Karun'dan dünya zenginlerine mesaj mı var?

nuriye

Well-known member
Bugün dünyanın bazı coğrafyalarında insanlık onuruna yakışmayacak şekilde sefalet içinde yaşayan yoksullar vardır. Yine dünyanın bazı yerlerinde de bu yoksullara seyirci kalan büyük çapta zenginlerin olduğu da bilinmektedir.
Kur'an-ı Kerim, dünyadaki yoksullara ilgisiz kalan servet sahiplerine ibret olması için Karun'un zenginliğini anlatmış, sonunda bunca servetiyle yerin dibine batışına da (yoksullara ilgisiz kalan) servet sahiplerinin dikkatlerini çekmiştir.
Öyle ise biz de dikkatlerin çekildiği bu olaya bir göz atalım. Bakalım tarihin en zengin adamından günümüzün en zenginlerine ne mesajlar var bir görelim.
Bilindiği üzere Karun, öğrendiği kimya bilgisiyle kısa zamanda çevresinin en zengini haline gelmiş ama, hiçbir yoksulun da yardımına koşmamıştır. Hz. Musa:
— Rabbimiz kimi insanları varlıkla kimini de yoklukla imtihan eder. Senin imtihanın da varlıkla oluyor. Sakın çevrendeki yoksullara ilgisiz kalmayasın.. uyarısında bulununca:
— Ben bu serveti kendi emeğimle kazandım, yoksula yardım etmek borcunda değilim! diyerek de sefalet içinde inleyenlere ilgisiz kalmaya devam etmiştir.
Buna rağmen Hz. Musa (as), Karun'u hırsıyla baş başa bırakmayıp ikazlarını sürdürünce, rahatsızlık duymaya başlayan Karun, O'nu halkın gözünden düşürüp de etkisiz hale getirmek için bir komplo hazırlar. Hz. Musa, büyük bir kalabalığın içinde vaaz verirken ayağa kalkıp konuşmaya başlayan bir kadın:
— Ey insanlar beni dinleyin! diyerek herkesi kendine baktırır, ama söyleyeceği sözün gerisini getiremeyince mecburen gerçeği anlatmaya başlar:
— Karun bana, Musa'ya iftira etmem için bir kese dolusu altın verdi, gerçi ben kötü bir kadınım ama Allah'ın Peygamber'ine iftira edecek kadar da adi biri değilim, işte bana verdiği, diyerek ortaya attığı kesenin ağzı açılır, içindeki altınlar da ortaya saçılır.
Karun'un işi, Peygamber'e iftiraya kadar vardırışı, Allah'ın (cc) gayretine dokunur. Duasını kabul edeceğini bildirdiği Hz. Musa da bunun üzerine ellerini açıp şöyle dua eder:
— Ya Rab, kendisine ikram edilen bunca servetin gereğini yerine getirmeyip de işi bir Peygamber'e iftiraya kadar götüren Karun'a layık olduğunu ver, kendinden sonra gelecek yoksullara yardım etmeyen tüm zenginlere de ibret olacak sonucu yaşat!
Bundan sonra Karun'un çiftliğinde dehşetli bir deprem olur, ortasından yarılan toprak Karun'u malıyla, mülküyle, çiftlikteki tüm varlığıyla yerin dibine aşağı çekerken Karun'un feryatları duyulur:
— Ya Musa! beni kurtar, yoksullara fazlasıyla yardımda bulunacağım!
Ne var ki yaptıkları gayret-i İlahiye dokunmuştur, cezasını bulacak; kendisinden sonra yoksula yardım etmeyen zenginlere mesaj verecek bir sonucu yaşayacaktır.
Ancak buna rağmen Rabbimiz yine de Hz. Musa'ya şöyle hitap eder:
— Eğer Karun yerin dibine aşağı batıp giderken 'Ya Musa!' diye kulumu değil de, 'Ya Rab!' diye beni yardıma çağırsaydı yine de ona yardım edip kurtarırdım. Ama buna rağmen o benden değil kulumdan yardım istedi, cezaya müstahak olduğunu bir daha göstermiş oldu. Karun'un yerin dibine aşağı batışını gözleriyle gören yoksullar, 'İyi ki Karun gibi zengin olmadık.' diyerek hallerine şükrederlerken, yoksula yardım etmeyen servet sahiplerini de 'Karun gibi zengin adam' diye tarif etmeye başladılar. Demek ki, dünya zenginlerinin büyük imkânlara sahip olmaları, Allah'ın büyük bir ikramına mazhar olmaları demektir. Ancak bu İlahi ikramın gereği olan yoksula yardım mükellefiyetleri yerine getirilir, Karun gibi ihtiyaçtan inleyenlere ilgisiz kalarak bir kriz musibetine davetiye çıkarmazlarsa tabii.


AHMED ŞAHİN
 
Üst