Konuya cevap cer

''kalu belada yaratılan tüm ruhların ismi ,cismi, nerede, kimden  doğacağı,ne kadar yaşayacağı ve kaç çocuğu olacağı belli değil  miydi?Allah ezeli ilmiyle yaratılan her şeyin hayatını tertip ve düzen  altına almış gelişi güzel ,başı boş bırakmamış diye biliyorum.Ayrıca  Hz.Adem doğacak tüm çocuklarını (soyundan gelecek peygamberleri)ismi ve  cisimleriyle görmüş diye okumuştum.''


yukarıdaki yazı evlilik bahsi ile alakalıdır bu söyledikleriniz hakkında bilgilere erişebilmek için buraya bakabilirsiniz : http://www.risaleforum.net/islamiyet/imanin-sartlari/kadere-hayrin-ve-serrin-allah-tan-geldigine-iman/33580-kader-nedir.html


Evlilikte kader değilmiş ben yaptım demek çok kötü insanı etkiliyor  suçluluk duygusu, haline rıza gösterip sabırla yürütmeyi de engelliyor  birde eskiden birbirlerini görmeden evlenen insanları nasıl açıklarız  kader değilse irade nerde kullanıldı.Şimdiki insanlar iradeyle  evleniyorlarsa onlara haksızlık mı yapıldı?


Cevaben:Başta evlilik olmak üzere, irademizle tercih etiğimiz her şey ihtiyari kader


     Zira Resulullah (a.s.m.); evlenecek kişilerin dikkat etmesi gereken  hususları bir bir saymaktadır. Eş adaylarında aranması gereken vasıflar,  açık bir şekilde ifade edilmektedir. Bizim de bunlara dikkat etmemiz  lazım. Eğer evleneceğimiz kişi, bizim tercihimiz hesaba katılmadan daha  önce belirlenmiş ise, neden Allah Resulu bu şartlara riayet etmemizi  istesin.


     Demek tercihi biz yaparız, Allah'ta nasip ederse evlilik tahakkuk eder.  Ama Allah nasip etmezse ne yaparsak yapalım, evlilik tahakkuk  etmeyecektir.


Buradaki ince nokta: Allah bildiği için yapmıyoruz. Biz yapacağımız için  Allah biliyor. Zaten Allah’ın geleceği bilmemesi düşünülemez. Bilmese  veya bilemese yaratıcı olamaz.


Buna bir örnek verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim.  Öğrencilerinden birisine “yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim.”  diyor. Fakat öğretmen Allah’ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence,  derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine “0”  yazıyor. Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve  sıfırı hak ettiğini bildiği anda, öğretmen cebinden not defterini  çıkarıp “senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere  sıfır yazmıştım” diyor. Buna karşı öğrenci “Hocam sen sıfır yazdığın  için ben sıfır aldım. Yoksa geçer puan yazsaydın geçerdim.” diyebilir  mi? 


Demek ki Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri bilerek Allah yazıyor. İşte buna kader diyoruz.

dahilindedir, kader Allah'ın ilmidir. Allah'ın ilminin dışı yoktur ki;  ona girmeyen bir şey olsun. Mutlak kaderden maksadınız; insan iradesi  karışmadan Allah kimi belirlemişse, bizde bilmecburiye gidip onunla  evlenmek zorundayız, şeklinde algılıyorsanız. bu yaklaşım doğru  değildir.                


Eskiden birbirini görmeden yapılan evlilikler ve zorla yapılan evlilik hakkında ise en güzel örnek gene Efendimiz zamanınd ayaşanmış bir hadise aracılığıyla aktaracak olursak:


Kız veya erkek, ölüm, şiddetli dayak veya uzun müddet hapis tehdidiyle  nikâh akdine zorlanırlarsa, yapılan evlenme akdi fasit olur. Resulullah  (a.s.m.) bu hususta şöyle buyurmuşlardır:


“Cenab-ı Hak, hatâ, unutma ve zorlanma ile yapılan amellerden dolayı ümmetimi benim için affetti.” (İbni Mâce, Talâk: 16)


İmam Neseî’nin rivayet ettiği şu hadis-i şerif bu meseleye çok güzel bir ışık tutmaktadır:


Ensar’dan Hidame’nin kızı Hansa, Hz. Âişe’nin huzuruna girer ve şu şikâyette bulunur:


“Babam itibarını arttırmak için beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi. Ben ise istemiyorum.”


Hazret-i Âişe, “Resulullah (a.s.m.) gelinceye kadar bekle” diye oturtur.  Resulullah (a.s.m.) teşrif edince, Hz. Âişe durumu ona anlatır.  Resulullah (a.s.m.) hemen kızın babasını çağırtır ve evlenme yetkisini  kıza verir.


Bunun üzerine Hansâ Resulullaha (a.s.m.) şöyle der: “Yâ Resulallah! Ben  babamın yaptığı bu nikâhı kabul ediyorum, ancak babaların, kızlarına  evlilikte böyle yetkisinin olmadığını bildirmek istedim.” (Neseî, Nikâh:  36)


Burada babaların yetkisinin alınmasından maksadın, kızlarını zorla  evlediremeyeceklerini anlıyoruz. Yukarıdaki her iki hadis de, kızın  rızasının evliliğin sahih olmasının şartlarından birisi olduğunu  göstermektedir. Zorlama, rızayı ortadan kaldırdığından evlilik sahih  olmamaktadır.


Bu hüküm cumhur olarak bildiğimiz müçtehid imamların ekserisinin  görüşüdür. Yalnız Hanefi mezhebi bu hususta farklı bir görüş bildirir.  Onlara göre, esas itibariyle rıza, nikâhın sıhhatinin şartlarından  değildir. Bu meseleye delil olarak nikâh akdinde ciddiyetin de, şakanın  da aynı hükümde olduğuna dair hadis-i şerifi getirirler.


Ancak, cumhurun bu husustaki görüşü kurulacak yuvanın sıhhati ve tarafların mağduriyetini önleme açısından daha isabetlidir.        


Bediüzzaman Hz.lerinin her şey kader ile takdir edilmiştir kaderine razı  ol ki rahat edesin sözü evliliği kapsamıyor mu? Bilgi verirseniz çok  memnun olucam çünkü gerçekten kafam karıştı belki de ben yazıyı  anlayamadım selamlar


bu soruyada cevaben: Kader, büyük ve küçük olmak üzere iki daireden oluşur. Büyük daire  insan iradesinin geçerli olmadığı ve tesirsiz kaldığı bir dairedir. Bu  büyük dairede insanın iradesi değil, Allah’ın takdiri hükmeder, insan bu  dairede mutlak cebir içindedir. Bu daire, insanın başına gelecek her  dert musibet, hastalık, sıkıntı, sevinç, nimet ve  vesaireyi içine alan  bir dairedir. İnsanın hangi ana babadan, hangi memlekette ve hangi  şartlar içinde yaşacağını bu daire belirler.


Diğer küçük daire ise insanın cüzi iradesine  bırakılmıştır. Bu daire iman veya küfür, günah veya sevap, iyilik veya  kötülük gibi şeylerin tercih edildiği bir dairedir. Bunların icadı ve  yaratılması yine Allah’a aittir; lakin özgürce seçilmesini Allah sonsuz  adaleti gereği olarak insana bırakmıştır. Yani insan iyiliği veya  kötülüğü seçer Allah da bu seçileni yaratır. Öyle ise yaratan değil,  seçen mesuldür.


"Her şey kaderle takdir edilmiştir, kısmetine razı ol ki rahat edesin."  sözü daha ziyade kaderin büyük dairesine bakıyor. Yani insanın seçim  alanı olmayan büyük dairedeki takdirlerden insan mesul değildir. İnsan  ancak küçük dairedeki seçimlerden mesuldür. Nitekim kader bir yazıdır,  bizim önceden ne yapacağımızı Allah ezeli ilmi ile bildiği için oraya  yazmış, yoksa küçük dairede, oraya yazdığı için biz yapıyor değiliz.  Küçük dairede Allah’ın ilmi bizim yapacaklarımıza tabidir, yoksa biz ona  tabi değiliz.  


umarım bu bilgiler kafanızdaki soru işaretlerini giderir selam ve dua ile


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst