Zât-ı Rahmân-ı Rahîm: kullarına karşı özel rahmet ve şefkat tecellîleri olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Zât, Allah | abesiyet: faydasızlık ve gayesizlik |
adâvet: düşmanlık | ahd ve vaad etmek: kesin olarak söz vermek |
bâki: arta kalan; devamlı, sürekli | dar-ı saadet: mutluluk yeri, âhiret |
defter-i a’mâl: iyi ve kötü işlerin kaydedildiği defter | ebedî: sonu olmayan, sonsuz |
ekser: çoğunluk | ezelî: başlangıcı olmayan, sonsuz |
fasl: mevsim | ferman: buyruk, emir buyruk, emir |
gadir: zulüm, acımasızlık, hıyanet | gayet: son derece |
hadsiz: sınırsız | halâs etmek: kurtarmak |
hayat-ı bâkiye: devamlı ve kalıcı âhiret hayatı | haşir ve neşir: öldükten sonra tekrar diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanma ve tekrar dağılıp yayılma |
haşiye: dipnot, açıklayıcı not | haşmet: büyüklük, heybet, görkem |
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması | ihsan: bağış, ikram |
iktiza: gerektirme | inâyet: Allah’ın, bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzeni kurup devam ettirme niteliği |
in’âm: nimetlendirme | istihza: alay etme |
istilzam: gerektirme | kalem-i kudret: Allah’ın kudret kalemi |
kerem: cömertlik, ikram | kâinat: evren, yaratılmış herşey |
lâyemut: ölümsüz | lütuf: iyilik, ihsan |
medar: dayanak noktası, eksen | mücazat: ceza |
perde-i gayb: gayb perdesi | rahmet: İlâhî şefkat, merhamet |
rububiyet: Rablık; herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması | rububiyet-i mutlaka: sınırsız, kâinatı kaplayan rububiyet |
saltanat-ı Ulûhiyet: hiçbir ortak kabul etmeyen Allah’ın saltanatı, egemenliği | sermedî: devamlı, sürekli |
sukut etmek: düşmek, alçalmak | ulûhiyet: İlâhlık |
umum: bütün | vücub derecesinde: zorunluluk derecinde |
zaruret derecesinde: zorunluluk derecesinde | zemin: yer, dünya |
zîhayat: hayat sahibi, canlı | âhiret: öldükten sonraki hayat, öteki dünya |
âlem-i bâki: devamlı ve kalıcı âlem | şefkat: içten ve karşılıksız merhamet, sevgi |
şe’n: Allah’ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait kutsal özellik ve nitelik |
|