Konuya cevap cer

Mehmet PAKSU-BUGÜN

 

        "Hocam, İslam garip geldi, garip gidecek' mealindeki hadiste  Peygamberimiz (a.s.m) ne anlatıyor? Bu ifadeler İslamiyetin  garipsenecek bir tarafının olduğunu veya yalnızlığa itilmiş olacağını mı  bildiriyor?"

  

 

              Peygamberimizin (a.s.m.) etrafında yer alan ilk  Müslümanlar çevrelerince yadırganmışlar ve garip,tuhaf karşılanmışlardı.  Sayılarının azlığından, hareketlerinin mevcut düzene uymamasından  dolayı da birer yabancı gibi muamele görülüyorlardı.


Sonunda bazıları dinlerini rahatça yaşamak ve inançlarını diğer  insanlarla paylaşmak için Peygamberimizin (a.s.m.) izniyle kendi  yaşadıkları beldeyi,ülkeyi terk ettiler. Böylece gariplikleri ve  gurbetleri daha da artmış. Sözünü ettiğiniz hadis böyle insanlar için  söylenmiştir.


Hadisin tamamı şöyle: "İslam, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü'minlere!"  Gariplerin kim olduğunu soran Abdullah bin Mesud'a, Peygamberimiz,  "Kabilelerinden dinleri için ayrılıp uzaklaşanlardır" şeklinde cevap  verir. (1)


Elmalılı Hamdi Yazır, Neml Suresi'nin 93. ayetini tefsir ederken  "İslam'ın geleceği gece değil, gündüzdür. Sönük değil, parlaktır. Ara  sıra basan gece zulmetleri, onu dinlendirip tekrar uyandırmak içindir.  Bu anlamda çok bilinen bir hadis ile şöyle beyan buyurulmaktadır"  dedikten sonra bu hadisi nakleder ve şöyle der:


"Birçok kimseler bu hadisi hep mü'minleri korkutmak için söylemişler, onları ümitsizliğe ve bedbinliğe sokmuşlardır. Bu hadis,  'İslam garip olarak zuhur etti, ileride tekrar garip olarak zuhur  edecek' anlamındadır. Hadiste geçen "Fetûba (Ne mutlu) kelimesi  korkutmak için değil, müjde içindir. Çünkü onlar, Sâbikûnlar (İslam'ı  ilk yayan bahtiyar kimseler) gibidir." (2)


Hadiste geçen gurbeti "ulvî gurbet" anlamında tefsir eden  Bediüzzaman ise, karanlıklı gurbetin iman nuruyla nurlanacağına inanır  ve Hikem-i Atâiye'nin "Cenabı Hakk'ı bulan neyi kaybeder ve O'nu  kaybeden neyi kazanır?" sözünü nakleder. Yani "Allah'ı bulan her şeyi  bulur, Allah'ı bulamayan hiçbir şey bulamaz. Bulsa da başına bela  bulur."


Bu sözü naklettikten sonra "'Ne mutlu o garip mü'minlere' hadisinin sırrını anladım" der. (3)


Kıyamet  alâmetlerinin birçoğunun ortaya çıktığı günümüzde, İslam hakikatlerini  ve iman nurlarını öğrenip yayarak Sahabilerin yolundan giden mü'minleri  Elmalılı, Sabikun-u Evvelin'e (Sahabilere) benzetir. Çünkü aslından  uzaklaştırılmaya çalışılan İslam hakikatlerini ve inkâra kalkışılan  imanî konuları o mü'minler ihya etmeye çalışırlar.


Bu  hadisin Sünen-i Tirmizî'de geçen rivayetinin sonunda Peygamberimiz  (a.s.m.), "Ne mutlu o garip, mü'minlere ki, insanların benden sonra  bozdukları sünnetimi ıslah ederler" buyurur. (4)


Buna göre, hadiste geçen "garipler", Peygamberimizin (a.s.m.)  sünnetini, onun nurlu yolunu kendisine rehber edinen mü'minlerdir.


Sonradan  uydurulan, bid'at ve hurafelerin her tarafı istila ettiği bir zamanda,  unutulmaya yüz tutan Peygamberimizin bir sünnetinin gündeme getirilmesi  ve yaşatılması çok önemli bir hizmeti öne çıkaracaktır. Günümüz  Müslümanlarını da içine alan bir müjdesinde Peygamberimiz (a.s.m.),  "Bid'aların ve sapkınlıkların her tarafı kuşattığı bir zamanda Sünnete  ve Kur'ân hakikatlerine tutunup, uyup hizmet edenler yüz şehit sevabını  kazanabilir" (5) buyuruyor.


1. Müslim, İman: 232.

2. Hak Dini Kur'an Dili, 7: 3713.

3. Mektubat, s. 24.

4. Tirmizî, İman: 13.

5. Kadı İyaz, eş-Şifa, 1: 27.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst