Kaleme And Olsun

Garib

Well-known member
Cenab-ı Hak Kur’an-ı Keriminde “Kaleme ve onun satıra dizdiklerine and olsun”(Kalem,1) demekle kaleme dikkati çekmiş ve nisyan ile malül insanın hayatında kalemin ne derece ehemmiyetli olduğunu ihsas etmiştir. Kalem ve yazdıkları hayırlı şeyler de, yıllar boyunca kutsal olarak addedilmişlerdir.

Hüsrev Efendi’nin Bediüzzaman Hazretleri ile 1931 yılında Barla’da tanışmaları, Bediüzzaman Hazretlerinin “Yeni Said” dönemiyle beraber Risale-i Nur mecmualarının te’lif zamanına rastlaması, ve neşir vazifesinin Hüsrev Efendiye tevdi edilmesi aralarında acib bir mukarenetin varlığını gösteriyordu.

Bu mukarenetin varlığını Bediüzzaman Hazretleri şu şekilde ifade etmiştir:
“Risale-i Nur şakirdleri içinde Cenab-ı Hakk’ın nimetlerine mazhar bazı zâtlar, Hüsrev ve Re’fet gibi, iktiranı illetle iltibas etmişler, Üstadlarına fazla minnet gösteriyorlardı. Halbuki, Cenab-ı Hak onlara ders-i Kur’anîde verdiği nimet-i istifadeyi, ve üstadlarına ihsan ettiği nimet-i ifadeyi beraber kılmış, mukarenet vermiş. Onlar derler ki; eğer Üstadımız buraya gelmeseydi biz bu dersi alamazdık. .....diyordum ki; bunlar olmasaydı benim gibi yarım ümmi bir bîçare nasıl hizmet edecekti. Sonra anladım ki; sizlere kalem vasıtasıyla olan kudsî hizmetten sonra, bana da bu hizmete muvaffakiyet ihsan etmiş, birbirine iktiran etmiş. Birbirine illet olamaz. Ben size teşekkür değil, belki sizi tebrik ediyorum. Siz de bana minnettarlığa bedel dua ve beni tebrik ediniz.”
Şualar-II, 338

Bediüzzaman Hazretleri nerede olursa olsun, telif ettiği eserler yanındaki katiplerce hızlıca yazılır, bu müsveddeler bilahire Isparta’da bulunan Hüsrev Efendi’ye gönderilir. Hüsrev Efendi de bunları bıkmadan usanmadan defaatle yazar, her bir nüshayı, her bir risaleyi ‘nur postacıları’ vasıtasıyla memleketin dört bir tarafına ulaştırırdı. Hüsrev Efendi’nin bu neşir faaliyeti, Bediüzzaman Hazretlerinin telif hizmetini tamamlamakla, Nur Risaleleri muhtaç gönüllere ulaşıyordu.
 
Üst