Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 286


ve onlar, onlarda gezdiklerini müttefikan haber veriyorlar. Görmediğimiz Amerika kıtasının vücudunu, ondan gelenlerin ihbarıyla bedihî bildiğimiz gibi, yüz tevatür kuvvetinde bulunan melâike ihbaratıyla âlem-i bekànın ve dâr-ı âhiretin ve Cennet ve Cehennemin vücutlarına o kat’iyette iman etmek gerektir. Ve öyle de iman ederiz.


Hem, Yirmi Altıncı Söz olan Risale-i Kaderde iman-ı bil-kader rüknünü ispat eden bütün deliller, dolayısıyla haşre ve neşr-i suhufa ve mizan-ı ekberdeki muvazene-i a’mâle delâlet ederler. Çünkü, herşeyin mukadderatını gözümüz önünde nizam ve mizan levhalarında kaydetmek ve her zîhayatın sergüzeşt-i hayatiyelerini kuvve-i hafızalarında ve çekirdeklerinde ve sair elvâh-ı misâliyede yazmak ve her zîruhun, hususan insanların defter-i a’mâllerini elvâh-ı mahfuzada tesbit etmek ve geçirmek, elbette öyle muhit bir kader ve hakîmâne bir takdir ve müdakkikane bir kayıt ve hafîzâne bir kitabet, ancak mahkeme-i kübrâda umumî bir muhakeme neticesinde daimî bir mükâfat ve mücazat için olabilir. Yoksa, o ihatalı ve inceden ince olan kayıt ve muhafaza, bütün bütün mânâsız, faidesiz kalır, hikmete ve hakikate münâfi olur.


Hem, haşir gelmezse, kader kalemiyle yazılan bu kitab-ı kâinatın bütün muhakkak mânâları bozulur ki, hiçbir cihet-i imkânı olamaz. Ve o ihtimal, bu kâinatın vücudunu inkâr gibi bir muhal, belki bir hezeyan olur.


Elhâsıl, imanın beş rüknü bütün delilleriyle haşir ve neşrin vukuuna ve vücuduna vedâr-ı âhiretin vücuduna ve açılmasına delâlet edip isterler ve şehadet edip talep ederler.



Risale-i Kader: Kader Risalesi; Yirmi Altıncı Sözbedihî: apaçık, aşikâr
cihet-i imkân: mümkün olma yönüdefter-i a’mâl: amellerin defteri
delâlet etmek: delil olmak, işaret etmekdâr-ı âhiret: öteki dünya, âhiret yurdu
elhasıl: kısaca, özetleelvâh-ı mahfuza: herşeyin kaydedilip korunduğu mânevî levhalar
elvâh-ı misâliye: eşyanın mânevî fotoğraflarının içlerinde kaydedildiği levhalarhafîzâne: koruyup gözeterek, esirgeyerek ve saklayarak
hakîmâne: hikmetli biçimdehaşir ve neşir: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilerek Allah’ın huzurunda toplanma ve tekrar dağılıp yayılma
haşr: insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanmasıhezeyan: boş söz, saçmalama
hikmet: fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılmasıhususan: bilhassa, özellikle
ihbar: haber vermeihbârât: haber vermeler
ihâtalı: kuşatıcı, kapsamlıiman-ı bilkader: kadere iman
kader: Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlamasıkat’iyet: kesinlik
kitab-ı kâinat: kâinat kitabı, evrenkitabet: yazım
kuvve-i hafıza: bellek, hafıza duyusukâinat: evren, bütün yaratılmışlar
mahkeme-i kübrâ: öldükten sonra âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkememelâike: melekler
mizan: ölçü, dengemizan-ı ekber: mahşer günü amellerin ölçüleceği büyük terazi
muhakeme: değerlendirme, yargılamamuhal: imkânsız, akıl dışı
muhit: kuşatıcımukadderat: Allah tarafından takdir olunmuş ileride meydana gelecek haller ve olaylar
muvazene-i a’mâl: yapılan işlerin, amellerin tartılıp hesaplanmasımücazat: ceza
müdakkikane: dikkatlice, araştırıp inceleyerekmükâfat: ödül
münâfi: aykırı, zıtmüttefikan: birleşerek, fikir birliğiyle
neşr-i suhuf: haşir zamanı amel defterlerinin meydana çıkarılıp herkesin hesabının görülmesinizam: düzen
rükn: esas, şartsair: diğer, başka
sergüzeşt-i hayatiye: hayat serüvenitevatür: çeşitli kanallardan gelen ve doğruluğu kesin olarak kanıtlanan haber
umumî: genel, herkese aitvuku: gerçekleşme, meydana gelme
vücut: varlıkzîhayat: canlı
zîruh: ruh sahibiâlem-i bekà: devamlı ve kalıcı olan âhiret âlemi
şehadet etmek: şahitlik, tanıklık etmek


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst