı istihzadan ve ihsanı aldatmaktan ve inâyeti adâvetten ve rahmeti azaptan ve lütuf ve keremi ihanetten halâs eden ve ihsanı ihsan eden ve nimeti nimet eden bir âlem-i bâkide bir hayat-ı bâkiye var ve olacaktır.


Hem madem bahar faslında, zeminin dar sahifesinde hatasız yüz bin kitabı birbiri içinde yazan bir kalem-i kudret gözümüz önünde yorulmadan işliyor. Ve o kalem sahibi yüz bin defa ahd ve vaad etmiş ki, “Bu dar yerde ve karışık ve birbiri içinde yazılan bahar kitabından daha kolay olarak, geniş bir yerde güzel ve lâyemut bir kitabı yazacağım ve size okutturacağım” diye bütün fermanlarda o kitaptan bahsediyor. Elbette ve herhalde, o kitabın aslı yazılmış ve haşir ve neşir ile hâşiyeleri de yazılacak ve umumun defter-i a’mâlleri onda kaydedilecek.



Zât-ı Rahmân-ı Rahîm: kullarına karşı özel rahmet ve şefkat tecellîleri olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Zât, Allahabesiyet: faydasızlık ve gayesizlik
adâvet: düşmanlıkahd ve vaad etmek: kesin olarak söz vermek
bâki: arta kalan; devamlı, süreklidar-ı saadet: mutluluk yeri, âhiret
defter-i a’mâl: iyi ve kötü işlerin kaydedildiği defterebedî: sonu olmayan, sonsuz
ekser: çoğunlukezelî: başlangıcı olmayan, sonsuz
fasl: mevsimferman: buyruk, emir buyruk, emir
gadir: zulüm, acımasızlık, hıyanetgayet: son derece
hadsiz: sınırsızhalâs etmek: kurtarmak
hayat-ı bâkiye: devamlı ve kalıcı âhiret hayatıhaşir ve neşir: öldükten sonra tekrar diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanma ve tekrar dağılıp yayılma
haşiye: dipnot, açıklayıcı nothaşmet: büyüklük, heybet, görkem
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olmasıihsan: bağış, ikram
iktiza: gerektirmeinâyet: Allah’ın, bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzeni kurup devam ettirme niteliği
in’âm: nimetlendirmeistihza: alay etme
istilzam: gerektirmekalem-i kudret: Allah’ın kudret kalemi
kerem: cömertlik, ikramkâinat: evren, yaratılmış herşey
lâyemut: ölümsüzlütuf: iyilik, ihsan
medar: dayanak noktası, eksenmücazat: ceza
perde-i gayb: gayb perdesirahmet: İlâhî şefkat, merhamet
rububiyet: Rablık; herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasırububiyet-i mutlaka: sınırsız, kâinatı kaplayan rububiyet
saltanat-ı Ulûhiyet: hiçbir ortak kabul etmeyen Allah’ın saltanatı, egemenliğisermedî: devamlı, sürekli
sukut etmek: düşmek, alçalmakulûhiyet: İlâhlık
umum: bütünvücub derecesinde: zorunluluk derecinde
zaruret derecesinde: zorunluluk derecesindezemin: yer, dünya
zîhayat: hayat sahibi, canlıâhiret: öldükten sonraki hayat, öteki dünya
âlem-i bâki: devamlı ve kalıcı âlemşefkat: içten ve karşılıksız merhamet, sevgi
şe’n: Allah’ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait kutsal özellik ve nitelik


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst