Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İmanın Şartları
Kadere Hayrın ve Şerrin Allah tan Geldiğine İman
kader de nasip nasıldır
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="OrhanCAN" data-source="post: 193471" data-attributes="member: 1004338"><p><strong><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Soru 3: İrade-i külliyenin yalnız ve yalnız Allah’a ait olduğu Kur’ân-ı Kerim’de beyan olunmuştur. Bunun yanı sıra, cüz’î bir iradenin insana verildiği de malumdur. Hâl böyle olunca, günah işleyen bir kişi kendi iradesine uyarak mı günah işler, yoksa Cenâb-ı Hakk’ın irade-i külliyesi mi günah işletir?</span></span></em></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Cevap: Meselenin kısaca ifadesi şudur: İnsanın elinde irade vardır. Biz buna ister cüz’î irade, ister meşîet-i beşeriye, isterse insanın kesb (kazanma) gücü diyelim. Cenâb-ı Hakk’ın yaratmasına da, küllî irade, halketme kuvveti veya kudret, irade ve tekvin diyelim. (Bunlar Allah’ın sıfatlarıdır.) Mesele, sadece Cenâb-ı Hakk’a ait yönü ile ele alındığında, âdeta, Cenâb-ı Hak zorluyor da, olacak şeyler öyle oluyor, şeklinde anlaşılır. Bu suretle de, işin içine cebr girer. Mesele yalnızca insana ait yönüyle ele alındığı zaman ise insan kendi işlerini kendi yapıyor, şeklinde anlaşılır. O zaman da işin içine “Herkes kendi fiilinin hâlıkı” düşüncesinden ibaret olan “Kaderîlik” fikri girer.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Kâinatta olup biten her şeyi Allah yaratır. Bu soruda “küllî irade” diye geçen şey de işte budur. Hatta <span style="color: red">وَاللهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ</span><em>“</em><em>S</em><em>i</em><em>z</em><em>i de, işinizi de, Allah yarattı.”</em>154 âyeti bunu ifade eder. Yani sizin de, sizden sâdır olan ef’âlin de hâlikı yalnız Allah’tır. Meselâ siz taksi yapsanız veya bir ev inşa etseniz, bu işleri yaratan Allah’tır. Siz ve ef’âliniz, Allah’a aitsiniz. Ama ortaya gelen bütün bu işlerde, size ait bir husus vardır ki, o da bir kesb ve bir beşerî mübaşerettir. Bu ise âdi bir şart ve temayül gibi bir şeydir. Tıpkı dünyaları aydınlatacak olan bir elektrik şebekesinin düğmesine dokunmak gibi…</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Bu durumda “Sizin hiçbir şeyiniz, hiçbir müdahaleniz yok.” denemeyeceği gibi, işin tamamen size ait olduğu da söylenemez. İş tamamıyla Allah’a aittir. Fakat Allah size ait bu işleri yaratırken, sizin cüz’î müdahalenizi de âdi şart olarak kabul etmiş ve yapacağı her şeyi onun üzerine inşa buyurmuştur.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Meselâ şu caminin içindeki elektrik mekanizmasını, Allah kurmuş, işler ve çalışır hâle getirmiştir. Yeniden bunu tenvir etme işi, ameliyesi de Allah’a aittir. Elektron akımlarından bir ışık meydana getirme, camiyi tenvir etme birer fiildir. Bunlar da “Nuru’n-Nur, Münevviru’n-Nur, Musavviru’n-Nur” olan Hz. Allah’a (celle celâluhu) aittir. Ama bu caminin aydınlanması mevzuunda, sizin de bir mübaşeretiniz vardır; o da, Allah’ın kurduğu bu mekanizmada, Allah’ın ayarladığı düğmeye sadece dokunmanızdır. Kurulması, sizin irade ve takatinizin çok fevkinde olan o mekanizmanın, tenvir vazifesini yapması ise tamamen Allah’a aittir.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İsterseniz biraz daha açalım: Meselâ, hazırlanıp işler, çalışır, yürür hâle getirilmiş bir makine düşünelim ki; sadece çalıştırmak için onun düğmesine dokunma vazifesi, size verilmiş olsun. O makineyi harekete geçirme ise, onu kuran ve inşa eden zata mahsustur. İşte, beşere ait bu küçük mübaşerete biz, “kesb” veya “cüz’î irade” diyoruz. Allah’a ait olana ise “halk etme, yaratma” diyoruz. Böylece bir irade inkısamı karşımıza çıkıyor:</span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"><em>A</em><em>. </em>Küllî İrade</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"><em>B</em><em>. </em>Cüz’î İrade.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İrade dediğimiz; murad etme, dileme demektir ki tamamen Allah’a aittir.</span></span></p><p> </p><p></p><p style="text-align: center"><span style="color: red"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 18px">وَمَا تَشَاؤُونَ إِلاَّ أَنْ يَشَاءَ اللهُ</span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Arial'"><em>“</em><em>Allah’ın dilediğinden başkasını dileyemezsiniz…”</em>155</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Bu husus, yanlış anlaşılmasın. Biz böyle düşünürken, “Kulun da bir parmak dokundurma denecek kadar iradesi vardır.” diyerek, tamamen “cebrî determinizma” diyeceğimiz çarpıklıktan uzaklaşmış bulunuyoruz. “İşi meydana getiren Allah’tır.” derken de, Mutezile mezhebi ve rasyonalistler gibi düşünmediğimizi gösteriyoruz. </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Bu suretle de ne Ulûhiyetinde, ne de Rubûbiyetinde Allah’a eş ve ortak koşmuş oluyoruz. Allah (celle celâluhu) nasıl ki, zâtında birdir; icraatında da birdir, işini başkasına yaptırtmaz. Allah (celle celâluhu) her şeyi kendisi yaratmıştır. Fakat teklif, imtihan gibi birtakım sırlar ve hikmetler için, beşerin mübaşeretini de şart-ı âdi olarak kabul buyurmuştur.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Meseleyi daha fazla tenvir için, burada bir büyük zatın bu mevzuda irad ettiği bir misali arz etmek istiyorum. Diyor ki: “Sen bir çocuğun isteğiyle, onu kucağına alsan; sonra sana dese ki, beni falan yere götür; sen de onu oraya götürsen; o da orada üşüyüp hastalansa; şimdi o çocuk sana: “Beni niye buraya getirdin?” diye itirazda bulunabilir mi? Bulunamaz, çünkü kendisi istedi. Üstelik ona: “Sen istedin!” diyerek iki de tokat vurursun.”156</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Şimdi bu hususta çocuğun iradesi inkâr edilebilir mi? Edilemez; zira o talep etti ve istedi. Ama onu oraya getiren sensin... Hastalanma işini de, çocuk kendisi yapmadı. Belki ondan sadece bir talep sâdır oldu. Binaenaleyh, burada hastalığı verenle oraya götüren ve bu işi talep eden, birbirinden ayrılmış olur. Biz kadere ve insanın iradesine bu mânâ ve anlayışla bakarız.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İşin doğrusunu, her şeyi takdir eden Allah bilir.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">kader...m.f.gülen...</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="OrhanCAN, post: 193471, member: 1004338"] [B][I][FONT=Arial][SIZE=3]Soru 3: İrade-i külliyenin yalnız ve yalnız Allah’a ait olduğu Kur’ân-ı Kerim’de beyan olunmuştur. Bunun yanı sıra, cüz’î bir iradenin insana verildiği de malumdur. Hâl böyle olunca, günah işleyen bir kişi kendi iradesine uyarak mı günah işler, yoksa Cenâb-ı Hakk’ın irade-i külliyesi mi günah işletir?[/SIZE][/FONT][/I][/B] [FONT=Arial][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Cevap: Meselenin kısaca ifadesi şudur: İnsanın elinde irade vardır. Biz buna ister cüz’î irade, ister meşîet-i beşeriye, isterse insanın kesb (kazanma) gücü diyelim. Cenâb-ı Hakk’ın yaratmasına da, küllî irade, halketme kuvveti veya kudret, irade ve tekvin diyelim. (Bunlar Allah’ın sıfatlarıdır.) Mesele, sadece Cenâb-ı Hakk’a ait yönü ile ele alındığında, âdeta, Cenâb-ı Hak zorluyor da, olacak şeyler öyle oluyor, şeklinde anlaşılır. Bu suretle de, işin içine cebr girer. Mesele yalnızca insana ait yönüyle ele alındığı zaman ise insan kendi işlerini kendi yapıyor, şeklinde anlaşılır. O zaman da işin içine “Herkes kendi fiilinin hâlıkı” düşüncesinden ibaret olan “Kaderîlik” fikri girer.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Kâinatta olup biten her şeyi Allah yaratır. Bu soruda “küllî irade” diye geçen şey de işte budur. Hatta [COLOR=red]وَاللهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ[/COLOR][I]“[/I][I]S[/I][I]i[/I][I]z[/I][I]i de, işinizi de, Allah yarattı.”[/I]154 âyeti bunu ifade eder. Yani sizin de, sizden sâdır olan ef’âlin de hâlikı yalnız Allah’tır. Meselâ siz taksi yapsanız veya bir ev inşa etseniz, bu işleri yaratan Allah’tır. Siz ve ef’âliniz, Allah’a aitsiniz. Ama ortaya gelen bütün bu işlerde, size ait bir husus vardır ki, o da bir kesb ve bir beşerî mübaşerettir. Bu ise âdi bir şart ve temayül gibi bir şeydir. Tıpkı dünyaları aydınlatacak olan bir elektrik şebekesinin düğmesine dokunmak gibi…[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Bu durumda “Sizin hiçbir şeyiniz, hiçbir müdahaleniz yok.” denemeyeceği gibi, işin tamamen size ait olduğu da söylenemez. İş tamamıyla Allah’a aittir. Fakat Allah size ait bu işleri yaratırken, sizin cüz’î müdahalenizi de âdi şart olarak kabul etmiş ve yapacağı her şeyi onun üzerine inşa buyurmuştur.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Meselâ şu caminin içindeki elektrik mekanizmasını, Allah kurmuş, işler ve çalışır hâle getirmiştir. Yeniden bunu tenvir etme işi, ameliyesi de Allah’a aittir. Elektron akımlarından bir ışık meydana getirme, camiyi tenvir etme birer fiildir. Bunlar da “Nuru’n-Nur, Münevviru’n-Nur, Musavviru’n-Nur” olan Hz. Allah’a (celle celâluhu) aittir. Ama bu caminin aydınlanması mevzuunda, sizin de bir mübaşeretiniz vardır; o da, Allah’ın kurduğu bu mekanizmada, Allah’ın ayarladığı düğmeye sadece dokunmanızdır. Kurulması, sizin irade ve takatinizin çok fevkinde olan o mekanizmanın, tenvir vazifesini yapması ise tamamen Allah’a aittir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]İsterseniz biraz daha açalım: Meselâ, hazırlanıp işler, çalışır, yürür hâle getirilmiş bir makine düşünelim ki; sadece çalıştırmak için onun düğmesine dokunma vazifesi, size verilmiş olsun. O makineyi harekete geçirme ise, onu kuran ve inşa eden zata mahsustur. İşte, beşere ait bu küçük mübaşerete biz, “kesb” veya “cüz’î irade” diyoruz. Allah’a ait olana ise “halk etme, yaratma” diyoruz. Böylece bir irade inkısamı karşımıza çıkıyor:[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Arial][I]A[/I][I]. [/I]Küllî İrade[/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Arial][I]B[/I][I]. [/I]Cüz’î İrade.[/FONT][/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]İrade dediğimiz; murad etme, dileme demektir ki tamamen Allah’a aittir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT][CENTER][COLOR=red][FONT=Arial][SIZE=5]وَمَا تَشَاؤُونَ إِلاَّ أَنْ يَشَاءَ اللهُ[/SIZE][/FONT][/COLOR][/CENTER] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Arial][I]“[/I][I]Allah’ın dilediğinden başkasını dileyemezsiniz…”[/I]155[/FONT][/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Bu husus, yanlış anlaşılmasın. Biz böyle düşünürken, “Kulun da bir parmak dokundurma denecek kadar iradesi vardır.” diyerek, tamamen “cebrî determinizma” diyeceğimiz çarpıklıktan uzaklaşmış bulunuyoruz. “İşi meydana getiren Allah’tır.” derken de, Mutezile mezhebi ve rasyonalistler gibi düşünmediğimizi gösteriyoruz. [/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Bu suretle de ne Ulûhiyetinde, ne de Rubûbiyetinde Allah’a eş ve ortak koşmuş oluyoruz. Allah (celle celâluhu) nasıl ki, zâtında birdir; icraatında da birdir, işini başkasına yaptırtmaz. Allah (celle celâluhu) her şeyi kendisi yaratmıştır. Fakat teklif, imtihan gibi birtakım sırlar ve hikmetler için, beşerin mübaşeretini de şart-ı âdi olarak kabul buyurmuştur.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Meseleyi daha fazla tenvir için, burada bir büyük zatın bu mevzuda irad ettiği bir misali arz etmek istiyorum. Diyor ki: “Sen bir çocuğun isteğiyle, onu kucağına alsan; sonra sana dese ki, beni falan yere götür; sen de onu oraya götürsen; o da orada üşüyüp hastalansa; şimdi o çocuk sana: “Beni niye buraya getirdin?” diye itirazda bulunabilir mi? Bulunamaz, çünkü kendisi istedi. Üstelik ona: “Sen istedin!” diyerek iki de tokat vurursun.”156[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Şimdi bu hususta çocuğun iradesi inkâr edilebilir mi? Edilemez; zira o talep etti ve istedi. Ama onu oraya getiren sensin... Hastalanma işini de, çocuk kendisi yapmadı. Belki ondan sadece bir talep sâdır oldu. Binaenaleyh, burada hastalığı verenle oraya götüren ve bu işi talep eden, birbirinden ayrılmış olur. Biz kadere ve insanın iradesine bu mânâ ve anlayışla bakarız.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]İşin doğrusunu, her şeyi takdir eden Allah bilir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]kader...m.f.gülen...[/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İmanın Şartları
Kadere Hayrın ve Şerrin Allah tan Geldiğine İman
kader de nasip nasıldır
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst