Bir Japon öğrencinin tuhaf üniversite izlenimleri
Bugünkü kahramanımız Akiko… Üniversite değişim programı vasıtasıyla Türkiye’ye gelmiş bir Japon genci Akiko. Türkiye’de okuduğu üniversite için çevrenin “Bak burası Türkiye’nin en iyi üniversitesi!” söylemlerinden bıkmış ve o üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversitesi sıralamasına dahi girememesine şaşırmıştır!
Türkiye’de olmaktan mutludur. E biraz da şaşkın.
Kendisi Türkiye’deki üniversite izlenimlerini kayıt altına almış. Ve bir gün bunu romanlaştırmayı hayal ediyor. Akiko henüz bu izlenimleri kitaplaştırmadan arakladık! Kim bilir belki günün birinde bu kitap mizah türünde Japonya’nın en çok okunan kitabı olur. Japonca bildiğini iddia eden bir arkadaşım izlenimleri Türkçeye çevirdi. Sığdığı kadarıyla…
İzlenim 1: Türkiye’deki üniversitelerin bazı mühendislik fakültelerinde bir kampanya var: Haydi kızlar mühendisliğe! Özellikle makine, inşaat, malzeme ve metalurji gibi bölümlerde okuyan bazı erkek öğrenciler bu kampanyaya gönülden destek veriyorlar. Bu kampanyanın ne gibi bir sosyal mesaj verdiğini uzun bir süre anlayamamıştım. Daha doğrusu çok safmışım!
İzlenim 2: Geçenlerde profesör unvanlı bir hocamız tüm sınıfı dolaşarak verdiği ödevin yapılıp yapılmadığını kontrol etti. Elinde sınıf listesi olan hocamız ödevi yapanlara artı, yapmayanlara eksi işareti koydu. En kısa zamanda “Türkiye’deki hocalarla Japonya’daki hocalar arasındaki 111 fark” başlıklı bir liste yapıp dağıtacağım öğrenci milletine. Maksat Türk-Japon kardeşliğini artırmak!
İzlenim 3: Üniversite gençliği arasında garip bir şekilde fenomen olan isimler var Türkiye’de: Nuri Alço, Haydar Dümen, Polat Alemdar ve Recep İvedik. Mesela bu aralar magandalığın tavan yaptığı bir filmi üç günde 791 bin kişi izlemiş diyorlar. İnanamadım. Cannes’da Altın Palmiye ödülü almış Shohei Imamura imzalı Unagi filmimiz bile bu kadar ilgi görmemişti!
İzlenim 4: Türkiye’deki üniversitelerin kütüphanelerinde oturacak yer bulamama gibi bir sıkıntı yok. Sadece sınav dönemlerinde sınava bir saat kala kütüphaneler tıklım tıklım. Bakınız: Yumurta kapıya dayanmakta. (Açıkçası bizlere has bu deyimin Japoncada karşılığının olduğunu zannetmiyorum. Çeviri yapan arkadaşımın yalancısıyım!)
İzlenim 5: Türkçem geliştikçe bazı Türk gazetelerini takip eder oldum. Okudukça şaşkınlığım günbegün artıyor. Üniversiteye nasıl girileceğinin tartışmasını Tokyo Yüksek Teknolojisi Enstitüsü Robotik Mühendisliği’ni okul birincisi olarak bitiren en yakın arkadaşım Matsushita’ya anlattım. Kendisi anlattığım olaya anlam veremediğinden dolayı maalesef bunalıma girdi...
Nurettin özdoğan...
Bugünkü kahramanımız Akiko… Üniversite değişim programı vasıtasıyla Türkiye’ye gelmiş bir Japon genci Akiko. Türkiye’de okuduğu üniversite için çevrenin “Bak burası Türkiye’nin en iyi üniversitesi!” söylemlerinden bıkmış ve o üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversitesi sıralamasına dahi girememesine şaşırmıştır!
Türkiye’de olmaktan mutludur. E biraz da şaşkın.
Kendisi Türkiye’deki üniversite izlenimlerini kayıt altına almış. Ve bir gün bunu romanlaştırmayı hayal ediyor. Akiko henüz bu izlenimleri kitaplaştırmadan arakladık! Kim bilir belki günün birinde bu kitap mizah türünde Japonya’nın en çok okunan kitabı olur. Japonca bildiğini iddia eden bir arkadaşım izlenimleri Türkçeye çevirdi. Sığdığı kadarıyla…
İzlenim 1: Türkiye’deki üniversitelerin bazı mühendislik fakültelerinde bir kampanya var: Haydi kızlar mühendisliğe! Özellikle makine, inşaat, malzeme ve metalurji gibi bölümlerde okuyan bazı erkek öğrenciler bu kampanyaya gönülden destek veriyorlar. Bu kampanyanın ne gibi bir sosyal mesaj verdiğini uzun bir süre anlayamamıştım. Daha doğrusu çok safmışım!
İzlenim 2: Geçenlerde profesör unvanlı bir hocamız tüm sınıfı dolaşarak verdiği ödevin yapılıp yapılmadığını kontrol etti. Elinde sınıf listesi olan hocamız ödevi yapanlara artı, yapmayanlara eksi işareti koydu. En kısa zamanda “Türkiye’deki hocalarla Japonya’daki hocalar arasındaki 111 fark” başlıklı bir liste yapıp dağıtacağım öğrenci milletine. Maksat Türk-Japon kardeşliğini artırmak!
İzlenim 3: Üniversite gençliği arasında garip bir şekilde fenomen olan isimler var Türkiye’de: Nuri Alço, Haydar Dümen, Polat Alemdar ve Recep İvedik. Mesela bu aralar magandalığın tavan yaptığı bir filmi üç günde 791 bin kişi izlemiş diyorlar. İnanamadım. Cannes’da Altın Palmiye ödülü almış Shohei Imamura imzalı Unagi filmimiz bile bu kadar ilgi görmemişti!
İzlenim 4: Türkiye’deki üniversitelerin kütüphanelerinde oturacak yer bulamama gibi bir sıkıntı yok. Sadece sınav dönemlerinde sınava bir saat kala kütüphaneler tıklım tıklım. Bakınız: Yumurta kapıya dayanmakta. (Açıkçası bizlere has bu deyimin Japoncada karşılığının olduğunu zannetmiyorum. Çeviri yapan arkadaşımın yalancısıyım!)
İzlenim 5: Türkçem geliştikçe bazı Türk gazetelerini takip eder oldum. Okudukça şaşkınlığım günbegün artıyor. Üniversiteye nasıl girileceğinin tartışmasını Tokyo Yüksek Teknolojisi Enstitüsü Robotik Mühendisliği’ni okul birincisi olarak bitiren en yakın arkadaşım Matsushita’ya anlattım. Kendisi anlattığım olaya anlam veremediğinden dolayı maalesef bunalıma girdi...
Nurettin özdoğan...