Konuya cevap cer

İkinci Kısım - Sayfa 222


Bu bedbahtlar, âciz-i mutlak ve yalnız bir cüz-ü ihtiyarîden başka ellerinde olmayan,firavunlaşmış kendi nefisleri hiçbir şeyi idam ve yok edemediklerinden ve hiçbir zerreyi, bir maddeyi hiçten, yoktan icad edemediklerinden ve güvendikleri esbab ve tabiatın ellerinde hiçten icad gelmediği cihetle, ahmaklıklarından diyorlar: “Yoktan var olmaz, var da yok olmaz” deyip, bu bâtıl ve hata düsturu Kadîr-i Mutlaka teşmil etmek istiyorlar.


Evet, Kadîr-i Zülcelâlin iki tarzda icadı var:


Biri ihtirâ’ ve ibdâ’ iledir. Yani hiçten, yoktan vücut veriyor ve ona lâzım herşeyi de hiçten icad edip eline veriyor.


Diğeri inşa ile, san’at iledir. Yani, kemâl-i hikmetini ve çok esmâsının cilvelerini göstermek gibi çok dakik hikmetler için, kâinatın anâsırından bir kısım mevcudatı inşa ediyor; her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, rezzâkiyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır.


Evet, Kadîr-i Mutlakın iki tarzda, hem ibdâ’, hem inşa suretinde icadı var. Varı yok etmek ve yoğu var etmek en kolay, en suhuletli, belki daimî, umumî bir kanunudur. Bir baharda, üç yüz bin envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, belkizerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı “Yoğu var edemez” diyen adam, yok olmalı!


Tabiatı bırakan ve hakikate geçen zat diyor ki: “Cenâb-ı Hakka zerrat adedince şükür ve hamd ve senâ ediyorum ki, kemâl-i imanı kazandım, evham ve dalâletlerden kurtuldum ve hiçbir şüphem de kalmadı. Elhamdü lillâhi alâ dîni’l-İslâm ve kemâli’l-îmân.”1


سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ2







[NOT]Dipnot-1 Bize ihsan ettiği İslâm dini ve mükemmel iman nimeti sebebiyle Allah’a hamd olsun.


Dipnot-2 “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” Bakara Sûresi, 2:32.[/NOT]






Cenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi AllahKadîr-i Mutlak: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kuvvet sahibi Allah
Kadîr-i Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve herşeye gücü yeten Allahahmaklık: akılsızlık
ahval: durumlaranâsır: unsurlar, elementler
bedbaht: talihsiz, bahtsızbâtıl: gerçek olmayan, yalan
cihet: yöncilve: görüntü, yansıma
cüz-ü ihtiyarî: insanda bulunan sınırlı iradedaimî: devamlı, sürekli
dakik: ince, derindalâlet: hak yoldan sapkınlık, inkârcılık
düstur: kanunenvâ-ı zîhayat: canlı türleri
esbab: sebepleresmâ: isimler
evham: kuruntular, şüphelerfiravunlaşmış: firavun gibi kendisini üstün gören, tanrılık iddiasında bulunan
hamd: övgü ve şükürhikmet: sebep, gaye
icad etmek: var etmek, yaratmakihtirâ’ ve ibdâ’: varlıkları maddesiz, örneksiz ve benzersiz olarak hiçten ve yoktan var etme
inşa: var olan şeylerle farklı varlıklar yaratmakemâl-i hikmet: her şeyin ilmini, fayda ve gayelerini bilen Allah’ın kusursuz mükemmel sıfatı
kemâl-i iman: tam ve mükemmel bir imankeyfiyat: özellikler, nitelikler
kudret: Allah’ın bütün âlemleri kuşatan güç ve iktidarımahlûkat: varlıklar
mevcudat: varlıklarnefis: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere teşvik eden duygu
rezzâkiyet: rızık vericiliksenâ: övgü
suhuletli: kolaysıfat: özellik, vasıf
teşmil etmek: içine almak, kaplamakvücut vermek: yok olan bir şeyi var etmek, yaratmak
zerrat: zerreler, atomlarâciz-i mutlak: son derece güçsüz
şükür: Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst