KaLP

Eyvàh!

Well-known member
Peygamber Efendimiz buyuruyor:

"Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o salah kesbederse cesedin tamamı salah kesbeder, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Agah olun bu et parçası kalptir."
Hadisi Buhari ve Müslim








1156435944122b12hu7.jpg
 

Eyvàh!

Well-known member
7sb1.jpg





MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ (K.S) DER Kİ:


BEŞ TÜRLÜ KALP VARDIR:


* KALP VARDIR ÖLÜDÜR.
* KALP VARDIR HASTADIR
* KALP VARDIR GAFİLDİR
* KALP VARDIR MÜHÜRLÜDÜR
* KALP VARDIR SAPASAĞLAMDIR.



* KAFİRİN KALBİ ÖLÜDÜR.
* GÜNAHKARIN KALBİ HASTADIR.
* NASİPSİZİN KALBİ GAFİLDİR.
* KALBİMİZDE PERDE VARDIR DİYEREK FENA İŞ YAPANIN KALBİ DE MÜHÜRLÜDÜR.
*
alak.gif
TEALA'DAN KORKUP DAİMA İBADETTE BULUNAN KİMSENİN KALBİ DE SAĞLAM OLAN KALPTİR..
 

Eyvàh!

Well-known member

156ij6.jpg



1-Selim kalp:Kendisinde sek,suphe olmayan kalbin hastaliklarindan arinmis kalp.

2-Munib kalp:Gunahlardan Rabbine tovbe edip,Rabbine yonelen kalp.

3-Mumin kalp:Iman kendisine yapismis ,iman icine islemis kalp.

4-Mutmain kalp:
alak.gif
(cc)in zikriyle sukunet bulan kalp.


5-Husulu kalp:Ilahi heybet icine islemis,husu ile dolmus kalp.

6-Urperen kalp:Azameti ilahiyeden titreyen urperen kalp.

7-Sabit kalp:İmanin sapa saglam yerlestigi kalp.

8-Genislik kazanmis kalp:Gonlu ilahi feyze kab olmus genis kalp.

9-Hasta kalp:Suphe ve nifak hastaligi olan kalp.Munafiklarin kalbi

10-Muhurlenmis kalp:Hakka ve hakikate perdeli muhurlu kilitli kalp.

11-Ortulu kalp:Kalpleri ortu ile hakka ortulmus kalp.

12-Pasli kalp:Isyanlarla uzeri paslanmis kalp.

13-Kor kalp:Hakki goremeyen kalp.

14-Gafil kalp: Dunya hayatina dalip gaflette olan kalp.

15-Kati kalp:Urpermeyen tas gibi olmus kalp.
 

Eyvàh!

Well-known member
Kalp Zikirle Gafletten Uyanır
Tasavvufta, iman ettikten sonra Allahu Tealâ’nın azametini bilerek marifete, marifetten muhabbete, muhabbetten de
iccon04.gif
’ın dostluk ve yakınlığına ulaşılır. Bunun için, kalbin
iccon04.gif
’tan gayrısından tasfiye ve nefsin kötü huylarından temizlenip terbiye edilmesi gerekir. Bu gayenin gerçekleşmesi için yapılması gerekenlerin başında zikretmek gelir.Zikir, sözlük anlamıyla, bir şeyi hatırlamak, hatırda tutmak, unutmamak demektir. Zikrullah ise
iccon04.gif
’ı unutmamak, her an hatırlamak anlamına geliyor. Tasavvufta da, düzenli olarak vird edinilen zikirle Allahu Tealâ’nın ismi her gün tekrarlanarak kalbin gafletten kurtulmasına çalışılır. Çünkü zikir, nefse tesir ederek kulun Cenab- Hakk’a ulaşmasını sağlar.
iccon04.gif
’ın azametini kalpte duymaya yol açar,
iccon04.gif
’a dostluk ve yakınlık meydana getirir.
iccon04.gif
’ı unutmamak için zikirle meşgul olmak gerekir. Zira
iccon04.gif
yolunda olanlar, zikrederek dünyaya kalben bağlılıklarından kurtulup, muhabbetle Rabb’lerine yönelirler. Zikrederek,
iccon04.gif
’ı unutmaya sebep olan tüm sevgileri bırakır, iman, marifet ve muhabbetle
iccon04.gif
’ı hatırlamanın hazzını, lezzetini yaşarlar.

Allahu Tealâ: “Kalpler ancak
iccon04.gif
’ın zikriyle mutmain olur.” (Rad, 38) buyurmuştur. Yani, kalp öyle yaratlmtr ki, bütün dertlerinden, sıkıntılarından kurtulması, huzura, rahata ermesi ancak
iccon04.gif
’ın zikriyledir. Ebedi saadete ermesi
iccon04.gif
’ın zikrine devam etmesine bağlıdır.

Sahabe-i Kiram: “Amellerin en faziletlisi nedir ya Rasulallah?” diye sorduğunda Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in cevabı da, “Allahu Tealâ’yı zikretmek” (Tirmizî, İbnu Mace) olmuştur.

Aziz Mahmud Hüdayi k.s. zikrin faziletini anlattığı şiirinde şunları söylüyor:

Dilden kederler dur (uzak) olur
Mahzun olan mesrur (sevinçli) olur
Zulmet (karanlık) Hüdayi nur olur
Envar-ı zikrullah ile.

İsterse ger (eğer) kalbin safa
Zikreyle Hakk’ı daima
Bimar (hasta) olan bulur safa
Timar (tedavi) -ı zikrullah ile.

Bel bağlayanlar hizmete
Talib olanlar vuslata
Ermiş Hüdayi vahdete
Esrar-ı zikrullah ile.

Kalpte
iccon04.gif
’tan gayrısı gölgeden ibarettir, asıl değildir. Nasıl ki, gölge insana bir fayda vermezse, kalpteki dünyevî sevgilerin de hiçbir faydası yoktur. Kalbi meşgul edecek herşeyi, tasavvuf büyüklerinin tavsiyeleri doğrultusunda, zikrederek kalpten çıkarmalıdır.

Rasulullah s.a.v.: “Dünyada, ‘
iccon04.gif
iccon04.gif
’ diyenler bulundukça kıyamet kopmaz.” buyuruyor. Kıyamet kopmadan, özellikle kendi küçük kıyametimiz kopmadan zikredelim.

Unutmayalım ki, mahşer günü bize gereken kalb-i selimdir. Kalp de ancak zikrullah sayesinde selamete erişir.

Mehmet ıldırar
Semerkand Dergisi
 

Eyvàh!

Well-known member
Şeytan Kalbi Ele Geçirince...

Ne zaman nefsanî arzulara uyularak kalbin dünya sevgisiyle dolmasına izin verilirse, şeytan da kalbe vesvese verebilmek için fırsat bulmuş olur. Bunun aksine, kalp
alak.gif
’ın zikriyle meşgul olunca şeytan uzaklaşır, yerini melekler alır. Fakat zikir yalnızca dille söylenen bir kelime olarak kaldığında, kalpte yer edinmediğinde şeytanı kaçırmaya yetmez. Bu nedenle gerçek zikre ulaşmaya çalışmak lazımdır.

Evliya-yı izam şöyle buyurmuştur:
“Nice kalp var ki şeytan orduları tarafından işgal edilmiştir. Ahiretten yüz çevirip bütün sevgisini dünya nimetlerine veren, helal-haram demeyen, dinin emirlerine aykırı iş işleyenler şeytanın vesvesesine yol açmış olurlar.”
alak.gif
Tealâ, nefsin boş istek ve hevesleri terk edilmedikçe şeytan ordusunun kalpten çekilmeyeceğini bildirmiştir. Böyle boş istek ve heveslerin olmadığı kalbe şeytanın giremeyeceği açıktır.
alak.gif
Tealâ şeytana “Benim gerçek kullarım var ya, senin onlar üzerinde hiçbir hakimiyetin yoktur.” (İsra, 65) buyurmuştur.
Gerçek kullar, benliğindeki geçici isteklere uymayanlardır. “Heva” denilen bu geçici istekler ne dünyaya ne ahirete yarar. Sadece hayvanî nefsin arzularıdır.
Diğer taraftan insanın karşılanması gereken ihtiyaçları vardır. Yemek, içmek, giyinmek, evlenmek gibi ihtiyaçların karşılanmasını istemek, bunun için gayret etmek heva değildir. Fakat ihtiyaçtan fazlasını istemek, tamah etmek, haram helal dinlememek hevadır. Efendimiz s.a.v.’in bildirdiği gibi insanın bir vadi dolusu altını olsa isteği bitmez, bir vadi dolusu daha ister. Kalp bir kez böyle hırs ve tamahla dolunca da şeytanın oyuncağı olur.
Kalpten şeytanın fısıltılarını, yönlendirmelerini söküp atmak, o vesveseye yol açan hatalardan kurtulmakla mümkündür.
alak.gif
’ın zikrinden başka kalbe ne koyarsan, şeytana yardımcı olur.
alak.gif
Tealâ kalbin ilacını bildirmiş ve ehl-i tasavvuf da zikri kendilerine silah etmiştir. Dünyada en çok zikredenler tasavvuf ehli olanlardır. Onların zikri, bütün Ümmet-i Muhammed’in zikrinden fazladır.
Ayet-i kerimede buyuruluyor ki: “Ey müminler
alak.gif
’ı çok zikredin. Onu sabah akşam tesbih edin.” (Ahzab, 41-42). Tefsirde, ayette geçen “çok” kelimesiyle bütün vakitlerin kast edildiği bildiriliyor. Sabah, akşam, gece, gündüz, yaz, kış ve bütün mekânlarda… (Ruhu’l Beyan Tefsiri, c.3, s.125)
Yunus a.s. balığın karnında, İbrahim Halilullah ateş içinde, Eyüp a.s. hastalıkta zikretmediler mi? Zikir için hiçbir vakte sınır konulmamıştır. Çünkü şeytan her yerde, her vakitte ve her halde insana musallat olabilir.
Şeytanın insana sataşması ve kandırması onun keyfine bağlı değil; insanın ilâhi emir ve yasaklara uyup uymamasına bağlıdır.
alak.gif
’a itaat eden kula şeytan bir şey yapamaz. Ancak isyankâra,
alak.gif
’tan gaflette olana musallat olur.
Kalbin her türlü selameti için
alak.gif
Tealâ’nın kâmil kullarına bağlanıp, onlarla birlikte
alak.gif
’tan af dileyip zikir dersi almak gerekir. Gerçi herkes kendi isteğine göre zikredebilir. Fakat kalbi şeytanların işgalinden kurtarmak için en doğru yol, bu işin erbabının bilgisinden, tecrübesinden, yol göstericiliğinden istifade etmektir.

Mehmet ILDIRAR
Semerkand Dergisi - Mart/2008
 

Eyvàh!

Well-known member
KALBİN HAKİKATİNİ BİLMEK

Varlığı bilinmeyince, kalbin hakikati anlaşılamaz. O hâlde hakikatinin ne olduğunu, sonra askerini, sonra bu asker ile olan bağlılığını, sonra sıfatlarını bilmek lâzımdır. Sıfatlan bilinirse,
iccon04.gif
ü Teâlâ´nm bilinmesinin nasıl hâsıl olduğu, kendi saadetine nasıl ulaştığı bilinir. Bunlann her birine ayrı ayrı işaret edeceğiz.

Kalbin varlığı aşikârdır. Zira, insanın kendi varlığında şüphesi yoktur. İnsanın varlığı bu kalıbı ile değildir. Bu kalıp, ölüde de vardır, fakat ruhu yoktur!
Biz kalb demekle, ruhun hakikatini kasd ediyoruz. Bu ruh olmazsa, beden temiz olamaz. Gözünü kapayıp kalıbını, gökleri, yerleri ve gözle görülebilen her şeyi unutsa da kendi varlığını zarurî olarak bilir. Her ne kadar kalıbından, yerden, gökten ve göklerde olanlardan haberi olmasa da, kendinden haberi olur. Bu hususta dikkatli düşünen bir kimse, âhiretin hakikatinden bir şeyler anlar ve yine anlar ki, bu bedeni ondan alırlar; o ise bir yerde kalır, yok olmaz.

Kalbim temiz, sen kalbe bak demek
Sual: Bazı kimseler hiç ibadet etmediği ve her çeşit günahı işlediği halde, "Benim kalbim temizdir, sen kalbe bak" diyorlar. Namaz kılmayanın kalbi temiz olur mu?
CEVAP
Önce kalb ile yüreğin tarifini yapalım! Kalb, göğsümüzün sol tarafındaki et parçası değildir. Buna, yürek denir. Yürek, hayvanlarda da bulunur. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir. Görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyanı gibidir. Buna, kalb veya gönül diyoruz. Gönül, insanlarda bulunur. Hayvanlarda bulunmaz.

Bedendeki bütün a'za, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün bilgiler kalbde toplanır. İnanmak, sevmek, korkmak kalbin işidir. İtikad eden, yani iman eden ve kâfir olan, kalbdir. Güzel, iyi ahlakın ve kötü huyların yeri kalbdir. Kalbi temizlemek için riyazet ve mücahede lazımdır. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, haramları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak lazımdır. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Nefsimiz, iyilik ve ibadet yapmak istemez. İyilik ve ibadet ederek kalbi temizlemelidir!
iccon04.gif
ü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbi temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olan, dinimizin emirlerine uyar, yasak ettiklerinden kaçar. Kalbi kötü olan kimse, İslamiyet’ten kaçar. Dinimizin emirlerini gericilik, tutuculuk olarak kabul eder. Dine uymamayı da ilericilik, uygarlık, özgürlük olarak bilir.

Namaz kılmayan ve kendisine farz olan diğer ibadetleri yapmayan kimsenin kalbi temiz olmaz. Günah işleyenlerin kalbi temiz olmaz. Günah kalbi karartır. Zaten namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Hatta namaz kılmayana kâfir diyen âlimler bile olmuştur. Namaz kılmayanın, içki içenin kalbi çok kararmış demektir. Her türlü rezaleti işleyip de, sen kalbe bak demek, dinsizlerin veya din cahillerinin sözüdür. Bir yazar, kitabında, bir fasıkı överken, "Çok içki içerdi. Şarabı hamamın kurnasına koyar, oradan içerdi; fakat tertemiz, pırıl pırıl bir kalbi vardı" diyor.
iccon04.gif
ü teâlâ ve Peygamber efendimiz, namaz kılmayanın ve içki içenin kalbi temiz olmaz buyururken, cahil yazar, böyle söylemekle
iccon04.gif
’ı ve Resulullahı yalancı çıkarmaya çalışıyor.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâiti]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
iccon04.gif
ü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alameti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır. [Namaz kılmayıp günah işleyenin, (benim kalbim temiz, sen kalbe bak) demesinin ne kadar cahilce bir söz olduğu buradan da anlaşılır.] Kalb, sevgi yeridir. Sevgi bulunmayan Kalb ölmüş demektir. Kalbde, ya dünya sevgisi veya
iccon04.gif
sevgisi bulunur.
iccon04.gif
’ı anarak, ibadet yaparak, kalbden dünya sevgisi çıkarılınca, kalb temiz olur. Bu temiz kalbe,
iccon04.gif
sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalb kararır, hastalanır, dünya sevgisi yerleşir ve
iccon04.gif
sevgisi gider. Kalbin bu hali, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca, hava kendiliğinden dolar. Bir bardaktaki hava çıkmadıkça içine su girmez. İçine su koyunca da, bu suyu çıkarmadan başka şey koyulmaz. Kalb de bardak gibidir. Kalbi
iccon04.gif
sevgisiyle doldurmak için, başka her şeyi temizlemek lazımdır. Bir kalbde iki veya daha fazla sevgi bulunamaz. Kur'an-ı kerimde, (
iccon04.gif
, insanın içinde iki kalb yaratmamıştır) buyuruluyor. (Ahzab 4)

Nefs-i emmare, dine inanmaz. Bunun için, nefsi, tezkiye etmek, kötülüklerden temizlemek ve faziletlerle doldurmak gerekir. Şems suresinde (Nefsini tezkiye eden [kötülüklerden temizleyip faziletlerle dolduran] kurtuldu. Nefsini günahta, dalalette bırakan zarar etti) buyuruldu. (Şems 9-10)

Hadika'da buyuruluyor ki:
Haram işleyenlerin, sen kalbime bak, kalbim temiz demeleri yanlıştır. Kendini ve müslümanları aldatmaktır. Ancak dinin emir ve yasaklarına uyanın kalbi temiz olur. Peygamber efendimiz, (Günaha devam edenlerin zamanla kalbi mühürlenir. O, artık sevap işleyemez olur) buyuruyor. (Bezzar)

(La ilahe illallah) kelimesini çok söylemek, kalbi temizlemekte çok tesirlidir. Her gün, belli miktar okumak iyi olur. Abdestli ve abdestsiz söylenebilir. (C.1, m.14)

Rabbimizin gazabını söndürmek için (La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) güzel kelimesinden daha faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, daha küçük olan başka gazaplarını elbette söndürür. Bu güzel kelime, Kıyamet için ayrılmış olan 99 rahmet hazinesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden daha kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, imanın zerresi hasıl olur. (c.2, m.37)

iccon04.gif
’ı anmanın, La ilahe illallah demenin faydalı olabilmesi için dinimize uymak şarttır. Farzları ve sünnetleri yapmak ve haramlardan ve şüphelilerden sakınmak lazımdır. (m.190)

Kalbin
iccon04.gif
ü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lazımdır. Temizleyicilerin en iyisi sünnet-i seniyyeye uymaktır. Sünnet-i seniyyeye uymak, nefsin kalbi karartan isteklerini yok eder.
 

Eyvàh!

Well-known member
"Bâtın-ı kalp, âyine-i Samed’dir.” Sözler

Günlük hayatımızda, yer yer, “falanın kalbi bozuk” yahut,“filânca kalp ameliyatı geçirmiş” gibi sözler ederiz. Bu konuşmalarımızda, kalbi, iki ayrı mânâsıyla kullanırız. Bunlardan biri maddî, diğeri ise mânevîdir. Bir başka ifadeyle, biri zâhirî, diğeri bâtınî...

Her ikisinin de aynı isimle yâd edilmesine değişik açıklamalar getirilmiş. Bunlardan birisine göre, insan ruhunun bedenle ilk alâkası kalpte başlıyor. Bir diğerine göre, kalbe bu ismin verilmesi mecazdır: “Maddî kalbin bedendeki rolü ne kadar önemli ise, mânevî kalbin de insanın ruhî hayatında öyle büyük bir vazifesi vardır.” Bazı zâtlar da, kalbi, ruh mânâsında anlamışlardır.

Maddî kalp, bedenin her yanına kan ulaştıran ve dakikada ortalama beş kilo kadar kan pompalayan harika bir cihaz. Bu kalp bütün bir kâinata muhtaç. O, kan üretecek ki kalp de o kanı pompalasın. Kâinattan insanı süzen ve insan fabrikasında gıdaları ete, kemiğe, kana, iliğe çeviren bir kudret, o kalbi çalıştırmakta ve kanı bedenin her köşesine sevk etmekte.

Evet, kalbin zâhiri bütün kâinata muhtaç. Ve kalp bu hâliyle
iccon04.gif
’ın Samed ismine âyine. Maddî kalbin kâinata ve içindeki eşyaya olan ihtiyacını, ancak her muhtacın ihtiyacını gören ve hiçbir şeye muhtaç olmayan
iccon04.gif
yerine getiriyor, Samed isminin tecellisiyle... Kalp bu yönüyle bir ağaçtan, bir çiçekten pek fazla ileri değil. Onlar da kâinatın herşeyine muhtaç. Onlar da bu ihtiyaçlarının görülmesiyle Samed ismine âyine oluyorlar.

Kalbin bâtınına gelince, Samediyete asıl âyine o...

“Bâtın-ı kalp âyine-i Samed’dir.”

Bu hakikatı: “Kalpler ancak
iccon04.gif
’ın zikriyle mutmain olur” âyet-i kerimesi ders verir. Bedendeki her organın kendine göre bir çeşit tatmini söz konusu. Göz görmekle, kulak işitmekle tatmin oluyor. Dilin tatmini tat ile, mideninki gıda ile. Kalbin ise en büyük ihtiyacı, iman.

Ben kimin mahlûkuyum? Şu âlem kimin mülkü? Bu dünyada kimin misafiriyim? Daha sonra nereye gideceğim? Beni misafir eden zât, benden ne istiyor? İşte kalbin bâtını, bu gibi soruların cevaplarıyla tatmin oluyor. Onun talebi mârifetullah olunca, elbette, Samediyete en büyük âyine o olacaktır. Diğer mahlûklar bu kâinatın maddesine muhtaç. O ise, bu âlemin sahibini tanımaya, bilmeye, O’na iman ve itaat etmeye.

Bunu anlamayan ve kalplerinin gıdasını ihmal eden insanlarda, bu ihmâlin peşin cezası olarak, hemen huzursuzluk, sıkıntı, tatminsizlik, korku, endişe gibi hastalıklar kalbi sarar.

Midenin açlığını elbisenin güzelliği, yahut gömleğin kalitesi gideremiyor; o ancak rızık istiyor. Kalbin boşluğunu da hiçbir dünyevî rütbe, hiçbir içtimaî makam, hiçbir beşerî teveccüh ve hiçbir fâni hedef doyuramıyor, doyuramaz da...

Kalbin Rabbi, onun ancak zikirle tatmin olacağını bildiriyor bize. Nedir zikir? Kelime mânâsıyla hatırlama.
iccon04.gif
’ı hatırlatan her hâdise, her levha, her ilmî eser birer zikir vesilesi. Kalp, bir fabrika, bir saray, bir misafirhane olan şu muhteşem kâinatın ancak
iccon04.gif
’ın emir ve iradesiyle var olduğunu bilmekle tatmin olur.

Beden ruhun hanesi ise, kâinat da onun şehridir. Kalp hem bu haneyi sever, hem de o şehri. İkisini de
iccon04.gif
’ın mülkü bilir. Onun kudsî sıfatlarının bütün eşyayı ihata ettiğine inanmakla hem bedende rahat yaşar, hem kâinatta. Bedeni de huzurla terkeder, kâinatı da. Çok iyi bilir ki, bunların ikisi de kendi mülkü değildir. Böylece ikisinden de geçer, onların hakiki sahibine iltica eder. Dileyeceğini O’ndan diler. Hiçbir hâdiseden sarsılmaz, hiçbir musibetten korkmaz. Yakînen inanmıştır ki, mutlak kudret ve irade ancak
iccon04.gif
’ındır. O’nun izni olmadan ne karınca bir adım atabilir, ne hava deprenebilir, ne kan deveran edebilir, ne Güneş ışık saçabilir.

...
iccon04.gif
’a inanan bir kalbin bir anda ne kadar derinleştiğini, ve ne kadar yüceldiğini anlamak için Asr-ı Saadete bir nazar etmek kâfidir. Her mü’minin bu mânâdan bir hissesi vardır. Ve imanın kuvveti nispetinde Rabbine olan ihtiyacını hissetmekte ve bu his ölçüsünde Samediyete âyine olmaktadır.

Yediğimiz bir meyvenin ne rengi, ne güzelliği, ne kokusu, ne tadı kalbe ulaşır. Ve kalp bunların hiçbiriyle tatmin olmaz. Ama, insan o renge hayran kaldı mı, o nimete minnettarlık hissetti mi, o tada meftun oldu mu, işte o zaman bu mânâlar kalbe yerleşir. Bu hayret, şükrü getirirse kalp gıdasını almaya başlamış demektir.

Kalp, bu kâinatın özüyle beslenir, mânâsıyla ilgilenir. Onun işi bu âlemle değil, onda tecelli eden İlâhî isimlerledir. Göz elmaya bakadursun, kalp esmaya nazar eder.

Ve böylece kalp, Samediyete ulvî bir âyine olur.

... Yolumuzu görmek için güneşe muhtacız, ama güneş bize muhtaç değil. O, gezegenleriyle birlikte yoluna devam ederken, insan varmış, yokmuş aldırmaz bile. Biz çiçekleri seyre muhtacız, ama onlar bizim seyredişimize muhtaç değiller. Yine biz, dünyanın sırtında durmaya muhtacız, ama o bizi taşımaya muhtaç değil.

Düşünüyorum da, hücrelerimizin ihtiyaçları, onlara doğrudan, sebepsiz de gönderilebilirdi. Ama öyle olmamış. Zemin yüzünde rızıklar yaratılmış. İşin harika tarafı, rızıklar da rızka muhtaç. Onlar da bizim gibi ekiliyorlar, su alıyorlar, ışık alıyorlar... Neticede, bir muhtaç bir başka muhtacı doyuruyor. Ve doyuran doyandan daha zavallı.

İşte insan, kendi bedeninin, kâinat ve ondaki rızıklara muhtaç olduğunu, onların ise insana muhtaç olmadıklarını iyice anladıktan sonra, tefekkürünü derinleştirir. Bedenden geçer, ruha, kalbe iner. Ve yakînen anlar ki, insanın kalbi
iccon04.gif
’a inanmaya muhtaç, ama
iccon04.gif
o kalbin imanına muhtaç değil.

İşte kalp, bunu idrak etmekle, Samediyete eşsiz bir âyine olur.

İnsan, kendi kalbini böylece değerlendirdikten sonra, Samediyetin âlemdeki tecellilerini de aynı şuurla okumaya başlar. Bizim muhtaç olduğumuz kâinata, o kâinatı yaratanın muhtaç olmayacağını açıkça bilir ve şu hakikati bütün benliğiyle terennüm eder:
“O Hâlık, mahlûkatına muhtaç değil, ama mahlûkat, var olmak için O’nun hâlıkıyetine muhtaç.”

Hâlık ismine diğer isimleri de kıyas eder ve Samediyetin tecelli daireleri ruhunda genişlendikçe genişlenir.
 

Eyvàh!

Well-known member
Sual: Kalbi temizlemek için ne yapmalıdır?
CEVAP
Kalbi karartan günahlardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâiti]

Günahlar kalbi kararttığına göre günaha sebep olacak şeylerden de kaçmak gerekir. Mesela uyku mubahtır. Ancak çok uyumak kalbe kasvet verip günah işlemeye zemin hazırlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Üç şey kalbe kasvet verir: Yemeği, uykuyu ve rahat olmayı sevmek.) [Deylemi]

Günah işleyince, hemen tevbe ve istiğfar etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Paslanan her şeyin bir cilası vardır. Kalbin cilası "Estağfirullah" demektir.) [Deylemi]

Ölümü çok hatırlamak da, oruç tutmak da kalblerin pasını siler. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her ay 3 gün oruç tutanın kalbinin pası temizlenir.) [Nesai]

(Su değdiği, [rutubette kaldığı] zaman demirin paslandığı gibi, kalbler de [günah yüzünden] paslanır.) Orada bulunanlar, (Kalblerin cilası nedir ya Resulallah) dediler. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Ölümü çok hatırlamak ve Kur'an-ı kerim okumaktır.) [Beyheki]

Müminin kalbi temizdir. Fasıkların kalbi kirlidir, karadır. Kâfirlerin kalbi ise simsiyahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müminin kalbi temizdir, orada parlayan bir ışık vardır. Kâfirin kalbi simsiyahtır ve terstir.) [Taberani]
 

Eyvàh!

Well-known member
Sual: Kalbin karardığı nasıl bilinir, temizlenmesi nasıl olur?
CEVAP
Haram yemek kalbi karartır, hasta eder. Zünnun-i Mısri hazretleri buyurdu ki: Kalbin kararmasının dört alameti vardır:
1- İbadetin tadını duymaz.
2-
iccon04.gif
korkusu hatırına gelmez.

3- Gördüklerinden ibret almaz.
4- Okuduklarını, öğrendiklerini anlayıp kavrayamaz.

Muhammed bin Fadl Belhi hazretleri de buyurdu ki: Kalbin kararmasına 4 şey sebep olur:
1- Öğrendiği ile amel etmemek.
2- Bilmeyerek yapmak.
3- Bilmediklerini öğrenmemek.
4- Başkasının öğrenmesine mani olmak.

Nefs, kötü isteklerden [dinin yasakladığı şeylerden] kurtarılınca, kalb temizlenir.
Kalbi temizlemek için riyazet ve mücahede gerekir. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, haramları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak gerekir. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Nefsimiz, iyilik ve ibadet yapmak istemez. İyilik ve ibadet ederek kalbi temizlemelidir!

Nefsin istediği her şey, sonsuz ahiret nimetleri yanında kıymetsizdir. Ahiret nimetleri altın ise, dünya menfaatleri teneke bile değildir. Bu geçici basit menfaatler, sonsuz nimetlerle mukayese bile kabul etmez.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
iccon04.gif
ü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alameti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır. [Namaz kılmayıp günah işleyenin, (Benim kalbim temiz, sen kalbe bak) demesinin çok yanlış olduğu buradan da anlaşılır.]


Kalb, sevgi yeridir. Sevgi bulunmayan kalb ölmüş demektir. Kalbde, ya dünya sevgisi veya
iccon04.gif
sevgisi bulunur.
iccon04.gif
’ı anarak, ibadet yaparak, kalbden dünya sevgisi çıkarılınca, kalb temiz olur. Bu temiz kalbe,
iccon04.gif
sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalb kararır, hastalanır, dünya sevgisi yerleşir ve
iccon04.gif
sevgisi gider. Kalbin bu hali, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca, hava kendiliğinden dolar.


Kalbi temizlerken dört engel çıkar:
1- Mal sevgisi: Malın kendisi değil, sevgisidir. Kalbi temizlemek, ahireti kazanmak için malın önemi büyüktür. Fakat mal sevgisi engeldir. Mal sevgisini kalbden çıkarmalıdır!

2- Makam sevgisi: Ahiret nimetlerini elde etmek için makam ve mevki elbette iyidir. Mal gibi makamın da kendisi değil sevgisi engeldir. Hizmet için bir makama talip olmak başka şey, nefsin arzularını tatmin için makam sahibi olmak ayrı şeydir.

3- Yabancı sevgi:
iccon04.gif
sevgisinden başka her sevgiyi kalbden çıkarmalıdır!


4- Günah: Her günaha tevbe etmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kim günah işlerse, kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Tevbe ederse silinir. Günahlara devam ederse, o leke büyüyüp kalbin tamamını kaplar.) [Nesai]

Bu dört engeli aşmak için dört şey gerekir.
1- Çok yememek, helalinden yemek.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin!) [İ.Gazali]

(Haram karıştırmadan, kırk gün helal yiyenin kalbi nurla dolar. Kalbine nehir gibi hikmet akar. Dünya sevgisi kalbinden çıkar.) [Ebu Nuaym]

2- Çok uyumamak.
Çok yiyen çok su içip çok uyur. Çok uyuyan da Kıyamette pişman olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(
iccon04.gif
ü teâlâ, çok yiyip içeni ve çok uyuyanı sevmez.) [İ.Gazali]


3- Çok konuşmamak.
Hadis-i şerifte, (Çok konuşan çok hata eder, çok günah işler. Çok günah işleyen de, Cehenneme gider) buyuruldu. (Ebu Nuaym)

4- Kötülerden uzak durmak.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin.) [Hakim]

Et kalple alakalı bir latife sözünü ettiğimiz kalp..... Ama yumruk kadarcık bişey değil. ...Hani şu; " mü'min kulumun kalbine sığarım " dediği, alemlerin Rabbinin....

Hepimizin et yüreği birbirine benzer ama manevi latife olan kalpler arasındaki fark,ölüyle diri arasındaki fark kadardır.

Rabbim Kuranı kerim'inde bazısını ,mühürlü,bazısını,hasta,bazısını ölü,bazısını gafil,bazısını mutmain,selim,münib,diri.... gibi vasıflarla anıyor kalplerin..

Kalbi Sami efendi kuddise sirruh bir bukalemuna benzetiyor. bukalemun,hangi nesnenin yanına konsa o nesnenin rengine bürünür. işte kalp te böyle bulunduğu ortamın rengini alır.
Kalp iradesinde müstakildir. diğer uzuvlarımız bizim irademizle hareket ederken,kalp başına buyruktur.
Gönül ehli,kalbin bu özelliğinden dolayı,özellikle kalpte huzur uyandıran ortamlarda bulunmayı tercih ederler. menfi tesirler husule getirecek ortamlarda bulunmaktan kaçınırlar. nitekim kuranda; "salihlerle beraber ol"ve "o zalimler topluluğuyla oturma" ikazları bu nedenledir. (kalbe tesirleri açısından.)

Tasavvufun gayelerinden biride, kalpteki telvin(değişme)halini temkine çevirmek,kalbin sıratı müstakim üzere istikamet kazanmasını sağlamaktır.bu sayede ,kalp Kurani tabirlerle,münib,mutmain,selim kalp vasıflarını kazanır. ve şerhi sadr olur.
şerhi sadr olan kalp tede basiret denilen duygu oluşur. yani kalp gözü.
 

Eyvàh!

Well-known member
Kalbin Amelleri ve Güzel Halleri



1-İbtihal:ALLAHa tazarru ve niyaz edip samimi kalple duaları çoğaltmak.

2-İttaba:Bidatten uzak sünneti seniyyeye tabi olmak.

3-İhtisab:Yaptığı her işte sevabını
alak.gif
’tan ummak.

4-İhsan:
alak.gif
ı görür gibi taat etmek ihsan makamıyla itaat etmek.

5-İhbat:Huşu ve tevazu ile Rabbine yönelmek.

6-İhlas:Gösterişten uzak onun rızasının gözeterek amel işlemek.

7-Edeb:Azameti karşısında heran derli toplu olmak.tazim nizamı.

8-İstiare:Heran ona sığınmak.

9-İstiane:yalnızca ondan yardım dilemek.

10-İstiğase: Dua ile yönelip imdad dilemek.

11-İstigame:Özüyle sözüyle dosdoğru olmak.

12-İslam :Kalbin tam teslim olması.

13-İşrap:Kalbin Rabbin azametine karsı korku duyması.

14-İbtibar:İbret nazarıyla afak ve enfüse nazar kılma.

15-İptisam:Şeriat tarikat hakikat marifete sarılmak.

16-İnabe:Rabbe tam yöneliş.

17-İman:Saf itilatın kalbe işlemesi.

18-Basiret:Kalp deki hakka ileten bilgi amel nuru.

19-Rikkat:Kalp inceliği.

20-Temmel:Kalbin düşünce tefekkür kabiliyeti kazanması.

21-Tedebbür:İnce düşüncenin ve ince sevginin kalbe girmesi.

22-Tazim:Rabbul aleminin azametinin heran kalpte yankı bulması.

23-Tefekkür:Afak ve enfüste düsünme.

24-Takva:Evamine sarılıp nevahiden kaçınıp madden korunma.

25-Tehzib:Salih amellerle kalbin süslenmesi

26-Tevhid:Kalp deryasında birlik sükunetinin oluşması

27-Tevessül:Kalbin vuslat için vesilelere sarılması.

28-Tevekkül:Rabbe dayanan güvenen bir kalp.

29-Sebat:Kalbin itminana erip orada sebat etmesi.

30-Sika:ALLAHa her hususta tam güven.

31-Cuu:Alcık çekmek suretiyle kalbin nurlanması.

32-Hud:
alak.gif
için sevmek.

33-Hüzn:
alak.gif
için üzülmek.

34-Hikmet:Kalpte hikmet pınarlarının kaynaması.

35-Huşu:Kalbin itinasız Hakka boyun eğmesi.

36-Hamd:Kalbin hamdü sena içinde olması.

37-Hayat:Kalbin gıdalarıyla diri olması.

38-Haşyeti:
alak.gif
ın azametiyle kalbin titremesi korkması.

39-Zikir:
alak.gif
ın zikriyle kalbin daim olması.

40-Zevk:Kalbin ruhu gıdasıyla zevke gark olması.

41-Raca :Ümit halinde olması.

42-Rıza:Taksimata ve kaza belaya kalbin rıza göstermesi.

43-Rabet:Rabbına rağbet göstermesi.

44-Yakin:İmandaki tereddütsüzlük.

45-Yakaza:Kalbin heran ilahi tecelli yatı mahzar için uyanık durması.

46-Velayet:Rabbi ve Salihleri dost edinme.

47-Vera:Takva halinin bir ötesi dikkat.

48-Marifet:Rabbi tanıması.

49-Müsahade:Kalbin seyri.

50-Murakabe:Kalbin ilahı gözetim altında olduğunu bilmek.

51-Muhasebe:Nefsi muhasebesi.

52-Kanaat:Kanaat sahibi olması.

53-Firaset:İnce sezgi anlayış.

54-Gayret: din gayreti,Hakkın hakim olması gayreti.

55-İlim:Hakkı tanıma hakikati öğrenme.

56-Safa:Kalbin bulanıklıklardan durgunlaşması.
 

Eyvàh!

Well-known member
Kalbİn Hastaliklari


1-İttiba-ul Heva:Heva ve arzulara tabi olmak.

2-İ’raz:Haktan ve hakikatten yüz çevirmek.

3-İ’vicaz:Kalbin istikametten sapması,kalp eğriliği.

4-Akfal:Kalplerin kilitlenmesi(hakka kapalı olması).

5-Bid’at:Kalbin bidatlara yönelmesi.

6-Teberrü:Nefsin kendisini kamile çıkarması.

7-Celil:Yaratandan habersiz olması.

8-Hased:Çekememezlik.

9-Hıkd:İçteki kin duygusu.

10-Havfu masiva:
alak.gif
(cc)dışındakilerden korkmak.

11-Riya:Gösteriş.

12-Sü-izan:Kötü zan sahibi olması.

13-Şekk:Kalple iman edilmesi gereken hususlarda şüphe olması.

14-Sebh:Kalbin kafirlere benzeyip meyletmesi.

15-Dağf:İman zayıflığı.

16-Dalal:Haktan sapması.

17-Tuğyan:Nefsin azgınlığı.

18-Ucub:Kendisini beğenmesi.

19-Gurur:Aldanıp kendinde büyüklük hissetmesi.

20-Gaflet:Kalbi başka malayaninin kaplaması.

21-Futur:Kalpteki huşunun kesintiye uğraması.

22-Kasvet:Kalp katılığı.

23-Kunut:Haktan ümit kesmek.

24-Midaheze:Batıllara menfaat için yağcılık yapmak.

25-Heva:Kötü arzular.

26-Vesvese:Şeytandan gelen meyledici dürtüler.

27-Yeis:Ümitsizlik.
 

Eyvàh!

Well-known member
Hacegân yolunun büyüklerinden Mevlâna Hüsameddin Buharî k.s.’nin babası Hamidüddin Şaşî rh.a. vefat döşeğinde idi. Bu zat büyük alimlerdendi. Şah-ı Nakşibend’le aynı dönemde yaşamıştı. Ona büyük hürmeti, sevgi ve saygısı vardı. Fakat o kalp doktoruna teslim olup seyr u sulûk terbiyesi almamıştı. Kendi ilim ve tedbiri ile yetinmişti. Zahiren helal ve harama dikkat etmiş, farzları yapıp, haramlardan kaçınmış, fakat kalbine pek eğilmemişti. Oğlu Hüsameddin Buharî k.s. ise Emir Hamza k.s. Hazretleri’nin irşatta halifesi idi. Hamidüddin Şaşî vefat anında sıkıntı ve ızdıraba düştü. Oğlu ve dostları baş ucunda idiler. Bir ara oğlu:

- Baba ne haldesin? diye sordu. Babası:

- Benden şu anda kalb-i selim istiyorlar. O da bende yoktur. Nasıl elde edileceğini de bilmiyorum! dedi. Hüsameddin Buharî babasına:

- Sakin olun, kalbinizi bana bırakın. Selim kalbin ne olduğunu anlayacaksınız, dedi ve derin bir murakabeye daldı.

Bir saat kadar öyle kaldı. O anda Cenab-ı Hakk’a yönelip babasını bu ızdırap ve endişeden kurtaracak ilâhi rahmet ve sekinet istedi. Orada bulunan diğer müminler de dua ettiler. Gözlerini açtığında, babasının yüzüne bir nur ve huzur inmişti. Kalbi dünyadan ayrılık, yalnızlık ve ölüm endişesinden kurtulmuş,
iccon04.gif
ile huzur bulmuştu. İnen rahmet ve sekinet ile mutmain olmuştu. Bu arada gözlerini açtı, bulduğu huzurun sevincini ve kaçırdığı fırsatın hasretini şöyle dile getirdi:

-Oğlum!
iccon04.gif
sana bol mükafat versin. Meğer bize lazım olan iş, bütün ömrümüzü bu kalbi elde etme yolunda harcamak imiş. Fakat ne yazık ki ömrümü başka türlü zayi ettim, dedi.

Ne mutlu bu babaya ki, salih evladının dua ve gözyaşı bereketi ile Yüce
iccon04.gif
’ın rahmetine kavuştu, huzur içinde dünyadan göçtü. (Reşahat)

 

Eyvàh!

Well-known member
İslam'da kalbin ne kadar merkezi bir mahiyeti bulunduğunu Rasulullah (s.a.) Efendimizin çok bilinen şu hadis-i şerifi çok net olarak bildirir. Şöyle buyurur Rasulullah:


"Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur, bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalpdir." (Buhari, İman 39, Müslim, Müsakat, 107, 108)

Kalbin merkezi bir mahiyeti vardır, çünkü Müslümanlık çerçevesinde yapılan her davranışın muhteva değerlendirmesi kalble ilgilidir.

Rasulullah (s.a.) 'ın bildirdiğine göre
Ameller-davranışlar niyetlere göredir" ve niyetin oluştuğu yer kalbdir.

Davranışların makbul oluşu, içinde taşıdığı "ihlas" yani "sadece
iccon04.gif
'a has kılınması" iledir, ihlasın vatan edindiği yer de kalbdir.

Rasulullah (s.a.) 'ın bildirdiğine göre "
iccon04.gif
insanların bedenlerine ve yüzlerine değil, kalblerine bakmaktadır", yani kalb nazargah-ı ilahidir.


Ahmet Taşgetiren.
 

Eyvàh!

Well-known member
Rasülullah sallallahu aleyhi vesellem: "Muhakkak Allahu Teala cesetlerinize ve suretlerinize bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize nazar eder." 109 buyurur.

Allahu Teala Kur' an-ı Kerim'de:

"Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?" buyurur.



Cenab-ı Hakk'ın tecellisi müminlerin sadrınadır. Kalp de nazargah-ı ilahidir.

Zahiri amellerin çıkış yeri olan kalp itminana erince mümin İstikametten ayrılmaz. Kalbin ıslahı Cenab-ı
iccon04.gif
'ın bizi sakındırdığı kötü amellerin terkiyle mümkündür. Kalp ıslah olursa o zaman hayat bulur, selim olur, kemale erer.

Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

"O gün, ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak
iccon04.gif
'a selimü'l kalp ile gelenler müstesna. "






Selimü'l-kalbin üç alameti vardır:
1- İnsan, hayvan, canlı, cansız cümle mahlukat ve eşyaya karşı şefkat ve merhamet üzere bulunup, kimseyi incitmemeyi ve kimseden incinmemeyi şiar edinmek.

2- Dünyalık ele girdiği zaman sevinmemek, elden çıktığı zaman da yerinmemek.

3- Yapılan ibadet, taM ve duadan karşılık beklememek. Dünyada muvakkaten mevkuf makamında ubudiyet zinciri boynumuzda günümüzü beklemekteyiz. Çünkü biz kuluz. Nasıl ki köle efendisinden bir şey isteyemezse, bizim de Cenab-ı Hakk'tan bir şey istemeye hakk-ı sarihirniz yoktur. Her şey O'nun fazlu keremi, lütfu ihsanındandır. Her iş ve sözünde doğru ve dürüst olup, emrolunduğu gibi istikamet üzere bulunmalıyız. Göründüğün gibi olmak ve olduğun gibi görünmek de şiarımız olmalıdır.
 

Eyvàh!

Well-known member
Peygamber mescidin kapısında bir sahabeyle oturmaktadır. Uzaktan geçen başka bir sahabeyi gösterir yanındaki:
–Ey
iccon04.gif
'ın Resulü şu geçen sahabeyi ben
iccon04.gif
için çok seviyorum, der.
iccon04.gif
Resulü tebessüm ederek, mübarek elini yanındaki sahabenin sırtına koyar.
–Çok güzel. Peki bunu ona söyledin mi? der.
Sahabe hayır manasına başını iki yana sallar.
iccon04.gif
Rasulü devam eder.
–Git ve ona bunu söyle!.. der.
Koşar sahabi sevdiği dostuna yetişmek için, yakalar ve gözlerinin içine bakarak;
–Seni
iccon04.gif
için çok seviyorum ey kardeşim, der.
Arkadaşı sevgiyle parlayan gözleriyle şaşkın bakar kardeşine ve cevap verir.
–Bende seni
iccon04.gif
için çok seviyorum…
Kucaklaşarak ayrılırlar.


* * *
Birkaç ay sonra
iccon04.gif
Resulü mescide girerken aynı sahabeyle karşılaşır. Üzgün, bitkin ve ağlamaklı. Nedenini sorar:
–Ey
iccon04.gif
'ın Resulü. Geçenlerde sana gösterdiğim ve
iccon04.gif
için bu kardeşimi çok seviyorum dediğim kardeşim vefat etti, der.
iccon04.gif
Rasulü sırtını sıvazlar bu üzgün adamın. Ve ağzından şu mübarek sözler dökülür:
–İyi ki ona sevdiğini söylemişsin….
8d9e53257d225a39ed171a858b90ae3d.jpg


KALP SEVMEKTEN YORULMAZ!...
 

Eyvàh!

Well-known member
Anadolu’da yetişen büyük velilerden “Ankaravî İsmail Rusuhî Efendi”ye bir gün bazı sevdikleri gelip;
-
iccon04.gif
sevgisi kalbe nasıl girer? diye sordular.
Cevabında;
- Kalpten dünya sevgisi çıkınca,
iccon04.gif
sevgisi kendiliğinden girer, buyurdu.
Ve sordu onlara:
- Su dolu bir şişe düşünün mesela.Suyu boşaltırsanız ne olur?
- Yerine hava girer.
- Yani hem su, hem de hava bir arada bulunamaz değil mi?
- Evet efendim, bulunamaz.
- İşte kalp de böyledir, buyurdu. Orada iki sevgi bir anda bir arada bulunamaz. Onda ya “Dünya sevgisi” vardır, ya da “
iccon04.gif
sevgisi”. Kalpten dünya sevgisi çıkarsa,
iccon04.gif
sevgisi kendiliğinden gelir.

Kalpten nasıl çıkar?
Dinleyenler;
- Peki efendim, kalpten dünya sevgisi nasıl çıkar? diye sordular.
- Kalbinde dünya sevgisi olmayan bir mübarek zatın sohbetiyle, buyurdu.
- Öyle zatlar yoksa? dediler.
- O zatların hayatta olmaları şart değil ki, buyurdu. Vefat etmiş olsalar da onları sevmek, kalpten söküp atar dünya sevgisini.
Ve ilave etti.
- Onları sevebilmek için de tanımak lazım tabii.
- Nasıl tanıyacağız? dediler.
- Kitaplarını ve hayat hikâyelerini okumak suretiyle, buyurdu. Bunlar okununca, sevgileri kalbe yerleşir.

***

Bir gün de, cemaatine;
- İnsanın en büyük düşmanı kimdir, biliyor musunuz?diye sordu.
- Bilmiyoruz, dediler.

Nefsin düşmanı!..
- En büyük düşman nefs-i emmaredir, buyurdu. Ama bu, ölmez ve yok olmaz. Çünkü nefis lazım.
- Nefis lazım mı? dediler.
- Evet, buyurdu.Çünkü o işe yarıyor.
- Ne işe yarıyor efendim?
- Mesela insan neslinin devamı ve düşmanla harp ve cihat, nefisle oluyor, buyurdu. Hem bu cihat sayesinde insan melekten bile yüksek olabiliyor.
- Peki efendim, nefis ölmese de zayıflamaz mı? dediler.
- Tabii zayıflar, buyurdu.
- Ne ile zayıflar efendim?
- İbadet yapmakla. Nefsin en büyük düşmanı ibadettir çünkü.
- Hangi ibadet mesela?
- Nefse en zor gelen ibadet, namazdır. Nefis kahrolur her namazda. Öyle zayıflar ki, insanı aldatamaz olur.
 

Eyvàh!

Well-known member
İbnu'l Kayyım el-Cevziyye diyor ki:



"Bir kalp;



Günahtan tevbe edinceye kadar sahibini sıkıştırıyorsa,
Zikirsiz, ibadetsiz bir günü sıkıntılı görüyorsa,
İbadet ederken yemekten-içmekten daha çok zevk alıyorsa,
Virdini unuttuğunda malını kaybetmiş gibi üzülüyorsa,
Namaza durduğunda dertlerini unutuyorsa,
Vakit harcamada cimri ise,
Bir amelden çok o amelin kabul olması ile ilgileniyorsa. .

O kalp diridir. "

Bedenlerimiz, dillerimiz ne derse desin; Rabbimiz kalplere bakıyor.
Kalplerin durumu, gerçek durumumuzdur.


 

Eyvàh!

Well-known member
2001315930665482995_fs.jpg

İnsanların hayırlısı "kalbi mahmum" olan ve dürüst lisan sahibi olan kimsedir.
Denildi ki; "Dürüst lisanı anladık. Kalbi mahmum nedir?"
Buyurdu ki, haramlardan çekinen, içinde günah, zulüm ve hased olmıyan temiz kalbdir.
Denildi ki: "Bu hal üzere olan kim dir?"
Buyurdu ki: "Dünyayı sevmeyip, ahireti sevendir."
Denildi ki: "Bu hal üzere olan kimdir?
Güzel ahlaklı mümindir.
Ravi: Hz. İbni Amr ra


 
Üst