..
Kanuni Sultan Süleyman
Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yer yüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin Ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım.Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva'sın.Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektupla gönderip ülkenizi düşman istila edip şu anda hapiste olduğunuzu bildirip kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz.Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur.Her şeyden haberdar oldum.Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir.Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz.Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır.Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır.Yüce Allah hayırlara bağışlasın.Allah’ın istediği ne ise o olsun.Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenebilirsiniz.Böyle Biliniz.
..
Kımızı yazılı bölümde, muhatabı olan kişinin gözünde dev gibi büyüyor, ve karşısındakinin kendisini aciz hissetmesini sağlıyor. Mavi olan cümlede de karşısındakinin gücünün tek cümle ile adlandırabilecek kadar az olduğunu vurgulayıp, ikisinin mukayesesindeki güç kudret farkını ortaya koyuyor.Yeşille yazan kısımda durumu özetleyip karşısındakinin ne denli zavallı bir durumda olduğunu belirtiyor. Turuncuyla yazan kısımda, çok ezmiş zavallıyı yaa lafa dikkat edin "dünyayı idare eden tahtımızın AYAKLARINA" yani senin lafın ancak benim ayaklarıma ulaşabilir.. Nihayetinde bunu okuyanda psikolojik bir eziklik meydana getiriyor Kanuni. İşte diplomaside haşmeti ali osman da budur...
Kanuni Sultan Süleyman
Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yer yüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin Ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım.Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva'sın.Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektupla gönderip ülkenizi düşman istila edip şu anda hapiste olduğunuzu bildirip kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz.Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur.Her şeyden haberdar oldum.Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir.Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz.Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır.Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fetheylemekteyiz. Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır.Yüce Allah hayırlara bağışlasın.Allah’ın istediği ne ise o olsun.Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenebilirsiniz.Böyle Biliniz.
..
Kımızı yazılı bölümde, muhatabı olan kişinin gözünde dev gibi büyüyor, ve karşısındakinin kendisini aciz hissetmesini sağlıyor. Mavi olan cümlede de karşısındakinin gücünün tek cümle ile adlandırabilecek kadar az olduğunu vurgulayıp, ikisinin mukayesesindeki güç kudret farkını ortaya koyuyor.Yeşille yazan kısımda durumu özetleyip karşısındakinin ne denli zavallı bir durumda olduğunu belirtiyor. Turuncuyla yazan kısımda, çok ezmiş zavallıyı yaa lafa dikkat edin "dünyayı idare eden tahtımızın AYAKLARINA" yani senin lafın ancak benim ayaklarıma ulaşabilir.. Nihayetinde bunu okuyanda psikolojik bir eziklik meydana getiriyor Kanuni. İşte diplomaside haşmeti ali osman da budur...