İnsan küser mi?

Denis

Well-known member
İnsan Küser mi?

Kim olursa olsun; insan, küser.

Küsmek, beklentilerin oluşmamasıdır. Aranılan şeyi bulamamaktır.

Ama acı ki, küsmek, iletişimi keser.

Acıyan yanınızı, taşıdığınız derdi, neden küstüğünüzü, hangi davranışa takıldığınızı, neden takıldığınızı bile diyememektir küsmek.

Köprüyü atmaktır. Ama gelin görün ki, insan, küser.

Kuldur.

Zaman zaman içinde olduğu duruma göre Rabbine bile küser. Ümitsizlik, karamsarlık hâli bir küsmek halidir.

İnsan her şeyden çabuk etkileniyor.

Küçücük bir şey, bir anda her şeyi etkisi altına alabiliyor.

İnsanın düşünce dünyasını, hayallerini, ümitlerini, sevgilerini, sabırlarını alt-üst edebiliyor.

Ne çabuk kapılıveriyor insan, ne çabuk yıkılıveriyor.

Elektriğin kesilmesi gibi, insan bir şeye alınınca ‘kesiliveriyor’, hayat, alâmetleri sönüveriyor.

İnsan duygu taşıyor.

His taşıyor.

Yani etkiliyor ve etkileniyor.

Ama akıl taşıdığı da unutulmamalı insanın.

Onun için zaman zaman elektriklenmeler oluyor.

Kabarıyor dalgalar yeri gelince.

Sonra sakinleşince, duruluyor.

Dinginleşiyor.

Yanlış adımlar, ‘özür’le düzeliyor.

Zayıflığımızın sonucu bütün bunlar.

Asıl zayıflık ise, hislere takılıp kalmaktır. Onun etkisinin devam etmesidir. Aklın devreye girmemesi, girememesidir.

İmanımızın, inancımızın, sabrımızın, iç dinamiklerimizin, beslenme kaynaklarımızın ‘zayıf’lığı sonucudur küsmeklerin hepsi.

Onun için hemence küsüveriyoruz.

Bağlantıları koparıveriyoruz.

‘Bitti’ diyoruz.

Bitti.

Bitti, demek, ümitsizlik hâlidir.

Artık mümkün değil demek, sabırsızlık halidir.

O andaki duygularla hükmederek, acelecilik hâlidir.

Oysa ne bir an sonrasına ne de bir an öncesine hükmü geçer insanın.

Ama ‘Şöyle yaparım’, ‘Böyle yaparım’; ‘Yakarım’, ‘Yıkarım’ falan falan esip gürlüyor insan.

Geçmişi de etkilediğini düşünüyor, geleceği de...

Oysa öyle mi?

İnsan zayıf.

Sadece yaşadığı ‘an’dır etki alanı.

Küsmeler zayıflıktandır.

‘Ömür boyu görmesin gözüm’ demek, ‘O benim için bitti artık.’ demek, ‘Sildim defterden.’ ifadeleri hep zayıflığın sonucu.

Birbirilerine küsmüşse, o küsen için ‘zayıf’ insan diyebilirsiniz.

Küsmek, ‘ben beceremiyorum’, ‘başaramıyorum’, ‘ulaşamıyorum’, ‘mücadele edemiyorum’, ‘konuşamıyorum’ demektir.

Küsmek, konuşamamaktır.

Duyamamaktır.

Görememektir.

İşte zayıflık budur!

Dinleyin şöyle bir, o kadar çok küsme hikâyeleri var ki çevremizde.

Ne çabuk küsüyor ve ne çok küsüyor insanlar.

Hem de nice nice basit sebepler yüzünden.

İnsanlık tarihi ‘küsme’lerle dolu.

Ve durum onu gösteriyor ki, insan, tarih boyunca küsmüş ve tarih boyunca da küsecek.

Ama sanırım güzel olan, küçük küçük küsmekler yüzünden, kocaman kocaman husumetler oluşturmamaktır.

En güzeli ne biliyor musunuz; küsmemektir.

Küsmüşsen de tabii ki barışabilmektir.

Bunun da yolu, işi abartmamaktır.

Evet, insan küser, ama üç günü de geçirmez.

Evet, insan küser, ama husumete dönüştürmez.

Evet, insan küser, ama barışmasını da bilir.

O zaman, küsmekler de tatlı ve anlamlı olur.

Çünkü sevdiğiniz birisi ile küsünce, barışmak da çok güzel oluyor.

Tecrübe konuşuyor.

İsterseniz, küsün sevdiğinizle ve bir saat sonra/ bir gün sonra barışın!

Müthiş!


Sebahattin Yaşar​
 
Son düzenleme:
Üst