Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
İlk Müslümanlar ve Maruz Kaldıkları İşkenceler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 177180" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Sad B.Ebi Vakkas, Ebu Zerr-i Gıfari, Habbab B. Eret'in İslam'a Girmeleri </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">ŞA'D B. EBÎ VAKKAS'IN İSLÂMİYETLE ŞEREFLENMESİ</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Sa'd b. Ebî Vakkas, henüz 17 yaşlarında, hareket ve heyecan dolu bir genç idi. Bu sırada bir rüya gördü: Zifirî bir karanlığın içindeyken, birdenbire parlak bir ay doğuyor ve o, ayın aydınlattığı yolu takib ediyor. Sonra aynı yolda, Zeyd b. Harise, Hz. Ali ve Hz. Ebû Bekir'in önünden ilerlediğini görüyor. Kendilerine, "Siz ne vakit buraya geldiniz?" diye soruyor. Onlar da, "Şimdi." diye cevap veriyorlar.223</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu rüyasından üç gün sonra, İslâm'a gizli davet devresinde fevkalâde büyük bir cehd ve gayret gösteren Hz. Ebû Bekir, kendisine İslâmiyetten bahsetti, sonra da alıp Resûli Zîşan Efendimizin huzuruna götürdü. İslâmiyet hakkında Resûli Ekrem Efendimizden malûmat alan Hz. Sa'd, hemen orada Müslüman oldu.224</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Nesebi, hem baba tarafından hem de anne tarafından Peygamber Efendimizle birleşir. Resûli Ekrem Efendimiz de, Hz. Sa'd da, annesi tarafından Zühre Oğullarına mensup bulunduğundan, Hz. Sa'd annesi tarafından Peygamberimizin dayısı düşerdi. Bu sebeple Resûlullah Efendimiz, "İşte dayım Sa'd!.. Böyle bir dayısı olan varsa bana göstersin!" diyerek kendisine iltifatta bulunurdu.225</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Hz. Sa 'd ve Annesi</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Sa'd'ın Müslüman olması, annesi Hamne'nin hoşuna gitmedi. Oğlu, atalarının dinini bırakıp, yeni dine, onun rızası olmadan nasıl tâbi olabilirdi? Oğlunun kendisine karşı saygısını ve bağlılığını bilen Hamne, onu İslâmiyetten vazgeçirip tekrar putperestliğe döndürmek için kararlıydı. Bir gün kendisine şöyle dedi:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Allah'ın, sana hısım ve akraba ile ilgilenmeyi, anne babaya dâima iyilik etmeyi emrettiğini söyleyen, sen değil misin?"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Sa'd, "Evet.." dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bunun üzerine asıl maksadını şu cümlelerle ifade etti:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Yâ Sa'd!.." dedi, "Vallahi, sen, Muhammed'in getirdiklerini inkâr etmedikçe, ben açlık ve susuzluktan helak oluncaya kadar ağzıma hiçbir şey almayacağım! Sen de bu yüzden anne katili olarak insanlarca ayıplanacaksın!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">O güne kadar, Hz. Sa'd, annesinin her isteğine boyun eğmişti. Bir dediğini iki etmemişti. Fakat, artık o, Allah'a îman etmiş ve Resulüne kalbinin bütün samimîyetiyle teslim olmuştu. Elbette, her şeyini bu îman ölçüsü içinde değerlendirecekti!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Annesinin yememekte ve içmemekte inat ettiğini görünce, yanına vardı ve, "Ey anne!.." dedi, "Senin 100 canın olsa ve her birini İslâmiyeti bırakmam için versen, ben yine dinimde sabit kalırım! Artık ister ye, ister yeme!"226</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu cevap üzerine anne Hamne'nin inadı, Hz. Sa'd'ın hakta sebatı karşısında eridi; hem yemeye, hem de içmeye başladı. Böylece bir kere daha küfür îmanın, şirk tevhidin azameti karşısında ezildi ve mağlûbiyetini ilân etti!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Sa'd ile annesi arasında geçen bu hâdise üzerine Cenâbı Hakk, Ankebut Sûresinin 8. âyetini göndererek, mü'minlere ebedî bir ölçü verdi: "Biz insana, ana ve babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilâh tanımadığın) bir şeyi Bana ortak koşmak için sana emrederlerse, artık onlara (bu hususta) itaat etme! Dönüşünüz ancak Banadır. Ben de, yaptığınızı (amellerimizin karşılığını) size haber vereceğim!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hamne, oğlunu İslâm'dan vazgeçirmek için bu sefer başka bir yol denedi: Bir gün Hz. Sa'd, evde namaz kılarken, konu komşusunu da çağırdı ve hep beraber kapıyı kapatarak onu evde hapsettiler. Ciğerparesine eziyet edecek kadar şirkin kalbini katılaştırdığı Hamne, o sırada şöyle bağırıyordu:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Ya o burada girdiği yeni dini terkeder veya ölür gider!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Şirk ve dalâletin kalbleri nasıl karartıp merhamet ve şefkatten mahrum hâle getirdiğini, bir annenin öz evlâdına eziyet etmekten çekinmemesinden anlamamız mümkündür!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hadiseler, hep Hamrıe'nin aleyhinde cereyan ediyordu. Çünkü, İslâmiyetten vazgeçirmek için çırpınıp durduğu Hz. Sa'd'm peşini oğlu Âmir de takib etmiş ve Müslüman olmuştu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Büsbütün hırçınlaşan Hamne, bu sefer Âmir'in yakasına yapıştı ve, "Tuttuğun dini bırakmadıkça, şu hurma ağacının altında gölgelenmeyecek ve yiyip içmeyeceğim!" dedi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Allah'a îmanın ve Resulüne tâbi olmanın hadsiz zevkini tadan ve İslâm'ın emirlerini ihlâs ve samimiyetle yaşayan Hz. Sa'd, annesinin bu yeminini duyar duymaz yanına vardı. "Ey anne!.." dedi. "Cehennem ateşi durağın oluncaya kadar sakın 'Gölgeleneyim, yiyip içeyim.' deme!"227</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu âyeti kerîmenin hükmüne göre, bir evlâd, anne babasının ancak islâm'ın dışında olmayan meşru emirlerini tutmakla mükelleftir. Böyle bir itaat evlâd üzerine vâcibtir. Aksi hâlde, yâni anne veya baba, Müslüman evlâdını îmanın ve İslâm'ın dışında birtakım meşru olmayan hareketleri işlemeye emir ve teşvik ederse, bu sefer onlara bu hususta itaat etmemek vâcibtir. Çünkü, "Allah'a isyan olacak şeyde kullara itaat edilmez, emirleri yerine getirilmez." kaidesi, İslâm'ın bir düsturudur (Nesefî, Tefsir, c. 3, s. 251). </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu hârika îman, sarsılmaz azim ve irade karşısında anne Hamne'nin elinden, susmaktan başka bir şey gelmedi.</span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 177180, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="Red"]Sad B.Ebi Vakkas, Ebu Zerr-i Gıfari, Habbab B. Eret'in İslam'a Girmeleri ŞA'D B. EBÎ VAKKAS'IN İSLÂMİYETLE ŞEREFLENMESİ[/COLOR] Sa'd b. Ebî Vakkas, henüz 17 yaşlarında, hareket ve heyecan dolu bir genç idi. Bu sırada bir rüya gördü: Zifirî bir karanlığın içindeyken, birdenbire parlak bir ay doğuyor ve o, ayın aydınlattığı yolu takib ediyor. Sonra aynı yolda, Zeyd b. Harise, Hz. Ali ve Hz. Ebû Bekir'in önünden ilerlediğini görüyor. Kendilerine, "Siz ne vakit buraya geldiniz?" diye soruyor. Onlar da, "Şimdi." diye cevap veriyorlar.223 Bu rüyasından üç gün sonra, İslâm'a gizli davet devresinde fevkalâde büyük bir cehd ve gayret gösteren Hz. Ebû Bekir, kendisine İslâmiyetten bahsetti, sonra da alıp Resûli Zîşan Efendimizin huzuruna götürdü. İslâmiyet hakkında Resûli Ekrem Efendimizden malûmat alan Hz. Sa'd, hemen orada Müslüman oldu.224 Nesebi, hem baba tarafından hem de anne tarafından Peygamber Efendimizle birleşir. Resûli Ekrem Efendimiz de, Hz. Sa'd da, annesi tarafından Zühre Oğullarına mensup bulunduğundan, Hz. Sa'd annesi tarafından Peygamberimizin dayısı düşerdi. Bu sebeple Resûlullah Efendimiz, "İşte dayım Sa'd!.. Böyle bir dayısı olan varsa bana göstersin!" diyerek kendisine iltifatta bulunurdu.225 [COLOR="Red"]Hz. Sa 'd ve Annesi[/COLOR] Hz. Sa'd'ın Müslüman olması, annesi Hamne'nin hoşuna gitmedi. Oğlu, atalarının dinini bırakıp, yeni dine, onun rızası olmadan nasıl tâbi olabilirdi? Oğlunun kendisine karşı saygısını ve bağlılığını bilen Hamne, onu İslâmiyetten vazgeçirip tekrar putperestliğe döndürmek için kararlıydı. Bir gün kendisine şöyle dedi: "Allah'ın, sana hısım ve akraba ile ilgilenmeyi, anne babaya dâima iyilik etmeyi emrettiğini söyleyen, sen değil misin?" Hz. Sa'd, "Evet.." dedi. Bunun üzerine asıl maksadını şu cümlelerle ifade etti: "Yâ Sa'd!.." dedi, "Vallahi, sen, Muhammed'in getirdiklerini inkâr etmedikçe, ben açlık ve susuzluktan helak oluncaya kadar ağzıma hiçbir şey almayacağım! Sen de bu yüzden anne katili olarak insanlarca ayıplanacaksın!" O güne kadar, Hz. Sa'd, annesinin her isteğine boyun eğmişti. Bir dediğini iki etmemişti. Fakat, artık o, Allah'a îman etmiş ve Resulüne kalbinin bütün samimîyetiyle teslim olmuştu. Elbette, her şeyini bu îman ölçüsü içinde değerlendirecekti! Annesinin yememekte ve içmemekte inat ettiğini görünce, yanına vardı ve, "Ey anne!.." dedi, "Senin 100 canın olsa ve her birini İslâmiyeti bırakmam için versen, ben yine dinimde sabit kalırım! Artık ister ye, ister yeme!"226 Bu cevap üzerine anne Hamne'nin inadı, Hz. Sa'd'ın hakta sebatı karşısında eridi; hem yemeye, hem de içmeye başladı. Böylece bir kere daha küfür îmanın, şirk tevhidin azameti karşısında ezildi ve mağlûbiyetini ilân etti! Hz. Sa'd ile annesi arasında geçen bu hâdise üzerine Cenâbı Hakk, Ankebut Sûresinin 8. âyetini göndererek, mü'minlere ebedî bir ölçü verdi: "Biz insana, ana ve babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilâh tanımadığın) bir şeyi Bana ortak koşmak için sana emrederlerse, artık onlara (bu hususta) itaat etme! Dönüşünüz ancak Banadır. Ben de, yaptığınızı (amellerimizin karşılığını) size haber vereceğim!" Hamne, oğlunu İslâm'dan vazgeçirmek için bu sefer başka bir yol denedi: Bir gün Hz. Sa'd, evde namaz kılarken, konu komşusunu da çağırdı ve hep beraber kapıyı kapatarak onu evde hapsettiler. Ciğerparesine eziyet edecek kadar şirkin kalbini katılaştırdığı Hamne, o sırada şöyle bağırıyordu: "Ya o burada girdiği yeni dini terkeder veya ölür gider!" Şirk ve dalâletin kalbleri nasıl karartıp merhamet ve şefkatten mahrum hâle getirdiğini, bir annenin öz evlâdına eziyet etmekten çekinmemesinden anlamamız mümkündür! Hadiseler, hep Hamrıe'nin aleyhinde cereyan ediyordu. Çünkü, İslâmiyetten vazgeçirmek için çırpınıp durduğu Hz. Sa'd'm peşini oğlu Âmir de takib etmiş ve Müslüman olmuştu. Büsbütün hırçınlaşan Hamne, bu sefer Âmir'in yakasına yapıştı ve, "Tuttuğun dini bırakmadıkça, şu hurma ağacının altında gölgelenmeyecek ve yiyip içmeyeceğim!" dedi. Allah'a îmanın ve Resulüne tâbi olmanın hadsiz zevkini tadan ve İslâm'ın emirlerini ihlâs ve samimiyetle yaşayan Hz. Sa'd, annesinin bu yeminini duyar duymaz yanına vardı. "Ey anne!.." dedi. "Cehennem ateşi durağın oluncaya kadar sakın 'Gölgeleneyim, yiyip içeyim.' deme!"227 Bu âyeti kerîmenin hükmüne göre, bir evlâd, anne babasının ancak islâm'ın dışında olmayan meşru emirlerini tutmakla mükelleftir. Böyle bir itaat evlâd üzerine vâcibtir. Aksi hâlde, yâni anne veya baba, Müslüman evlâdını îmanın ve İslâm'ın dışında birtakım meşru olmayan hareketleri işlemeye emir ve teşvik ederse, bu sefer onlara bu hususta itaat etmemek vâcibtir. Çünkü, "Allah'a isyan olacak şeyde kullara itaat edilmez, emirleri yerine getirilmez." kaidesi, İslâm'ın bir düsturudur (Nesefî, Tefsir, c. 3, s. 251). Bu hârika îman, sarsılmaz azim ve irade karşısında anne Hamne'nin elinden, susmaktan başka bir şey gelmedi. [/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
İlk Müslümanlar ve Maruz Kaldıkları İşkenceler
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst