İkinci Kısım - Sayfa 287
İşte, hakikat-i haşriyenin azametine tam muvafık böyle azametli ve sarsılmaz direkleri ve burhanları bulunduğu içindir ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın hemen hemen üçten birisi haşir ve âhireti teşkil ediyor. Ve onu, bütün hakaikine temel taşı ve üssü’l-esas yapıyor. Ve herşeyi onun üstüne bina ediyor.
(Mukaddime nihayet buldu)
Baştaki âyetin mu’cizâne işaret ettikleri dokuz tabaka berahin-i haşriyeye dair ‘Dokuz Makam’dan ‘Birinci Makam’:

فَسُبْحَانَ اللهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ وَلَهُ الْحَمْدُ فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلأَرْضِ وَعَشِيّاً وَحِينَ تُظْهِرُونَ يُخْرِجُ الْحَىَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِى اْلأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ
1
olan fıkradaki ferman-ı haşre dair buradaki gösterdiği bürhan-ı bâhiri ve hüccet‑i katıası beyan ve izah edilecek. İnşaallahü’r-Rahmân...


[NOT]Dipnot-1 “Akşama erdiğinizde ve sabaha kavuştuğunuzda Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde olanların hamd ve senâsı Ona mahsustur. Gündüzün sonuna doğru ve öğle vaktine erişince de Allah’ı tesbih edip namaz kılın. Ölüden diriyi, diriden ölüyü O çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız.” Rum Sûresi, 30:17-19. [/NOT]
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân | azamet: büyüklük |
berahin-i haşriye: haşre ait deliller | beyan edilme: açıklanma, izah edilme |
burhan: güçlü delil, kanıt | burhan-ı bâhir: açık delil |
ferman-ı haşr: haşirle ilgili ferman, buyruk | fıkra: bölüm, kısım |
hakaik: gerçek mahiyetler, asıl ve esaslar | hakikat-i haşriye: haşir gerçeği |
haşir: insanın öldükten sonra âhirette diriltilerek muhakeme için Allah’ın huzurunda toplanması | hüccet-i kàtıa: kesin delil |
inşaallahü’r-Rahmân: kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah dilerse | izah edilme: açıklanma |
mukaddime: başlangıç, giriş | muvafık: lâyık, uygun |
mu’cizâne: mu’cize göstererek | nihayet: son |
teşkil eylemek: oluşturmak, meydana getirmek |
|