İlim-irfan
Well-known member
Kendi toplumuna, kültür ve medeniyetine yabancılaşmış bazı sözde aydınlar, yazar ve çizerler “imam” kelimesini bir alay, bir küçümseme tonunda kullanıyor, zaman zaman benim yazılarıma gösterdikleri tepkiyi ifade ederken de “Ey imam, sen bu işlerden anlamazsın vb.” sözler sarf ediyorlar.
Bizim dinimizde ve kültürümüzde imam daima değer yüklü bir kavrama sahip olmuştur.
İmam İslam toplumunun lideri, örneği ve yöneticisidir.
İmam aynı zamanda cemaatle eda edilen ibadetlerde önde bulunur, namaz kılanlar ona uyar ve onun hareketlerine tabi olurlar.
İslam'da ilk imam Allah Resûlüdür (s.a.). Askeri ve diğer görevlerde en yüksek rütbeli kişi (komutan, vali, başkan…) ibadetlerde de imam olmuştur.
İmam cemaatin lideri, önderi ve örneği olduğu için bu vazifeler ve sıfatların gerektirdiği bilgi ve erdeme de sahip olması gerekir; genellikle de böyle olmuştur.
Cebri medeniyet ve kültür değişiminden sonra imamın hem imajı hem de vazifesi büyük bir değişiklik geçirmiş, yeni nesiller içinden dinle diyanetle ilgisi zayıf olanlar onu daha çok cenaze arabalarında veya televizyonlarda, ölünün başında konuşurken, okurken görmüşler, kafa ve gönüllerinde bu görüntüye denk düşen bir yere oturtmuşlardır.
Ama halkımızın nazarında imam yine eski imama oldukça yakın bir konumdadır.
Bir meslektaşım anlatmıştı:
İmam Hatip Okuluna öğrenci olduğu yılın tatilinde köyüne gelmiş, annesi her zaman olduğu gibi ona ismiyle seslenmiş, babası buna itiraz ederek anneye şöyle demiş: “Hanım, o artık imam hatip öğrencisi, ona ismiyle hitap edilemez, bu edebe aykırı olur, ona '…Efendi” diye sesleneceksin!”
Medeniyyet cahilleri; doktora yapsa, profesör olsa, başka alanlarda yüksek makam ve mevkiler işgal etse bile İmam Hatip kökenli olanları “imam” diye küçümsemeye kalkışıyorlar.
Milli birlik ve berberlikten daha çok söz edildiği şu günlerde insanları başka bakımlardan olduğu gibi meslek, meşreb, okul farkı bakımından da ayırmaya, bölmeye, tasnif etmeye son vermek gerekiyor.
İnsan her şeyden önce insan olduğu için değerlidir, sonra ahlakı, bilgisi, insanlara faydası, bulunduğu yer bakımından ehliyeti… göz önüne alınarak değerlendirilir. Bir kimsenin bir konuda yazması, konuşması için aranacak vasıf ise bilgisi ve ilgisidir.
Hayrettin Karaman - Yeni Şafak
12/11/2009
Bizim dinimizde ve kültürümüzde imam daima değer yüklü bir kavrama sahip olmuştur.
İmam İslam toplumunun lideri, örneği ve yöneticisidir.
İmam aynı zamanda cemaatle eda edilen ibadetlerde önde bulunur, namaz kılanlar ona uyar ve onun hareketlerine tabi olurlar.
İslam'da ilk imam Allah Resûlüdür (s.a.). Askeri ve diğer görevlerde en yüksek rütbeli kişi (komutan, vali, başkan…) ibadetlerde de imam olmuştur.
İmam cemaatin lideri, önderi ve örneği olduğu için bu vazifeler ve sıfatların gerektirdiği bilgi ve erdeme de sahip olması gerekir; genellikle de böyle olmuştur.
Cebri medeniyet ve kültür değişiminden sonra imamın hem imajı hem de vazifesi büyük bir değişiklik geçirmiş, yeni nesiller içinden dinle diyanetle ilgisi zayıf olanlar onu daha çok cenaze arabalarında veya televizyonlarda, ölünün başında konuşurken, okurken görmüşler, kafa ve gönüllerinde bu görüntüye denk düşen bir yere oturtmuşlardır.
Ama halkımızın nazarında imam yine eski imama oldukça yakın bir konumdadır.
Bir meslektaşım anlatmıştı:
İmam Hatip Okuluna öğrenci olduğu yılın tatilinde köyüne gelmiş, annesi her zaman olduğu gibi ona ismiyle seslenmiş, babası buna itiraz ederek anneye şöyle demiş: “Hanım, o artık imam hatip öğrencisi, ona ismiyle hitap edilemez, bu edebe aykırı olur, ona '…Efendi” diye sesleneceksin!”
Medeniyyet cahilleri; doktora yapsa, profesör olsa, başka alanlarda yüksek makam ve mevkiler işgal etse bile İmam Hatip kökenli olanları “imam” diye küçümsemeye kalkışıyorlar.
Milli birlik ve berberlikten daha çok söz edildiği şu günlerde insanları başka bakımlardan olduğu gibi meslek, meşreb, okul farkı bakımından da ayırmaya, bölmeye, tasnif etmeye son vermek gerekiyor.
İnsan her şeyden önce insan olduğu için değerlidir, sonra ahlakı, bilgisi, insanlara faydası, bulunduğu yer bakımından ehliyeti… göz önüne alınarak değerlendirilir. Bir kimsenin bir konuda yazması, konuşması için aranacak vasıf ise bilgisi ve ilgisidir.
Hayrettin Karaman - Yeni Şafak
12/11/2009