Kadir Gecesi

ARİF

Well-known member
KADİR GECESİ
Soru: Kadir Gecesi, ismini nereden alır?
Cevap: Bu gecede kaderin bir çeşit istinsahı yapıldığı anlaşılıyor. Yani İmam-ı Mübîn’den, Kitâb-ı Mübîn’e istinsahı. Nazarı oraya ulaşanlar, kaderin bu kısmına da muttali olabilirler. Efendimiz (sav)’in Mi’raç’ta seslerini duyduğu kalemler de bunlar olsa gerek...
Mes’elenin diğer bir yüzü de, Kadir Gecesi “kadr” den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık rûh ve ma’nâsı nümayandır. Öyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayrıca Allah (cc)’ın fevkalâdeden atâsının verildiği şeyler de olabilir bu gecede. Tıpkı ulûfe gibi...
Bu gece, bin aydan hayırlı olmasına gelince bu kesretten kinayedir ve herkes için de söz konusu değildir, belki her geceyi Kadir bilenler içindir. Evet sanki o, her geceyi ihyâ etmiş de, bu gecede bardağı taşıran rahmet damlayıvermiş... Derken kul, damla ile deryaya ermiş... Gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sav) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu. Ta ki, ihyâ edilsin. Sadece bu geceyi ihyâ eden de belki hissemend olabilir ama, her geceyi Kadir bilip ihyâ edenin nasibdar olacağından şüphe yoktur.
 

ARİF

Well-known member
O KADİR BİLMİŞLERİN GECESİDİR

Bir feyiz, yümün, bereket ayı idi. Bir devlet kuşu gibi o devlet kuşuna başı açık olanların başına kondu ve şimdi gerilimi içinde kalkmaya, uçmaya, uzaklaşmaya hazırlanıyor. Hazreti sadık-ı masdukun dilinde “yazıklar olsun ona ki, Ramazanı idrak etti de Allah’ın mağfiretine mazhar olmadı” mevhumu muhalifini arz edeyim ne mutlu onlara ki, ramazanı idrak ettiler Allah’ın mağfireti, hediyesi ve behiyesiyle ramazandan ayrılıyorlar. Öyle ayrılın inşallah ramazandan.
Bu sene ramazanı halet-i neznini yaşıyor. Size hayat üfledi, yirmi altı yirmi yedi gün size hayat üfledi. Solukları bitti ve o tükenme dakikaları içinde, tükenme günleri içinde üflediği hayatı, nefk ettiği hayatı teneffüs edip iliklerinize sindirmiş iseniz siz bir sene yaşayacaksınız. Ve öbür tarafa Allah uzun versin, intikal ettiğiniz zaman seneler yaşayacaksınız. Asırlar yaşayacaksınız.
Zira içinde bir gece var ki, yine sadık-u masdukun ifadesiyle “leyletül kadr” kadri yüce o gece, kadri bilinmesi gerekli olan o gece “hayrun min el fişehr” seksen seneden, seksen küsür seneden daha hayırlıdır. Ha bir ömür yaşamışsınız. Ha ramazan yaşamışsınız. O ramazan içinde kadrini bildiğiniz, takdir ettiğiniz, ona karşı kadir şinas davrandığınız bir leyle-i kadri idrak etmişiniz.
Ve onun sath-ı mahilinde bulunuyoruz. Veya onu arkada bıraktık bayrama doğru gidiyoruz. Zira yine sadık-u masduk -doğru sözlü- bize buyuruyor ki, “onu ramazanın son on gününde arayın” yirmi birinde, yirmi üçünde –eyvah onlar arkada kaldı- yirmi beşinde ve bu akşamda yirmi yedi bağrını açmış, bari bende diyor. Ben bağrımı açtım, siz de kanatlarınızı açın, açın ve uveyk gibi şahlanın.
Bu uçuşla Allah’a ulaşacaksınız, Resulullah’a ulaşacaksınız. Siz böyle bir sahile çadırlarınızı kurmuş âram ediyorsunuz. Sizi bekleyenler var. Sübrizler. İki adım ileride bekleyen sübrizler var. Melekler sokakların başında karşınıza çıkacak. Selam size diyecekler. Her türlü mihnet ve meşakkatten, sıkıntı ve darlıktan, küfrün tazyikinden, delaletin boğuculuğundan kurtuluş olsun size emana eresiniz, diyecek. Köşe başlarında size selam çakacaklar.
Bu onların dünyadaki selamları. Bende mübalağa yok, bunu Kur’an diyor. “tenezzelü melaiketü ve ruhu fiha biizni rabbihim min külli emrin selam hiye hatta fetlahil fecr” önünüzdeki şafakta yeni bir aydınlık şafakla sökerken karanlık gecesini yaşayan sizlere Allah şafak ihsan eylesin.
Yeni bir şafak sökünceye kadar melekler size selam diyecekler. İyi bir gece yaşamışsanız, yaşamış olun inşallah. Ötede bir adım daha atacaksınız meleklerin selamıyla karşılaştığınız yamaçların arkasından bir adım daha atacaksınız. Yeni bir ses yeni bir nefes duyacaksınız. Cennet kapıları ardına kadar açılmış “selamun aleykum tıbtüm fethuluna halidin” diyecekler size.
Niçin? Çünkü seksen küsür sene Hz. Muhammed Mustafa’nın 8s.a.s) ümmetinin ömrü budur. Sekseni geçen azdır. Seksenin sağında solunda altında üstünde dökülenler çoktur. Bir insan yaşasa ancak seksen sene yaşar. Doksan da yaşasa onun rüşte erme çağıdır. Onun on beşi rüşte erme çağıdır.
Demek ki, hayatında yakalayıp ihya ettiği kadir gecelerinden bir tanesine zafer tahtını kurmuşsa onda başarılı olmuşsa bir ömrü nurani yaşamıştır.
Allah’ın lütfundan beklenir bu. İmam Rabbani diyor ki, “bir anı seyyale vücud-u enver binler sene vücud-u ebtere müreccahtır.” Bir dakika aydın hayat yaşadınız, bin sene boş ve karanlık yaşamadan bin defa, yüz bin defa daha hayırlıdır.
Siz bir gece yaşıyorsunuz. Güne soluklarınızı kattı iseniz, mızrabınızı inilti ile “Allah’ım senin için vuruyorum” dediyseniz. Ve ikinci defa elinizi kaldırıp mızrapla bamteline dokunmak üzere bu gece hazırlanıyor iseniz, bir seksen sene dağarcıkta hazır sizin için. Bir seksen seneyi yakalarsanız “selamun aleykum tıbtüm fethuluha halidin” sizin için hazır. Hazır olsun, Allah benim için de hazır etsin.
...Ya ona giriş noktasını tutmuş bulunuyoruz veya çıkış noktasını tutmuş bulunuyoruz. Dilerim siz ciddi bir metafizik gerilimle onu yakalayın. Onu tam halledin, ondan tam istifade edin, tam sağın. Sütün damlasını bırakmayın, kadir gecesinin memelerinde. Emin eme bildiğiniz kadar. Zerresi kalmasın. Öyle doyun ki, bundan sonra kıyamete kadar bir yudum süt almasanız, feyizden, feyzi aktesten bir yudum süt alamazsanız manevi hayatınızın devamı için yetsin size o. Öyle emin öyle değerlendirin.
Bir vesile ile arz etmiştim. Mümin yapacağı her şeyi veda ediyor gibi yapmalı. Hazreti sadık-u masdukun, Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) hayatı yaşadığı gibi yaşayın. Ne olur ne olmaz deyin, önümüzde bir gece var. Böyle bir gece ya nasip olur ya da olmaz. İyisi mi nasip olmaz diye hesabımızı ona göre yapalım. Yapalım ve onu öyle değerlendirelim.
Öyle bir kadir gecesi değerlendirelim ki, eğer şu ana kadar hayatımızda böyle bir kadir gecesi değerlendirmediysek bir kere hayatımızda kadir gecesi değerlendirmiş olalım. Bir kere değer olsun.
Kadir zaten takdir demektir. Kadir Allah’ın sizin hakkınızda yapacağı takdirler, ister kader defteri, kader kitabı olsun, isterse taktir bakışı olsun. Ama takdir bakışları takdir bakışlarıyla karşı karşıya gelir, iç içe girer, mütekabil hale gelirse o zaman istifadeli olur. Yani siz kadir şinas olarak hareket ederseniz, kadri bulmuşluğu çok iyi değerlendirirseniz, kadrin kadrini bilirseniz Allah kadri hakkınızda kadir yapar.
Kadir şinaslığa bağlıdır. Onun için koca imam, ihlas imamı Ebu Hanife der ki “kadir gecesi senenin üç yüz altmış beş günü içersindedir.” O senenin her gecesini kadir bilenlere bağrını açar, gel ben seni bekliyordum. Nitekim sen de beni bekliyordun. Her gece zulmet eteklerini insanlığın başına saldığı zaman ben ağımı gerip sizi bekliyordum yakalamak için siz de beni bekliyordunuz. Ve şimdi beklemeler iç içe giriyor kadir sizi bekliyor siz de kadri bekliyorsunuz.
O kadir bilmişlerin gecesidir. Kadir şinasların gecesidir. Ama öyle düşünüyor, öyle bir zan besliyor. Daha doğrusu öyle bir zan besleme lüzumunu duyuyorum. İnşallah siz hayatınızın her gecesine aydınlık alemden iki rekat teheccüd namazı, bir vitir namazı hiç olmazsa bir yatsı namazı ve arkasından sabah namazını eda niyeti eklemiş o gecenizi aydınlatmışınızdır. Geceyi ihya etmiş sayılırsınız. İhya ettiğinizden dolayı da kadir gecesiyle inşallah buluşacağınız gecede o muarefe gösterecek size tanış çıkacaktır. Sizde her geceyi ihya ettiğinizden onu tanıyacaksınız. Tanıyacak ve o geceyle inşallah birleşecek, bütünleşecek ve tam istifade edeceksiniz.
 

ARİF

Well-known member
Kur'ân-ı Kerim'in Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına toptan indirilmiş olduğu gecedir. Cebrail, Peygamberimiz (sas)'e ilk vahyi bu gece getirmiştir. Alak suresinin "İkra! Oku!" emriyle başlayan ilk beş âyetini. Bu gecede kaderin bir çeşit istinsahı da yapılmaktadır.60 Kadir gecesi Ramazan'ın 27. gecesi olarak kutlanılmaktadır. Kandillerin en üstünüdür ve "Gecelerin Sultanı" olarak isimlendirilmiştir. Kıyamete kadar yüz milyarlarca insana dünya ve ahirette rehberlik edecek olan bir Kitab'ın yeryüzüne iniş günü ve bunun yıldönümleri elbette ki müstesna bir gündür; ve bayramlar, ihtifaller ve merasimlerle kutlanması gayet isabetlidir. Kur'ân'daki "Kadr suresi" vahyin başlangıcından ve bu gecenin büyük kudsiyet, fazilet ve bereketinden, bu gece kâinatı kaplayan ilâhî esenlikten bahsetmektedir: "Biz Kur'ân'ı Kadir gecesi indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Bin aydan daha hayırlıdır Kadir gecesi. O gece Rablerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner... Artık o gece bir esenlik gider.. tâ tan yeri ağarıncaya kadar."61 Duhân suresinde ise bu gecenin kudsiyetine yemin edilmektedir:"Açık olan ve gerçeği açıklayan bu Kitâb'a yemin olsun ki; biz onu kutlu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz haktan yüz çevirenleri uyarıcılarız. O öyle bir gecedir ki, her hikmetli iş, tarafımızdan bir emir ile, o zaman yazılıp belirlenir..."62
Kadir gecesi, İslâm âlimleri tarafından üç şekilde yorumlanmıştır: 1. Hüküm Gecesi demektir. Takdîr-i İlâhîde hükmolunmuş işlerin, yahut birçok işlere hükmeden muhkem emirlerin ayırt edildiği gece anlamına gelir. Takdîrden maksad, ezelî hükmün açığa çıkmasıdır. Hikmetli işler karara bağlanır.63 2. Mevki, Şeref, Değer ve Azamet Gecesi demektir. Bin aydan daha hayırlı oluşunu ifade eder.64 3. Tazyik (Sıkıştırma, Zorlama) Gecesi demektir. Bu gece inen meleklere yeryüzü dar gelir. Hem Cebrail ilk vahyi getirdiğinde Efendimiz'i üç defa kolları arasına alıp sıkmış, sonra âyetleri bildirmiştir.65 Kadir gecesi, Efendimiz'in ümmetine olan aşkın sevgisi sebebiyle yaptığı bir duanın kabul edilmiş hâlidir, şöyle ki: Fahr-i Kâinat Efendimiz'e kendisinden önceki insanların ömürlerinin müddeti veya bu ömürlerden Allah'ın dilediği kadarı gösterildi. Bunun üzerine 'Başka ümmetlerin uzun ömürleri içinde yapamayacakları amelleri ümmetim kısa ömrü içinde yapmış olsun.' diye dua etti. Allah da O'na (içinde bu gece bulunmayan) bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti."66 [Bin ay, 83 yıl, 4 aya denk gelmektedir.67]
Kadîr-i Mutlak Hazretleri, ümmete rahmet için Kadir gecesinin Ramazan'ın hangi gecesi olduğu açıkça bildirmemiştir. Malumdur ki Cenab-ı Hak şu imtihan dünyasında çok mühim şeyleri gizlemiştir. İnsanın ecelini ömrü içinde, makbul veli kullarını insanlar içerisinde ve ism-i azamı esma-i hüsna içinde gizlemiştir. Aynı şekilde Cuma günü içinde icabet saati, beş vakit namaz içinde salât-ı vustâ, bütün ibadetler içinde rızayı ilahî, zaman içinde kıyamet, hayat içinde ölüm ve Ramazan günleri içinde kadir gecesi gizlenmiştir.68 Bunlar gizli kaldıkça sair efrad dahi kıymetdar kalır, ehemmiyet verilir.69 Üstad Bediüzzaman, bazı şeylerin bazı şeyler içinde gizlenmesinin hikmetinin, o şeyin diğer fertlerini de kıymetlendirmek olduğunu ve eğer bu gibi özel şeyler açıklanırsa, diğer şeylerin değerden düşeceğini belirtir.70 Bilindiği üzere: Peygamberimiz (sas), bu gecenin Ramazan'ın son on veya yedi günündeki (21, 23, 25, 27) tek gecelerden birisi olduğunu söylemiştir.71 Ancak 27. gecesi olduğunu belirten hadîs-i şerifler,72 ekserî âlimler tarafından büyük kabul görmüş ve bütün İslâm âlemi de bunu benimsemiştir. Bu benimseme ile alâkalı, Bediüzzaman Hazretleri'nin yorumu şöyledir: "Yarın (27.) gece leyle-i Kadr olma ihtimali çok kuvvetli olmasından bir kısım müçtehidler, o geceye leyle-i Kadri tahsis etmişler. Hakiki olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor. İnşallah hakiki hükmünde kabule mazhar olur."73 demiştir.
Peygamberimiz: "Allah, Kadir gecesini ümmetime hediye etmiş, ondan önce hiçbir ümmete vermemiştir."74 buyurmuştur. Bir başka hadîslerinde ise "Her kim Kadir gecesini, sevabını Allah'tan umarak ihlaslı bir biçimde ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları affolunur."75 demiştir. Meleklerin yeryüzüne indiği ve bir nevi ruhaniyetin yoğunlaştığı bu Kadir gecesi,76 kaçırılmaması gereken manevî bir fırsattır. Bu gecenin büyük bir nimet olması, onu hakkıyla değerlendirmeye bağlıdır. Nitekim M. Fethullah Gülen Hocaefendi: "Kadir gecesi 'kadr'den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık ruh ve mânâsı nümayandır. Öyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayrıca Allah'ın fevkalade atâsının verildiği şeyler de olabilir bu gecede. Tıpkı ulûfe gibi. Bu gecenin gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sas) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu.77 Ta ki, ihya edilsin. Sadece bu geceyi ihya eden de belki hissemend olabilir ama, her geceyi Kadir bilip ihya edenin nasibdar olacağından şüphe yoktur."78 sözleriyle bu geceyi şuurluca değerlendirmeye dikkat çekmiştir.
"Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i şerifte yüzden geçer, Şaban-ı muazzamada üçyüzden ziyade ve Ramazan-ı mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve leyle-i Kadirde (Kadir gecesi) otuz bine çıkar."79 Kadir gecesi tam olarak bilinemediğinden, Allah'ın sevgili kulları Ramazan'ın her gününü Kadir gecesi olabilir düşüncesiyle geçirmeye çalışmışlardır. Aynı senede Hilal'in farklı günlerde görünmesine göre başlangıç günü değişkenlik arzeden Ramazan'da Kadir gecesi de değişmektedir. Bu bağlamda pek çok ehlullah gibi Bediüzzaman da Kadir gecesini bir gün öncesi ve bir gün sonrası ile (daha bir itina göstererek) ihya etmiştir.80 Bir mektubunda "Gizli olan her gecede muhtemel bulunan Leyle-i Kadirlerinizi tebrik ederim." şeklinde geçmektedir.81
Peygamberimiz (sas): "Kim inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesinde namaz kılarsa, geçmiş günahları affolunur." buyurmuştur.82 Bir başka hadîste: "Kadir gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, o geceden nasibini almıştır." buyrulmuştur.83 Bir diğer hadîste ise: "Her kim Ramazan ayı çıkıncaya kadar akşam ve sabah namazlarını cemaat ile kılarsa, Kadir gecesinden fazla bir hisse alır."84 Ayrıca Kadir gecesi namazı kılınmalıdır: Kadir namazının en azı 2 rek'at, ortası 100 rek'at, en çoğu da 1000 rek'attir. Bu namaz iki rek'at kılındığı takdirde her rek'atinde 200 âyet okumalıdır. 100 rek'ate kadar kılındığı takdirde her rek'atinde Fatiha'dan sonra Kadr suresiyle üç kere de İhlas suresi okunup her iki rek'atte bir selâm verilmelidir.85 Bu gece kendine ve bütün Mü'minlere dualar edilmelidir; zira müstecab vakitlerden olması sebebiyle bu gece dua etmek sünnettir.86 Kadir gecesinde bir an vardır ki, o ana rastlayan bir dua her hal ü karda kabul olunur.87 Hz. Aişe demiştir ki: "Ey Allah'ın Resulü dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı emrettiler: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve, fa'fu annî.
Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet."88 Kadir gecesinin hakkımızda seksen üç sene ibadetle geçmiş bir ömür hükmüne geçmesini, hakikat-ı Leyle-i Kadri şefaatçi ederek rahmet-i İlâhiyye'den niyaz etmeliyiz.89 Ayrıca bu gece derin tefekkürde bulunulmalıdır. Kur'ân tefsirleri okunmalıdır. Bediüzzaman Hazretleri der ki: "Leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşallah Kur'ân'a ait mesâille iştigal, bir nevi manevî mütefekkirâne Kur'ân okumak hükmündedir. Hem ibadet, hem ilim, hem marifet, hem tefekkür, hem kıraat-ı Kur'ân mânâları Risale-i Nur Tefsirlerinin istinsah ve mütalaalarında vardır itikadındayız."90
 

ARİF

Well-known member
KADİR GECESİNİ FIRSAT BİL

Bunca senedir gönlünce keyfince yaşadın. Gününü gün et­tin ve şimdi eli boş olarak, ömür sermayesi tükenmiş bir vazi­yette ve hayatın yansını harcamış ve geçirmiş bir durumdasın. Fakat hâlâ gönül eğlencesindesin. Yeter artık.
Defalarca, Yüce Âlemden "Kulum" iltifat ve hitabıyla çağrıldın. Senin bu türlü bir iltifata karşı iki büklüm olmuş vücudun ve ruhunla nefsin hoşuna giden şeylerden istiğna ederek, tozu toprağı göze sürme diye çekeceğine sunardın ve bataklığa sap­lananlar gibi; lehviyyâta daldın ve hâlâ da balıklamasına dalma­ya devam ediyorsun. Boğulup kalmana çok az kaldı. Yeter ar-tik.
Sana cadde-i kübrâ gösterildi. En doğru yola iletildin. O yolun erkânını öğretenlerle hayâlen sohbete kaç defa, ama kaç defa mazhar kılındın. Öyle ki, bazen kendinden geçiyordun. Bir başka âlemle dudak dudağa, göz göze geldiğin, ses tonun­dan da yüz çizgilerinden de belliydi. O âlemle temasa geçince hâlin başka oluyordu. Ciddî bir tevazu ve mahviyyet içinde ken­dinden geçiyordun. Bazen o kadar ileri gidiyordun ki, o sohbe­tin verdiği lezzeti dilini çıkarıp dudaklarını yalamakla ifâde ediyordun. Fakat ne oldu ise bir seneden beri oldu. Kimin na­zarı veya bedduası isabet etti, bilmem. Hayır hayır. Ne nazar, ne de beddua isabeti... Belki en büyük düşmanın olan nefsine ve şeytanına tavız vermen, seni bu hâle getirdi. Öyle ki, artık o sohbetten mahrumsun. O âlemle temasa geçemiyorsun. Ah keşke bununla kalsaydın. Senin hem dünyanı, hem de ukbânı berbat eden ve edecek olan şeytanî âlemin içine girdin.Şâyet henüz girdiğin bu kötü âlemden en yakın bir zamanda yıldırım süratiyla gerisin geriye çıkmayıp takva kalesine girmezsen; bu kötü âlemin uğursuz kapılan senin üzerine kapanıp mıhlanacak ve sen bir daha oradan çıkamayacaksın. Dön geriye, çabucak çık oradan; inad edip durma. Yeter artık.
Ya bu hâle ne diyeceksin? Bu neyin nesidir?! Hayâline ge­lir mi idi hiç, yirmi sene sonra perhizini bozacağın?
Hani gözünün üstünde hiç mi hiç kaşın yoktu? Hani kü­çüklüğünde karşı cinsin, onlardan kaçınıyorsun diye seni kına­mıştı. Hani senelerce bir def acık olsun bakmadın da karşıdakini nerede ise sinirinden çatlatacaktın. Hani bakmaz ve konuşmaz diye tanınıyordun. Ve hani haram yemez-içmez, fu­zulî gezmez, mâlâyâni konuşmaz diye ün salmıştın. Şimdi ise bak elin yazmaya bile varmıyor. Amma akşama defterin dürülecek ve yarın da hesabın görülecek, merak etme. Ama şimdi ise fırsat kolluyorsun eğlence yerlerine gitmeye, kadınların ses­lerini duymaya, vücut hatlarını görmeye, haramı tatmaya, ha­ramı yemeye ve haramla doymaya... Hayâlen onlarsız yasaya­maz oldun. Ve nerede ise hakkında kader kitabının sebkat edip eşkiyaların defterine kaydolmanla karşı karşıyasın. Gel vazgeç böyle nefsânî, şeytanî ve hayalî vesveselerden. Vazgeç; hem "ne zamana kadar zâilât-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyât-ı dâimeden tegâfül edeceksin", yeter artık.
Hâlâ vicdanın tefessüh etmemiş olacak ki, ettiğin haltların akabinde mahzun oluyor ve için için kan ağlıyorsun. Biliyorum belki de günaha girmektense ölümü tercih ediyorsun. "Rabbim, günaha gireceksem beni ö/dür daha iyi diyorsun ve her günahın arkasında, sende binlerce nedamet ofları ve yüzünde pişmanlık çizgileri beliriyor. Amma buna rağmen yine kötü âdetlerine devam ediyorsun. Yarın bu pişmanlığı da yitirir ve kendini haklı görmeye ve mazeret uydurmaya başlarsın. Ne yapıyorsun ben-î âdem, vazgeç bu sevdadan! Yeter artık!
Mubah şeylerle yetinmelerini, haram şeylerden kaçın­malarını şimdiye kadar binlerce insana, hem de çırpınarak duyurmaya çalıştın. Fakat bu anlattıkların nerede! Sen ne­rede! "Eynesserâ minessüreyya." Senin gibilerinin dudakları­nın ateşten makaslarla kesileceğini daha bu sabah sen söylü­yordun. Şimdi ise bu vaziyetin nedir? Nasıl dayanacaksın bu ateşe? Ve nasıl dayanacaksın seni dinleyen ve tanıyanların nef­ret ve lanetlerine? Ne olursun gel aklını başına al! Şu anlat­tıklarını tatbik et veya yapabildiklerini anlat. Ve illâ yeter artık; Allah'dan utan da, bari dilini kes!
Yahu her şey bir tarafa. Değersiz bir iyilikte bulunduğun kimsenin sana karşı yaptığı en küçük saygısızlığını unutamıyor ve afvedemiyorsun. Ya seni yoktan yaratan, sana ruh veren, seni îmân ve İslâm şerefiyle aziz kılan, sana yüce dostları sevdi­ren, ruhunu ve bedenini en güzel cihazlarla donatan, hem de verdiklerinin birisinin bile olmayışında, yüzlerce noksanlık ve binlerce zarar meydana gelecek olan şu güzel sureti ve sîreti sana veren Yüce Yaratıcı'ya karşı kulluğunu her halükârda ve en ağır şartlar altında bile göstermen lazım gelirken; farzlarını ihmal ve haramlarını irtikab ediyorsun. Yüce Mevlâ'ya karşı böylesine bir saygısızlık ayıp değil de nedir? Ne olursun, aklını başına al da, öyle düşün, inhiraflarda bocalayıp istikâmetten kaçtığın yeter artık!
Ümid ederim; bu senin için bir ders olur. Zaten tutunaca­ğın ve bel bağlayacağın hiçbir amelin kalmadı. Ya yoktu veya olanı sen silip süpürdün ve neticede iflas ettin. Artık dakikaların aleyhinde işliyor. Gel, Ramazan-ı Şerifin şu son gecelerini özellikle Kadir gecesini fırsat bilerek ve feyzinden istifâde ede­rek kendine gelip bir silkiniver. Kendini Yüce Rahman'ın rah­met deryasına atıver. Hem de oradan çıkmamacasına. Orada Rahmetenlil âlemin olan Şerefli Elçi'yi (s.a.v.) ve yüce dostları bulacaksın. Onlardan birisinin eteğine tutunuver. Merak etme, mutlaka sâhil-i selâmete çıkar ve kurtulursun; hem de tertemiz olarak. Belki de hiçbir şey olmamış gibi. Haydi gel; bu kadar direttiğin yeter artık!
Dön Yüce Allah'a Dal rahmet deryasına Tutun O yüce su/tana Ulaş kalbî itminana Ve er; ebedî rıdvâna...
Ve artık, YETER BUNLAR SANA.

Vehbi Yıldız “İrfan Ordusu” s:273
 

ARİF

Well-known member
1- İbnü Münzir'in ve İbnü Ebi Hâtim'in ve "Sünen"de Beyhakî'nin Mücahid'den rivayet ettikleri vechile; Hz. Peygamber (s.a.v.) İsrailoğulları'ndan bir erin Allah yolunda bin ay silah giyinmiş olduğunu anlatmıştı. Müslümanlar buna şaştılar ve amelleri kendilerine pek küçük göründü. Allah Teâlâ da bu sûreyi inzal buyurdu.
2- İbnü Ebi Hâtim'in Ali b. Urve'den rivayetine göre: Resulullah (s.a.v.) bir gün İsrailoğulları'ndan dört kişinin seksen sene Allah'a ibadet edip, göz açıp kapayacak kadar bir zaman günah işlemediklerini anlatmış, Eyyûb'ü, Zekeriyya'yı, Hazkil b. Acûz'u, Yuşâ b. Nûn'u zikretmişti. Ashab-ı kiram buna hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail gelip "Ey Muhammed, ümmetin o birkaç kişinin seksen sene ibadetinden hayrete düştüler. Allah Teâlâ sana ondan daha hayırlısını indirmiştir." diye sûresini okudu da, "İşte bu senin ve ümmetinin hayran kalışınızdan daha hayırlıdır." dedi. Resulullah da sevindi.
3- İmam Mâlik'in "Muvatta"da naklettiğine göre Resulullah'a ümmetlerin ömürleri gösterilmişti. Resulullah kendi ümmet fertlerinin ömürlerini kısa sayarak başkalarının uzun ömürde yaptıkları amellere yetişememelerinden endişe etmişti. Allah Teâlâ da ona Kadir gecesini verdi ve onu diğer ümmetlerin bin ayından daha hayırlı kıldı. Bu rivayetlere göre bin ayın tahsisi seksen küsur senenin bu ümmet içinde bir insan için çoğunluk itibariyle uzun bir ömür olmasına işaret demek olur.
 

ARİF

Well-known member
PERDE ÖNÜ VE PERDE ARKASI GERÇEKLER KADİR, KUDRET VE BEDİR
Bedir, Mekke ile Medine arasında bir mevkinin adıdır. Belki de ay oradan çok iyi temâşâ edildiği için, bu yer “Bedir” diye anılmıştır. Bu çerçevede, gökteki Bedir ile gökler ötesinden gelen Kadir birbirine benzeyebilir. Kur’ân-ı Kerim’de, meleklerin yeryüzüne indiği açıkça ifade edilir. Onların, Bedir Savaşı’nda Müslümanları teşci’ ve kuvve-i maneviyelerini artırmak için, başlarında Cebrail (a.s) olduğu halde indikleri de yine Kur’ân-ı Kerim’de sarahaten zikredilmektedir. Melekler, rantabl çalışırlar; daha doğrusu çalıştırılırlar. Bu itibarla da Kadir Gecesi ile onların Bedir Savaşı’nda inmeleri aynı güne rastlamış olabilir.. evet bu hususta kesin bir şey söylemek mümkün olmasa da, Bedir Savaşı, Kadir’e tevafuk etmiş olabilir.
Kadir Gecesi’nin geceler içinde ayrı bir yeri olduğu gibi; Bedir Savaşı’nın İslâm tarihinde, Bedir Ashabı’nın Sahabe arasında ve Bedir’e iştirak eden meleklerin de bütün melekler arasında husûsî bir yeri vardır. O kadar ki, Efendimiz (s.a.s) Mekke’nin fethine hazırlanırken, Hatıb b. Ebi Beltaa, fetih hazırlığını Mekke’de Kureyş’in ileri gelenlerine bildirmeğe teşebbüs eder. Bir kadınla onlara mektup gönderir. Ama Allah, Efendimiz’i bundan haberdar eder. O da gidip mektubu getirmeleri için Hz. Ali, Hz. Zübeyr, Hz. Mikdad’ı gönderir. Derken mektup getirilir. Mektup Hatıb b. Ebi Beltaa’dandır. Hatıb b. Ebi Beltaa’nın yaptığı, normal ölçülere göre nifak sayılır. Bu yüzden, Hz. Ömer (r.a), “Ya Rasûlallah, bırak şu münafığın kellesini alayım” der; ama Efendimiz (s.a.s), “Ne biliyorsun? Belki Cenâb-ı Allah, Bedir Harbi’ne katılmış bulunanlara savaş günü bakıp ‘Siz istediğinizi yapınız, Ben sizi affetmişimdir. Cennet size vacib olmuş, siz de cennete girmeye hak kazanmışsınız’ buyurmuştur” diye cevap verir...
İşte İlâhî kıstaslarla Bedir ve Bedir Ashabı budur!
Kadir Gecesi, semavî tâkların kurulduğu, sultanların gelip geçtiği ve meleklerin kutladığı gecedir. Bu gecede melekler ceste ceste inerler. Kadir sûresinde bu iniş anlatılırken, zorluk ifade eden bir fiil sigası (kip) kullanılır: “Tenezzelü” yani o kadar çok melek, o kadar ciddi bir arzu ile iner ki, hep birlikte bir turnikeden geçiyorlarmış gibi bir sıkışıklık ve zorluk yaşanır. Ve bu iniş şafak atıncaya kadar devam eder.
Ayrıca Kadir; değer, kıymet ve ölçü mânâlarına da gelir. Bu kelimenin kudretle de münasebeti vardır. Allah, nasıl ahirette hikmetinden daha çok kudretiyle muamele eder; öyle de Kadir Gecesi’nde de hikmetten daha çok kudret hakimdir. O gecenin kadrini bilenlere İlâhî varidat dolu dolu gelir; hem de ahirette müminlere mükâfat verilmesi ölçüsünde gelir. Bunları elde etmek için, Kadr’in kıymetini bilmek, semâvî vericilerden yağan vâridâtı alabilmek için Kadir Gecesi’ni bir alıcı gibi kullanabilmeye bağlıdır. Bu gecede, insan melekî yanının inkişafıyla, meleklerle şu veya bu şekilde temasa da geçebilir.

Fasıldan Fasıla 3, s:13
 

Gül-i İkra

Well-known member
M. Fethullah Gülen Hocaefendi: "Kadir gecesi 'kadr'den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık ruh ve mânâsı nümayandır. Öyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayrıca Allah'ın fevkalade atâsının verildiği şeyler de olabilir bu gecede. Tıpkı ulûfe gibi. Bu gecenin gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sas) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu.77 Ta ki, ihya edilsin. Sadece bu geceyi ihya eden de belki hissemend olabilir ama, her geceyi Kadir bilip ihya edenin nasibdar olacağından şüphe yoktur."78 sözleriyle bu geceyi şuurluca değerlendirmeye dikkat çekmiştir.

Takipteyim elhamdülillah..


 

ARİF

Well-known member
M. Fethullah Gülen Hocaefendi: "Kadir gecesi 'kadr'den gelir. Yani o gece bir kadirşinaslık ruh ve mânâsı nümayandır. Öyle ise o gecenin kadrini bilin ki, kadriniz bilinsin. Ayrıca Allah'ın fevkalade atâsının verildiği şeyler de olabilir bu gecede. Tıpkı ulûfe gibi. Bu gecenin gizli olmasında da ayrı bir sır vardır. Efendimiz (sas) onu önce biliyordu, sonra unutturuldu.77 Ta ki, ihya edilsin. Sadece bu geceyi ihya eden de belki hissemend olabilir ama, her geceyi Kadir bilip ihya edenin nasibdar olacağından şüphe yoktur."78 sözleriyle bu geceyi şuurluca değerlendirmeye dikkat çekmiştir.

Takipteyim elhamdülillah..
maşaallah barekallah dualarınıza dahil olabilmek temennisiyle hayırlı geceler...
 

efe43

Well-known member
ya belki bugün belkide dündü kadir; kadir gecesi nin kadrini bilip kadri bilinenlerden olabilmek duasıyla bizde dualara dahil olmak isteriz...
 

ARİF

Well-known member
tüm üye kardeşlerimizin ve tüm islam aleminin kadir gecesi mübarek olsun rabbim istifade edebilenlerden etsin.kadir gecesi ve şu ramazanın kadrini bilen kullarından eylesin ,bu mübarek gün ve saatler hürmetine günah ve kusurlarımızı affetsin inşaallah...dualarınızda yer alabilmek ümidiyle hayırlı kandiller.
 
Üst