Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Hadis-i Şerif ve Hadis-i Kudsi
Ip uçlarıyla hadis üzerine
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="sinang" data-source="post: 332701" data-attributes="member: 1020259"><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Allah’ın Kur’ân’daki emirleriyle, hayatta iken Hz. Peygamber’e itaat etmek sahabeye nasıl farz kılındıysa, vefatından sonra da O’nun sünnetine itaat etmek hem sahabeye hem de onlardan sonra gelecek bütün Müslümanlara farz kılınmıştır. S:81</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki ihtilâfın, kanların aktığı ve canların heder olduğu fiilî bir savaşa dönüşmesinden ve Müslümanların bir çok gruplara ayrılmasından sonra, <strong>hicrî kırkıncı yıl</strong>, sünnete yalan ve uydurmanın bulaşmadığı saf ve katıksız hâli ile, <strong>sünnete eklemelerin yapılması</strong> ve sünnetin <strong>siyasî maksatlar</strong> ve <strong>iç bölünmeler</strong> için bir araç olarak kullanılmaya başlanması arasındaki bir <strong>ayrım noktası</strong> olmuştur. S:104</span></p><p><strong><span style="font-family: 'Verdana'">Hadis uyduranların</span></strong><span style="font-family: 'Verdana'"> el attıkları ilk konu kişilerin faziletleri oldu. <strong>Kendi imamları ve gruplarının liderleri için</strong> <strong>çok sayıda hadis uydurdular.</strong> Bu işi ilk yapanın, değişik gruplarıyla birlikte, <strong>Şîa</strong> olduğu söylenir. S:105</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Irak’ın hadis uydurmanın geliştiği yer olduğuna da, hadis imamları işaret etmiştir. <strong>Zührî</strong> şöyle der: <strong>“Hadis bizden bir karış olarak çıkıyor ve Irak’tan bize bir kulaç olarak dönüyordu.”</strong> S:108</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Hadis konusunda bir yalan görüldüğünde, selefin yaptığı, yalancıların izini sürüp onları bulmak ve meclislerde <strong>“falanca yalancıdır, ondan hadis almayın, falanca zındıktır, falanca kadercidir vs.”</strong> demek suretiyle isimlerini teşhir edip onları tanıtmak oluyordu. S:156</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Daha neredeyse <strong>hicrî ikinci yüzyıl girmemişti ki,</strong> sünnet, onun İslâm Hukukunun kaynaklarından biri olduğunu inkâr edenler, mütevâtir olmayıp âhâd yoluyla gelenlerin delil oluşunu inkâr edenler ve Kur’ân’da olanları açıklayıcı ve te’yid edici olanların dışında, başlı başına müstakil hüküm koyanları inkâr edenlerle karşılaştığı bir imtihan geçirdi. S:182</span></p><p><strong><span style="font-family: 'Verdana'">Kur’ân-ı Kerim dinin usûl ve ilkeleri ile genel hükümlerin ana kurallarını kapsamaktadır.</span></strong><span style="font-family: 'Verdana'"> Bunlardan bazılarını açık bir şekilde ortaya koymuş, diğer bazılarının açıklamasını da Hz. Peygamber’e bırakmıştır. Allah, Peygamber’ini insanlara dininin hükümlerini açıklasın diye gönderdiğine ve insanlara da ona uymayı farz kıldığına göre <strong>Hz. Peygamber’in dinin hükümlerini açıklaması Kur’ân’ı açıklaması demektir.</strong> S:196</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sözün özü, ilim ehli sahih sünnetin Allah’ın kitabına muhâlefet etmeyeceği hususunda görüş birliği içindedir. Dolayısıyla <strong>Allah’ın kitabına muhâlefet eden hükümler içeren bazı hadisler ittifakla reddedilir.</strong> S:204</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sünnetin delil oluşunu inkâr etmek ve İslâm’ın sadece Kur’ân’dan ibaret olduğunu iddia etmek Allah’ın dinini ve O’nun dininin hükümlerini tam olarak bilen bir müslümanın yapacağı bir şey değildir ve böyle bir şey hakikatle çakışır. Zaten dinin hükümlerinin çoğu sünnetle sâbit olur. S:207</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">(Ne yazık ki) <strong>Sünnete saldırıların</strong> bir başka çeşidini de <strong>müsteşrıklara talebelik etmiş Müslümanlardan bir grubun</strong> saldırısı oluşturuyor. Bu saldırılar, daha önce müsteşrıkların görüşlerinde olduğu gibi açık ve net bir şekilde olmuyor. Bilakis halkın tepkisini engellemek için, ilim ve araştırma örtüsünün ardına sığınıp ikna yoluna yönelen, açıkça ifade etmekten kaçınıp <strong>hile ve aldatmayı</strong> tercih eden bir üslubu kullanıyor. S:287</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sahih olanı uydurma olandan ayırmak için âlimlerin metotları vardır. Bu, sened ve metnin birlikte eleştiri ve değerlendirmeye tabi tutulmasıdır. Araştırma ve incelemeden sonra sened ve metninin sahihliği sâbit olanının sahih olduğuna hükmederiz, sâbit olmayanın ise sahihliğine hükmetmeyiz. Bu gibi durumlarda esas alınacak makul yol budur. S:310</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Ehl-i Sünnet’in kendi içindeki ihtilâflar, râvinin doğruluğu veya yalancılığı, adâleti ve fâsıklığı ya da hâfızası veya unutkanlığı gibi meselelerdeki görüşlerin farklılaşmasından kaynaklanmıştır. S:322</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sahabe ve tâbiînden bir grup, sadece yazmaya dayanıp <strong>ezber yeteneğinin zayıflamaması için</strong>, hadislerin yazılmasını hoş karşılamamışlardır. S:364</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Sahabîler birbirlerinin hatalarını telafi ederler ve bunu birbirlerini yalanlamak olarak değil, yanlış bilineni düzeltmek ve bildiği emaneti yerine getirmek olarak görürlerdi. Zira <strong>Hz. Peygamber</strong> şöyle buyurmuştur: <strong>“Kim bir ilmi gizlerse, Allah onu ateşten bir gemle gemler.”</strong> S:369</span></p><p><strong><span style="font-family: 'Verdana'">Ebû Hanîfe</span></strong><span style="font-family: 'Verdana'"> döneminde hadis uydurmanın yaygınlaşması, onu (Ebû Hanîfe’yi) hadislerin kabulü hususunda çok dakik şartlar aramaya sevk etmişti. Bundaki maksadı Allah’ın dininde ihtiyatlı ve sağlam hareket etmek istemesiydi. S:489</span><span style="font-family: 'Verdana'">İçtihad eden herkes hadis dairesinden çıkmadığı gibi, her muhaddis de elindeki nasslara dayanarak içtihatta bulunmuyordu. S:505</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">Bir İslâm devleti, bütçesinin onda birini <strong>düşmanlarımızın planlarını ve komplolarını</strong> açığa çıkarmaya tahsis etse, insanlık tarihindeki en büyük şerefe nail olur. Çünkü bu şekilde insanlığın acı çekmesine ve yıkımına neden olan kötülüğü ortadan kaldırma şerefini elde etmiş olacaktır. S:528</span><span style="font-family: 'Verdana'">islam hukukunda sünnetin yeri</span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'">prof.Mustafa sıbai R.H</span>YEGANE GAYEMİZ ALLAH CC RIZASIDIR</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="sinang, post: 332701, member: 1020259"] [FONT="Verdana"] BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Allah’ın Kur’ân’daki emirleriyle, hayatta iken Hz. Peygamber’e itaat etmek sahabeye nasıl farz kılındıysa, vefatından sonra da O’nun sünnetine itaat etmek hem sahabeye hem de onlardan sonra gelecek bütün Müslümanlara farz kılınmıştır. S:81[/FONT] [FONT="Verdana"]Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki ihtilâfın, kanların aktığı ve canların heder olduğu fiilî bir savaşa dönüşmesinden ve Müslümanların bir çok gruplara ayrılmasından sonra, [B]hicrî kırkıncı yıl[/B], sünnete yalan ve uydurmanın bulaşmadığı saf ve katıksız hâli ile, [B]sünnete eklemelerin yapılması[/B] ve sünnetin [B]siyasî maksatlar[/B] ve [B]iç bölünmeler[/B] için bir araç olarak kullanılmaya başlanması arasındaki bir [B]ayrım noktası[/B] olmuştur. S:104[/FONT] [B][FONT="Verdana"]Hadis uyduranların[/FONT][/B][FONT="Verdana"] el attıkları ilk konu kişilerin faziletleri oldu. [B]Kendi imamları ve gruplarının liderleri için[/B] [B]çok sayıda hadis uydurdular.[/B] Bu işi ilk yapanın, değişik gruplarıyla birlikte, [B]Şîa[/B] olduğu söylenir. S:105[/FONT] [FONT="Verdana"]Irak’ın hadis uydurmanın geliştiği yer olduğuna da, hadis imamları işaret etmiştir. [B]Zührî[/B] şöyle der: [B]“Hadis bizden bir karış olarak çıkıyor ve Irak’tan bize bir kulaç olarak dönüyordu.”[/B] S:108[/FONT] [FONT="Verdana"]Hadis konusunda bir yalan görüldüğünde, selefin yaptığı, yalancıların izini sürüp onları bulmak ve meclislerde [B]“falanca yalancıdır, ondan hadis almayın, falanca zındıktır, falanca kadercidir vs.”[/B] demek suretiyle isimlerini teşhir edip onları tanıtmak oluyordu. S:156[/FONT] [FONT="Verdana"]Daha neredeyse [B]hicrî ikinci yüzyıl girmemişti ki,[/B] sünnet, onun İslâm Hukukunun kaynaklarından biri olduğunu inkâr edenler, mütevâtir olmayıp âhâd yoluyla gelenlerin delil oluşunu inkâr edenler ve Kur’ân’da olanları açıklayıcı ve te’yid edici olanların dışında, başlı başına müstakil hüküm koyanları inkâr edenlerle karşılaştığı bir imtihan geçirdi. S:182[/FONT] [B][FONT="Verdana"]Kur’ân-ı Kerim dinin usûl ve ilkeleri ile genel hükümlerin ana kurallarını kapsamaktadır.[/FONT][/B][FONT="Verdana"] Bunlardan bazılarını açık bir şekilde ortaya koymuş, diğer bazılarının açıklamasını da Hz. Peygamber’e bırakmıştır. Allah, Peygamber’ini insanlara dininin hükümlerini açıklasın diye gönderdiğine ve insanlara da ona uymayı farz kıldığına göre [B]Hz. Peygamber’in dinin hükümlerini açıklaması Kur’ân’ı açıklaması demektir.[/B] S:196[/FONT] [FONT="Verdana"]Sözün özü, ilim ehli sahih sünnetin Allah’ın kitabına muhâlefet etmeyeceği hususunda görüş birliği içindedir. Dolayısıyla [B]Allah’ın kitabına muhâlefet eden hükümler içeren bazı hadisler ittifakla reddedilir.[/B] S:204[/FONT] [FONT="Verdana"]Sünnetin delil oluşunu inkâr etmek ve İslâm’ın sadece Kur’ân’dan ibaret olduğunu iddia etmek Allah’ın dinini ve O’nun dininin hükümlerini tam olarak bilen bir müslümanın yapacağı bir şey değildir ve böyle bir şey hakikatle çakışır. Zaten dinin hükümlerinin çoğu sünnetle sâbit olur. S:207[/FONT] [FONT="Verdana"](Ne yazık ki) [B]Sünnete saldırıların[/B] bir başka çeşidini de [B]müsteşrıklara talebelik etmiş Müslümanlardan bir grubun[/B] saldırısı oluşturuyor. Bu saldırılar, daha önce müsteşrıkların görüşlerinde olduğu gibi açık ve net bir şekilde olmuyor. Bilakis halkın tepkisini engellemek için, ilim ve araştırma örtüsünün ardına sığınıp ikna yoluna yönelen, açıkça ifade etmekten kaçınıp [B]hile ve aldatmayı[/B] tercih eden bir üslubu kullanıyor. S:287[/FONT] [FONT="Verdana"]Sahih olanı uydurma olandan ayırmak için âlimlerin metotları vardır. Bu, sened ve metnin birlikte eleştiri ve değerlendirmeye tabi tutulmasıdır. Araştırma ve incelemeden sonra sened ve metninin sahihliği sâbit olanının sahih olduğuna hükmederiz, sâbit olmayanın ise sahihliğine hükmetmeyiz. Bu gibi durumlarda esas alınacak makul yol budur. S:310[/FONT] [FONT="Verdana"]Ehl-i Sünnet’in kendi içindeki ihtilâflar, râvinin doğruluğu veya yalancılığı, adâleti ve fâsıklığı ya da hâfızası veya unutkanlığı gibi meselelerdeki görüşlerin farklılaşmasından kaynaklanmıştır. S:322[/FONT] [FONT="Verdana"]Sahabe ve tâbiînden bir grup, sadece yazmaya dayanıp [B]ezber yeteneğinin zayıflamaması için[/B], hadislerin yazılmasını hoş karşılamamışlardır. S:364[/FONT] [FONT="Verdana"]Sahabîler birbirlerinin hatalarını telafi ederler ve bunu birbirlerini yalanlamak olarak değil, yanlış bilineni düzeltmek ve bildiği emaneti yerine getirmek olarak görürlerdi. Zira [B]Hz. Peygamber[/B] şöyle buyurmuştur: [B]“Kim bir ilmi gizlerse, Allah onu ateşten bir gemle gemler.”[/B] S:369[/FONT] [B][FONT="Verdana"]Ebû Hanîfe[/FONT][/B][FONT="Verdana"] döneminde hadis uydurmanın yaygınlaşması, onu (Ebû Hanîfe’yi) hadislerin kabulü hususunda çok dakik şartlar aramaya sevk etmişti. Bundaki maksadı Allah’ın dininde ihtiyatlı ve sağlam hareket etmek istemesiydi. S:489[/FONT][FONT="Verdana"]İçtihad eden herkes hadis dairesinden çıkmadığı gibi, her muhaddis de elindeki nasslara dayanarak içtihatta bulunmuyordu. S:505[/FONT] [FONT="Verdana"]Bir İslâm devleti, bütçesinin onda birini [B]düşmanlarımızın planlarını ve komplolarını[/B] açığa çıkarmaya tahsis etse, insanlık tarihindeki en büyük şerefe nail olur. Çünkü bu şekilde insanlığın acı çekmesine ve yıkımına neden olan kötülüğü ortadan kaldırma şerefini elde etmiş olacaktır. S:528[/FONT][FONT="Verdana"]islam hukukunda sünnetin yeri[/FONT] [FONT="Verdana"]prof.Mustafa sıbai R.H[/FONT]YEGANE GAYEMİZ ALLAH CC RIZASIDIR [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Hadis-i Şerif ve Hadis-i Kudsi
Ip uçlarıyla hadis üzerine
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst