İslâm'da boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı irâdesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydâna gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, bir vekil aracılığı ile de boşayabilir. Ya da karısına boşama yetkisi (tefvîz) verebilir. Diğer yandan bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye baş vurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Bu boşanma sebepleri 7 maddede toplanabilir:
1. Allah'ın emrettiği şekilde yaşamaktan kaçınmak, İslami emirleri uygulamamak:
İslam, tevhid dinidir. İslami evlilik de Allah rızasına uygun olarak yapılmalıdır.. Eşler, hayat yolunda İslami hükümleri birlikte yerine getirerek Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmayı amaç edinirler. İslami evliliği, müşrik ya da gayri islami evliliklerden ayrı ve üstün tutan yanı da budur. İslami evlilikte olmazsa olmaz şart, bireylerin Allah'ın emirlerini yaşamakta kararlı ve titiz düşünmeleridir. İslamı, düşüncede bulundurmaktan ziyade hayatına da uygulamak gerekir.
Fakat eşlerden birinin, Allah'ın emirlerini unutması, uygulamaktan kaçınması, eşine İslam dışındaki modelleri benimsetmeye çalışması, tamamen İslami sorumluluktan uzak bir yaşayış tarzı sergilemeleri durumunda kadına da, erkeğe de boşanma hakkı verilmiştir. Çünkü Müslüman birisi, Allah rızası için evlenir, ve bundan başka şeylerle yani şeytanın hükümleriyle yaşamayı kesinlikle kabul edemez, etmemelidir de...
Temeli sağlam yapan, eşlerin birbirlerine duydukları aşktan ziyade Allah'a duydukları aşktır. Allah'ı hoşnut edemedikten sonra birbirlerini hoşnut etmelerinin eşlere, dünya için de ahiret için de bir kazandıracağı yoktur.
2. Hastalık veya özür:
Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.
3. Kocanın Nafakayı Sağlamaması:
Kadının yeme-içme, giyim ve barınma masrafları kocasına âiddir. Koca varlıklı olduğu halde, eşiyle ilgilenmez ve onu açlık ve sefâlet içinde bırakırsa; kadının önce kocasından nafaka almaya çalışması, bu mümkün olmazsa, boşanmak için çâre araması hakkı olur. Koca fakir ise, kadınının onu yalnız bırakması, hattâ bu sebeple ondan ayrılmaya kalkışması, vefâsızlık olur.
4. Kocanın Evi Terketmesi:
Kocanın evi terketmesi ve bu yüzden, sıkıntı ve fitneye düşmek tehlikesi karşısında kadının mahkeme aracılığıyla evliliğe son vermesi söz konusudur. Erkeğin hayat ve ölümüne dâir haber almaktan ümid kesildiği târihten îtibâren dört sene beklenir, bu zaman zarfında haber alınmadığı ve kadın boşanmakta ısrâr ettiği takdirde hâkim, ayrılığa hükmeder.
5. Kocanın Hapsedilmesi:
Mâlikîler dışında çoğunluk müctehidlere göre, kocanın hapsedilmesi veya tutuklanması, yahut düşmana esir düşmesi bir boşanma sebebi değildir. Çünkü bu konuda âyet ve hadîs yoktur.
6. Şiddetli Geçimsizlik ve Kötü Muâmele:
Eşlerin birbirlerinin şeref ve haysiyetlerine yönelik ithamları sonucunda çıkan soğuk tartışmalara şiddetli geçimsizlik denir.
Kötü muâmele ise, kocanın, eşini söz veya fiil ile rahatsız etmesidir. Sövmek, dövmek ve Allâhın haram kıldıklarını yapmaya zorlamak gibi davranışlar, kötü muâmeleler arasında sayılabilir.
Geçimsizlik her iki taraftan kaynaklanabilir. Mağdur olan eş, hâkime baş vurarak hakem yoluyla arabulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.
7. Zinâ:
Zinâ da evliliği sona erdirme sebebidir. Ağır ve yüz kızartıcı bir suçtur.
Boşanma, âileyi dejenere olmaktan koruyan bir tedbirdir. Aslında boşanma, çiftler için bir anlamda selâmet ve rahmettir. Boşanmayı yasaklamak, evlenmenin azalmasına sebep olabilir. Zîrâ, ihtiyaç halinde boşanamıyacağını bilen kimse, evlenmeye yanaşmaz. Gireceği bir kapının ebediyyen üzerine kapanacağını bilen insan, o kapıdan girmek istemez. Evlenenlerin azalması da, fuhşun artmasına ve âilelerin çözülmesine sebep olur. Bütün bu zararlar, neticede kadına dokunur.
1. Allah'ın emrettiği şekilde yaşamaktan kaçınmak, İslami emirleri uygulamamak:
İslam, tevhid dinidir. İslami evlilik de Allah rızasına uygun olarak yapılmalıdır.. Eşler, hayat yolunda İslami hükümleri birlikte yerine getirerek Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmayı amaç edinirler. İslami evliliği, müşrik ya da gayri islami evliliklerden ayrı ve üstün tutan yanı da budur. İslami evlilikte olmazsa olmaz şart, bireylerin Allah'ın emirlerini yaşamakta kararlı ve titiz düşünmeleridir. İslamı, düşüncede bulundurmaktan ziyade hayatına da uygulamak gerekir.
Fakat eşlerden birinin, Allah'ın emirlerini unutması, uygulamaktan kaçınması, eşine İslam dışındaki modelleri benimsetmeye çalışması, tamamen İslami sorumluluktan uzak bir yaşayış tarzı sergilemeleri durumunda kadına da, erkeğe de boşanma hakkı verilmiştir. Çünkü Müslüman birisi, Allah rızası için evlenir, ve bundan başka şeylerle yani şeytanın hükümleriyle yaşamayı kesinlikle kabul edemez, etmemelidir de...
Temeli sağlam yapan, eşlerin birbirlerine duydukları aşktan ziyade Allah'a duydukları aşktır. Allah'ı hoşnut edemedikten sonra birbirlerini hoşnut etmelerinin eşlere, dünya için de ahiret için de bir kazandıracağı yoktur.
2. Hastalık veya özür:
Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.
3. Kocanın Nafakayı Sağlamaması:
Kadının yeme-içme, giyim ve barınma masrafları kocasına âiddir. Koca varlıklı olduğu halde, eşiyle ilgilenmez ve onu açlık ve sefâlet içinde bırakırsa; kadının önce kocasından nafaka almaya çalışması, bu mümkün olmazsa, boşanmak için çâre araması hakkı olur. Koca fakir ise, kadınının onu yalnız bırakması, hattâ bu sebeple ondan ayrılmaya kalkışması, vefâsızlık olur.
4. Kocanın Evi Terketmesi:
Kocanın evi terketmesi ve bu yüzden, sıkıntı ve fitneye düşmek tehlikesi karşısında kadının mahkeme aracılığıyla evliliğe son vermesi söz konusudur. Erkeğin hayat ve ölümüne dâir haber almaktan ümid kesildiği târihten îtibâren dört sene beklenir, bu zaman zarfında haber alınmadığı ve kadın boşanmakta ısrâr ettiği takdirde hâkim, ayrılığa hükmeder.
5. Kocanın Hapsedilmesi:
Mâlikîler dışında çoğunluk müctehidlere göre, kocanın hapsedilmesi veya tutuklanması, yahut düşmana esir düşmesi bir boşanma sebebi değildir. Çünkü bu konuda âyet ve hadîs yoktur.
6. Şiddetli Geçimsizlik ve Kötü Muâmele:
Eşlerin birbirlerinin şeref ve haysiyetlerine yönelik ithamları sonucunda çıkan soğuk tartışmalara şiddetli geçimsizlik denir.
Kötü muâmele ise, kocanın, eşini söz veya fiil ile rahatsız etmesidir. Sövmek, dövmek ve Allâhın haram kıldıklarını yapmaya zorlamak gibi davranışlar, kötü muâmeleler arasında sayılabilir.
Geçimsizlik her iki taraftan kaynaklanabilir. Mağdur olan eş, hâkime baş vurarak hakem yoluyla arabulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.
7. Zinâ:
Zinâ da evliliği sona erdirme sebebidir. Ağır ve yüz kızartıcı bir suçtur.
Boşanma, âileyi dejenere olmaktan koruyan bir tedbirdir. Aslında boşanma, çiftler için bir anlamda selâmet ve rahmettir. Boşanmayı yasaklamak, evlenmenin azalmasına sebep olabilir. Zîrâ, ihtiyaç halinde boşanamıyacağını bilen kimse, evlenmeye yanaşmaz. Gireceği bir kapının ebediyyen üzerine kapanacağını bilen insan, o kapıdan girmek istemez. Evlenenlerin azalması da, fuhşun artmasına ve âilelerin çözülmesine sebep olur. Bütün bu zararlar, neticede kadına dokunur.