Aile cemiyetinin temel taşı olduğu için dinimizde evliliğin, dolayısıyla nikahın çok mühim bir yeri vardır.
Bu kadar mühim olmasına rağmen, bugün diyebilirim ki, insanlanrın yüzde doksanı; nikahın en büyük unsuru ve şartı olan mehiri ortaya koymadıkları, konulanı da vermedikleri için nikahsız olarak gezmekte ve kendi hanımı ile zina etmektedir.
Bunun dedlilini mi istiyorsunuz? İşte Allah-u Teala'nın fermanı, Resul-i Ekrem -sallahu aleyhi ve sellem-in de beyanı:
Ayet-i Kerime'de şöyle buyuruluyor:
"(Nikahınıza aldığınız) kadınların mehirlerini bir hak olarak seve seve verin. Bununla beraber eğer mehirlerinin bir kısmını kendiliklerinden gönül hoşnutluğu ile size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin." (Nisa:4)
Bu Ayet-i kerime mehrin vacip olduğuna dalalet etmektedir.
Resulullah -sallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmaktadırlar:
"Bir kimse az veya çok bir mehir üzerine bir kadınla evlenir ve hakkını ödemek niyetinde olmayıp onu aldatırsa ve ödemeden ölürse kıyamet günü zina yapmış olarak Allah'a mülaki olur." (Taberani)
Diğer bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Kim ki vermeyi niyet etmediği bir mehir karşılığında bir kadınla evlenirse o zanidir." (Ahmed bin Hanbel)
Bakara suresi 236. ve 237. Ayet-i kerime'leri, Nisa suresi'nin 20. ve 21. Ayet-i kerime'leri de mehirden bahsetmektedir. Biz burada iki adil-i şahidi önünüze seriyoruz. Cemiyeti nikahsızlıktan ve zinadan kurtarmak için. Çünkü bugün mehirin adını bile duymamış insanlar var.
Bugün mehir hiç nazar-ı itibara alınmıyor, adet kabilinden kuruşla yapılıyor. Kimisi de ancak boşanma esnasında verileceğini zannediyor.
Mehir, nikah kıyma neticesinde erkek tarafından kadına verilmesi lazım olan para veya maldan ibarettir. Evlenecek olan her müslüman kadının şer'an hakkıdır. Aşırı gitmemek şartı ile bir kadının, mali gücü nispetinde kocasının malına girmesi lazımdır. Amma az, amma çok. Bu meşru hak çiğnenmemeli ve kadınlara bu hakları tanıtılmalıdır.
Bir Hadis-i şerif'te ise şöyle buyuruluyor:
"Şartlar içinde en çok yerine getirilmesi gereken şart, kadınların ırzlarını helallığa aldığınız mehirdir." (Buhari. Tecrid-i sarih:1161)
Şu kadar var ki, kadın arzu ederse bir zorlama olmadan mehirinin tamamını veya bir kısmını kocasına hibe edebilir.
Mehir muaccel ise nikahtan önce veya nikahtan kıyılırken verilmeli, müeccel ise mehrin miktarı ve cinsi belirtilerek senet yapıp kadına verilmelidir. Müeccel mehrin de en kısa zamanda ödenmesi gerekir.
Aksi halde ödemeden ölürse, yukarıda belirtilen Hadis-i şerif mucibince ömrünü zina ile geçirdiği için büyük günahla gitmiş olur. Ödemek niyetinde olsa bile, işi hafif tuttuğu için yine aynı durum olur.
Bir de şu var ki, kadın bu hakkını ahirette kocasından muhakkak alır. Amma sevabından alır, amma günahını onun üzerine yüklemek sureti ile alır.
Bu büyük vebalden kurtulmak için evlenecek olanların mehir hususuna çok dikkat etmeleri, evli olanların da eğer hanımlarına mehir vermemişlerse hemen vermeleri ve nikah kıydırmaları lazımdır. Zararın neresinden dönülürse kardır.
İslam İlmihali- Ömer ÖNGÜT
Bu kadar mühim olmasına rağmen, bugün diyebilirim ki, insanlanrın yüzde doksanı; nikahın en büyük unsuru ve şartı olan mehiri ortaya koymadıkları, konulanı da vermedikleri için nikahsız olarak gezmekte ve kendi hanımı ile zina etmektedir.
Bunun dedlilini mi istiyorsunuz? İşte Allah-u Teala'nın fermanı, Resul-i Ekrem -sallahu aleyhi ve sellem-in de beyanı:
Ayet-i Kerime'de şöyle buyuruluyor:
"(Nikahınıza aldığınız) kadınların mehirlerini bir hak olarak seve seve verin. Bununla beraber eğer mehirlerinin bir kısmını kendiliklerinden gönül hoşnutluğu ile size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin." (Nisa:4)
Bu Ayet-i kerime mehrin vacip olduğuna dalalet etmektedir.
Resulullah -sallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmaktadırlar:
"Bir kimse az veya çok bir mehir üzerine bir kadınla evlenir ve hakkını ödemek niyetinde olmayıp onu aldatırsa ve ödemeden ölürse kıyamet günü zina yapmış olarak Allah'a mülaki olur." (Taberani)
Diğer bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Kim ki vermeyi niyet etmediği bir mehir karşılığında bir kadınla evlenirse o zanidir." (Ahmed bin Hanbel)
Bakara suresi 236. ve 237. Ayet-i kerime'leri, Nisa suresi'nin 20. ve 21. Ayet-i kerime'leri de mehirden bahsetmektedir. Biz burada iki adil-i şahidi önünüze seriyoruz. Cemiyeti nikahsızlıktan ve zinadan kurtarmak için. Çünkü bugün mehirin adını bile duymamış insanlar var.
Bugün mehir hiç nazar-ı itibara alınmıyor, adet kabilinden kuruşla yapılıyor. Kimisi de ancak boşanma esnasında verileceğini zannediyor.
Mehir, nikah kıyma neticesinde erkek tarafından kadına verilmesi lazım olan para veya maldan ibarettir. Evlenecek olan her müslüman kadının şer'an hakkıdır. Aşırı gitmemek şartı ile bir kadının, mali gücü nispetinde kocasının malına girmesi lazımdır. Amma az, amma çok. Bu meşru hak çiğnenmemeli ve kadınlara bu hakları tanıtılmalıdır.
Bir Hadis-i şerif'te ise şöyle buyuruluyor:
"Şartlar içinde en çok yerine getirilmesi gereken şart, kadınların ırzlarını helallığa aldığınız mehirdir." (Buhari. Tecrid-i sarih:1161)
Şu kadar var ki, kadın arzu ederse bir zorlama olmadan mehirinin tamamını veya bir kısmını kocasına hibe edebilir.
Mehir muaccel ise nikahtan önce veya nikahtan kıyılırken verilmeli, müeccel ise mehrin miktarı ve cinsi belirtilerek senet yapıp kadına verilmelidir. Müeccel mehrin de en kısa zamanda ödenmesi gerekir.
Aksi halde ödemeden ölürse, yukarıda belirtilen Hadis-i şerif mucibince ömrünü zina ile geçirdiği için büyük günahla gitmiş olur. Ödemek niyetinde olsa bile, işi hafif tuttuğu için yine aynı durum olur.
Bir de şu var ki, kadın bu hakkını ahirette kocasından muhakkak alır. Amma sevabından alır, amma günahını onun üzerine yüklemek sureti ile alır.
Bu büyük vebalden kurtulmak için evlenecek olanların mehir hususuna çok dikkat etmeleri, evli olanların da eğer hanımlarına mehir vermemişlerse hemen vermeleri ve nikah kıydırmaları lazımdır. Zararın neresinden dönülürse kardır.
İslam İlmihali- Ömer ÖNGÜT