Konuya cevap cer

Değerli Kardeşimiz;


Kader, ALLAH'ın olmuş ve olacak her şeyi  bilmesidir. Bu açıdan insanların iradesini ilgilendiren konularda insan  iradesine bırakılmıştır.


Kaderi ikiye ayırabiliriz: ızdırari kader, ihtiyari kader.


"ızdırari  kader"de bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında  yazılmış. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz,  kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar  veremeyiz. Bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yok.


İkinci  kısım kader ise, irademize bağlıdır. Biz neye karar vereceksek ve ne  yapacaksak, ALLAH ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir. Sizin  sorduğunuz soruda bu alanda müzakere edilmektedir. Yani siz bir aday  tipi belirliyorsunuz ve arıyorsunuz. ALLAH’ta sizin istediğiniz  vasıflara sahip birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Sizde bunlardan birini  iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. ALLAH’ın alacağınız eşin kim  olduğunu ezelde bilmesi kader, fakat sizin iradenizle seçmeniz cüz’i  irade dediğimiz insanın sorumluluk sınırlarıdır.


Evlilik de irademize bağlı olan ihtiyari kader kısmındandır. Yani insan kimi ister, kimle evlenirse o kaderi olur.


Evleneceğiniz  kişiyi önceden bilmek için çeşitli oruçlar, susuz kalıp gece  evleneceğin kişinin su vermesi, yeni taşındığın evin anahtarını  yastığının altına koyup evleneçeğin kişiyi görebilmek v.s gibi  mevzuatların aslı yoktur. Bunlar hurafe olup itibar etmemek gerekir.


Değerli Kardeşimiz;


İnsan  kaderini bilmediğine göre mübah ve meşru olan herşeyi ister. Bu isteği  ister kaderinde olsun, isterse olmasın. Bizi bizden daha iyi bilen, bizi  bizden daha çok düşünen, kaderimizi, geçmişimizi, geleceğimizi bilen,  bizim için hayırlı olanı bizden daha güzel takdir eden Cenab-ı Hak, arzu  ettiğimiz, dualarımızı istediğimiz taleplerimizin en iyisi, en güzeli,  en faydalısıyla verecektir. Biz hastayız, muhtacız, bizi yoktan var eden  Yüce ALLAH hastanın derdini bilen doktor misali bizim istek ve  arzularımızı ihtiyacımıza göre verir. Bazan zenginlik isteyenimiz olur,  Cenab-ı Hak onun varlık sebebiyle azacağını bildiği için vermez, fakat  ona sağlam bir iman, ailevî bir huzur, sağlıklı bir vücut verir; birçok  musibet ve belalardan muhafaza eder. Demek ki, duaya cevap verilmiş,  fakat en layıkı ihsan edilmiştir.


Dua kaderi nasıl değiştirir? Bu hususta Sevgili Peygamerimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:

“Kaderi ancak dua geri çevirir. Ömrü ancak iyilikler arttırır. Kişi ancak işlemiş olduğu günah sebebiyle rızıktan mahrum kalır.”


Bir başka hadiste ise aynı mesele şöyle ifade edilir:

“İhtiyat  ve dikkat etmek ALLAH’ın takdir ettiği şeye fayda vermez. Ancak dua,  inen ve inmeyen musibetlere fayda verir. Belâ iner, fakat onu dua  karşılar ve kıyamete kadar ona karşı durur.”1


Duanın kaderi değiştirmesi, diğer bir ifade ile çevirmesi şöyle açıklanmaktadır:

Burada  değişen kader değil, kazadır. Kader bir şey hakkında verilen karar,  kaza da o şeyin uygulanmasıdır. Yani bir insan içten, samimi olarak bir  dua eder, Cenab-ı Hak mükâfat olarak o kimsenin başına gelebilecek bir  belâyı kaldırır. Burada değişen kader değil, kaderin uygulamadan geri  çevrilmesidir.


Meseleyi sizin sorunuza getirecek olursak şunlar  söylenebilir: Diyelim ki, nişanlınızın veya beyinizin dinî yaşantısında  birtakım hatalar ve eksiklikler var. Namaz kılmıyor, içki içiyor, kumar  oynuyor, evine yuvasına ihmalkâr davranıyorsa; onun bu mânevî musibetten  kurtulması için dua edersiniz; inşaALLAH ihlâslı duanız onu bu halden  kurtarır. Bu arada fiilî dua dediğimiz, bizzat ilgilenme, konuşma,  dilinizin döndüğü kadarıyla anlatmayı da ihmal etmezsiniz. Bu arada  anlattıklarınızı, onda görmek istediklerinizi de kendiniz bizzat tatbik  eder, yaşarsınız; halinizle, davranışlarınızla ona örnek olursunuz.  İmrenilecek, taklit edilecek bir tavır sergilersiniz


1 et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2: 481-482.


Mehmed Paksu

Aileye Özel Fetvalar


Selam ve dua ile...

Sorularla İslamiyet


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst