İslam kültüründe aileyi ayakta tutan anlayışlar!..

topraktoprak

Well-known member
İslam kültüründe arzulanan aile hayatı odur ki, hanımla bey ortak düşüncede ve anlayışta olsunlar, verecekleri kararlarını birlikte istişare ile versinler, 'evet'lerini, 'hayır'larını ortaklaşa takdir ve tespit etsinler.


Biri ötekini zorlamasın, baskıya maruz bırakmasın, ezip üzmesin. Birlikte ideal bir aile hayatı yaşasınlar.. Ne yazık ki, idealler her zaman gerçekleşmemektedir. Ya bey, ya da hanım tarafında bazen farklı kültür, farklı mizaç farklı alışkanlıklar ağır basıyor, bu defa birinin isteğine ötekinin sabırla uyma mecburiyeti doğuyor. Böylece aileyi ayakta tutacak sabır kahramanlarına ihtiyaç hasıl oluyor aile içinde.. İşte bu da aile hayatının bir gerçeği olarak çıkıyor karşımıza.. Bundan dolayı deniyor ki:


-Sabırsız aile hayatı olmaz. Sabır olmazsa karşılıklı hiddet, şiddet körüklenip havayı gerginleştirme söz konusu olur. Bu da aile hayatını zorlaştırır, gergin ve dargın bir ortamın oluşmasına sebep olur. Bu sebeple, maneviyat büyükleri şu tespitte ittifak etmişlerdir.


-"Sabır her yerde güzeldir ama aile hayatında daha güzeldir!." Çünkü aile hayatındaki sabır, sadece kendisi için değil, ailenin tüm fertlerini korumaya yönelik sabırdır. Aileyi korumaya yönelik sabır ise sahibini, cennetin en yüksek makamlarına layık hale getirebilir. Nitekim sabreden hanım ise, cennet hanımlarının ablası makamına yükselebileceği gibi, sabreden bey ise cennet gençlerinin ağabeyi makamına yücelebilir..


Gazali Hazretleri, Kalplerin Keşfi kitabında aile içindeki bu sabrın yüksek mükafatını şöyle ifade eder:


- Hangi hanım beyinin gösterdiği uyumsuzluğa sabrederse, Allah o hanıma, Fir'avn'ın zulmüne sabreden Asiye validemize verdiği sevap gibi sevap verebilir. Hangi bey de hanımının uyumsuzluğuna sabrederse Allah o beye de, Eyyub Peygamber'in sabrına verdiği sevap gibi sevap verebilir.. Evet, İslam kültüründe aile hayatında sabır böylesine kutsaldır. Hem de bu sabır, (Batıdaki gibi) içi boşaltılmış sabır değil, tam aksine içi cennet müjdeleriyle doldurulmuş sabırdır.. Bundan dolayı imanı kuvvetli bir ailede içi sevap dolu sabır, çok zorlanmadan yaşanabilir. Çünkü aile içinde İslami hayatın yaşanıp, Müslüman bir neslin yetişmesi için göze alınmaktadır bu sabır.


Nitekim Gazali Hazretleri ailedeki sabrın neden bu kadar önemli olduğuna dikkatimizi çekerken der ki:


-Allahu azimüşşan, içinde İslami hayat yaşanacak, Müslüman nesil yetişecek yuvanın dağılmasına razı değildir. O yüzden yuvanın mutlulukla devamını sağlayacak sabırlı hanımlara Asiye validemizin sabrı sevabını vaat ettiği gibi, sabırlı beylere de Hazret-i Eyyub'un sabrı sevabını vaat etmektedir.


Aile içi sabrın ihmal edilmez özelliğine böylece dikkat çektikten sonra, gelelim aile içinde sabra zorlayanla, sabredenin Allah yanındaki durumlarına. Biri hep baskı yapıyor sabra zorluyor; diğeri de hep baskıyı sinesine çekip sabretmeyi tercih ediyor. Sonunda bunların ikisi de bir olur mu mutlak adalet sahibi Allah yanında? Siz ne dersiniz bu soruya? İsterseniz bir bakalım sabra zorlayanla sabredenin Allah yanındaki durumlarına:


-Bilindiği üzere aile içinde sabra zorlayan zalim, sabreden de mazlum adını alır. Adalet sahibi Allah, zalimle mazlumu eşit tutmaz. Zalimin karşısında mazlumun da yanında olur. Öyle ise sabra zorlayan iyi düşünmelidir. Çünkü eninde sonunda İlahi adaleti karşısında bulup zorlamasının cezasını çekecektir. Sabreden de iyi düşünmelidir. Çünkü o da eninde sonunda sabrının sevabını alıp mükafatına kavuşacaktır.


Sonuçta adaletin böyle tecelli edeceğine inanmamıza rağmen biz yine de sakince düşünerek diyoruz ki: "Gelin, bize cenneti kazandıracak şu aile hayatımızda ne birimiz zalim, ne de ötekimiz mazlum olalım. Birbirimizi ezmeden, üzmeden, kırmadan kırılmadan mutlu şekilde tamamlayalım hayatımızı, sonunda pişmanlık duymadan verelim İlahi mahkemedeki hesabımızı..''


Ne dersiniz?... İsterseniz şöyle iç dünyanıza bir dönün, dinleyin kalbinizdeki müftünün teklifimize verdiği cevabını?
Zaman
Ahmet ŞAHİN
 
Üst