Kýrýk Testi
Well-known member
5 Nisan 1909 tarihinde kuruldu. Kurucuları arasında Süheyl Paşa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa, Derviş Vahdetî ve arkadaşları bulunuyordu. Cemiyetin kuruluşu Ayasofya Camiinde okutturulan mevlidle ilân edildi. Cemiyet, o dönemde faaliyette olan Volkan Gazetesi idarehanesinde faaliyete geçti.
İttihat Terakki (bk. İttihad ve Terakki maddesi) aleyhtarları “İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti” etrafında toplandılar. Volkan ve Mizan gazeteleri tarafından ittihatçılara karşı şiddetli eleştiriler yöneltiliyordu. Sonunda bir ayaklanma patlak verdi.
İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti, on bir gün devam eden 31 Mart olayları (bk. 31 Mart Hadisesi maddesi) bahane edilerek kapatıldı.
Bu cemiyete başlangıçta destek veren Üstad Bediüzzaman, Süheyl Paşa ve Şeyh Sadık gibi o dönemin önde gelen şahısları, daha sonra İttihad-ı Muhammedî Cemiyetiyle olan bağlarını koparmıştı.
Üstad Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfî isimli eserinde bu cemiyetin kuruluşu ve icraatlarıyla ilgili bazı endişelerini şöyle dile getirir:
“İşittim, Muhammed (a.s.m.) namıyla bir cem’iyet teşekkül etmiş. Nihayet derecede korktum ki; bu ism-i mübarekin (mübarek isim) altında bazılarının bir yanlış hareketi meydana gelsin…Lâkin tekrar korktum, dedim: Bu isim umumun hakkıdır, tahsis ve tahdid (sınırlama) kabul etmez. Ben nasıl ki, dindar müteaddid (çeşitli) cem’iyete bir cihette mensubum. Zira maksadlarını bir gördüm. Kezâlik o ism-i mübareke intisab ettim.”
İttihat Terakki (bk. İttihad ve Terakki maddesi) aleyhtarları “İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti” etrafında toplandılar. Volkan ve Mizan gazeteleri tarafından ittihatçılara karşı şiddetli eleştiriler yöneltiliyordu. Sonunda bir ayaklanma patlak verdi.
İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti, on bir gün devam eden 31 Mart olayları (bk. 31 Mart Hadisesi maddesi) bahane edilerek kapatıldı.
Bu cemiyete başlangıçta destek veren Üstad Bediüzzaman, Süheyl Paşa ve Şeyh Sadık gibi o dönemin önde gelen şahısları, daha sonra İttihad-ı Muhammedî Cemiyetiyle olan bağlarını koparmıştı.
Üstad Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfî isimli eserinde bu cemiyetin kuruluşu ve icraatlarıyla ilgili bazı endişelerini şöyle dile getirir:
“İşittim, Muhammed (a.s.m.) namıyla bir cem’iyet teşekkül etmiş. Nihayet derecede korktum ki; bu ism-i mübarekin (mübarek isim) altında bazılarının bir yanlış hareketi meydana gelsin…Lâkin tekrar korktum, dedim: Bu isim umumun hakkıdır, tahsis ve tahdid (sınırlama) kabul etmez. Ben nasıl ki, dindar müteaddid (çeşitli) cem’iyete bir cihette mensubum. Zira maksadlarını bir gördüm. Kezâlik o ism-i mübareke intisab ettim.”