Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 285


dar-ı mücazat ve mükâfat açılacak—tâ ki arzın mezkûr ehemmiyeti ve merkeziyeti ve insanın ehemmiyeti ve kıymeti tahakkuk edebilsin. Ve arz ve insanın Hâlıkı veRabbi olan Mutasarrıf-ı Hakîmin mezkûr adaleti, hikmeti, rahmeti, saltanatı takarrur edebilsin. Ve o bâki Rabbin mezkûr hakiki dostları ve müştakları idam-ı ebedîden kurtulsun. Ve o dostların en büyüğü ve en kıymettarı, bütün kâinatı memnun ve minnettar eden kudsî hizmetlerinin mükâfatını görsün. Ve Sultan-ı Sermedînin kemâlâtı naks ve kusurdan ve kudreti aczden ve hikmeti sefahetten ve adaleti zulümden tenezzüh ve takaddüs ve teberri etsin.


Elhâsıl madem Allah var, elbette âhiret vardır.


Hem nasıl ki mezkûr üç erkân-ı imaniye, onları ispat eden bütün delilleriyle haşreşehadet ve delâlet ederler. Öyle de,1 وَبِمَلٰۤئِكَتِهِ وَبِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ مِنَ اللهِ تَعَالٰى olan iki rükn-ü imanî dahi haşri istilzam edip kuvvetli bir surette âlem-i bekàya şehadet ve delâlet ederler. Şöyle ki:


Melâikenin vücudunu ve vazife-i ubûdiyetlerini ispat eden bütün deliller ve hadsiz müşahedeler mükâlemeler, dolayısıyla âlem-i ervahın ve âlem-i gaybın ve âlem-i bekànın ve âlem-i âhiretin ve ileride cin ve ins ile şenlendirilecek olan dâr-ı saadetin ve Cennet ve Cehennemin vücutlarına delâlet ederler. Çünkü melekler bu âlemleri izn-i İlâhî ile görebilirler ve girerler. Ve Hazret-i Cebrâil gibi, insanlarla görüşen umum melâike-i mukarrebîn, mezkûr âlemlerin vücutlarını



[NOT]Dipnot-1 “Meleklere ve kadere, hayır ve şerrin Allah Tealâ’dan geldiğine inanmak.” [/NOT]



Hazret-i Cebrail: [bk. bilgiler – Cebrâil (a.s.)]Hâlık: her şeyi yaratan Allah
Mutasarrıf-ı Hakikî: gerçek tasarruf sahibi olan, her işi kendi istek ve kurallarına göre idare eden AllahRab: herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
Sultan-ı Sermedî: egemenliğinin sonu olmayan, devamlı ve sürekli olan Sultan, Allahacz: acizlik, güçsüzlük
arz: dünyabâki: devamlı, sürekli, kalıcı, ölümsüz
cin ve ins: cinler ve insanlardar-ı mücazat ve mükâfat: ceza ve mükafat yurdu, âhiret
dar-ı saadet: mutluluk yurdu, âhiretdelâlet etmek: delil olmak, işaret etmek
ehemmiyet: değer, önemelhasıl: özetle, sonuç olarak
erkân-ı imaniye: imanın esaslarıhadsiz: sınırsız
hakikî: asıl, gerçekhaşr: insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanması
hikmet: fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılmasıidam-ı ebedî: dirilmemek üzere sonsuz yok oluş
istilzam etmek: gerektirmekizn-i İlâhî: Allah’ın izni
kemâlât: faziletler, iyilikler, mükemmel özelliklerkudret: Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
kudsî: her türlü kusur ve noksandan uzak, kutsalkâinat: evren, bütün yaratılmışlar
kıymettar: kıymetli, değerlimelâike: melekler
melâike-i mukarrebîn: makam itibariyle Allah’a yakın olan meleklermerkeziyet: merkezlik
mezkûr: zikredilen, adı geçenminnettar: şükran duyma
mükâfat: ödülmükâleme: karşılıklı konuşma
müşahede: görme, gözlemmüştak: arzulu, çok istekli
naks: eksiklik, noksanlıkrahmet: İlâhî şefkat, merhamet
rükn-ü imanî: imanın şartı, temel esasısefahet: anlamsızlık, ahmaklık
suret: biçim, şekiltahakkuk etmek: gerçekleşmek
takaddüs: kutsal olma, yüce ve temiz olmatakarrur etmek: karar bulmak, sağlamca yerleşmek
teberrî etmek: uzaklaşmak, vazgeçmektenezzüh: kusur ve çirkinlikten uzak olma
umum: bütünvazife-i ubûdiyet: kulluk vazifesi
vücut: beden, varlıkâlem-i bekà: devamlı ve kalıcı olan âhiret âlemi
âlem-i ervâh: ruhlar âlemiâlem-i gayb: görünmeyen alem
âlem-i âhiret: âhiret âlemişehadet: şahitlik, tanıklık


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst