Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 218


İKİNCİ SUAL: Tabiattan vazgeçen ve imana gelen zat diyor ki: “Her mevcut, hercihette, her işinde ve herşeyinde ve her şe’ninde meşiet-i İlâhiyeye ve kudret-i Rabbâniyeye tâbi olması, çok azîm bir hakikattir. Azameti cihetinde dar zihinlerimize sıkışmıyor. Halbuki gözümüzle gördüğümüz bu nihayet derecede mebzuliyet, hem hilkat ve icad-ı eşyadaki hadsiz suhulet, hem sabık burhanlarınızla tahakkuk eden,vahdet yolundaki icad-ı eşyada nihayet derecede kolaylık ve suhulet, hem nass-ı Kur’ân ile beyan edilen


مَا خَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ 1وَمَآ اَمْرُ السَّاعَةِ اِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ2


gibi âyetlerin sarahaten gösterdikleri nihayet derecede kolaylık, o hakikat-i azîmeyi, en makbul ve en mâkul bir mesele olduğunu gösteriyorlar. Bu kolaylığın sırrı ve hikmeti nedir?”


Elcevap: Yirminci Mektubun Onuncu Kelimesi olan 3 وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ beyanında, o sır gayet vâzıh ve kat’î ve mukni bir tarzda beyan edilmiş. Hususan o mektubun zeylinde daha ziyade vuzuhla ispat edilmiş ki, bütün mevcudat, Sâni-i Vâhide isnad edildiği vakit, birtek mevcut hükmünde kolaylaşır. Eğer Vâhid-i Ehade verilmezse, birtek mahlûkun icadı bütün mevcudat kadar müşkülleşir. Ve bir çekirdek, bir ağaç kadar suubetli olur.


Eğer Sâni-i Hakikîsine verilse, kâinat bir ağaç gibi ve ağaç bir çekirdek gibi ve Cennet bir bahar gibi ve bahar bir çiçek gibi kolaylaşır, suhulet peydâ eder.



[NOT]Dipnot-1 “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.” Lokman Sûresi, 31:28.


Dipnot-2 “Kıyametin gerçekleşmesi göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan da yakındır.” Nahl Sûresi, 16:77.


Dipnot-3 “…O herşeye hakkıyla kadirdir.” Rum Sûresi, 30:50.[/NOT]






Sâni-i Hakikî: her şeyin gerçek anlamda san’atkârı ve yaratıcısı olan AllahSâni-i Vâhid: bir ve tek olan ve herşeyi san’atla yaratan Allah
Vâhid-i Ehad: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allahazamet: büyüklük
azîm: büyük, yücebeyan etme: açıklama, anlatım
burhan: kuvvetli delilcihet: yön
hadsiz: sınırsızhakikat: gerçek, esas
hakikat-i azîme: büyük gerçekhikmet: sebep, ince sır
hilkat: yaratılışhususan: özellikle
icad: var etme, yaratmaicad-ı eşya: varlıkların yoktan yaratılması
isnad edilmek: dayandırılmakkat’î: kesin
kudret-i Rabbâniye: her şeyi terbiye ve idare eden Allah’ın sonsuz gücükâinat: evren
mahlûk: varlıkmakbul: kabul edilen
mebzuliyet: çokluk, bollukmevcudat: varlıklar
mevcut: varlıkmeşiet-i İlâhiye: Allah’ın dilemesi
mukni: ikna edicimâkul: akla uygun
müşkülleşmek: zorlaşmaknass-ı Kur’ân: Kur’ân’ın kesin ve açık hükmü
nihayet: sonsabık: geçen, önceki
sarahaten: açıkçasuhulet: kolaylık
suhulet peydâ etmek: kolaylaşmaksuubetli: zor
tabiat: materyalist düşünce; tabiat için, “insan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç” düşüncesitahakkuk eden: gerçekleşen
tâbi olmak: bağlı olmakvahdet: Allah’ın birliğinin bütün varlıklarda görülmesi
vuzuh: açıklıkvâzıh: açık, aşikâr
zeyl: ek, ilaveziyade: çok, fazla
âyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst