Konuya cevap cer

Cevap: Katre - Sayfa: 107



Remz



Arkadaş! Dünyanın üç vechi vardır:


Birisi: Âhirete bakar. Çünkü onun mezraasıdır.


İkincisi: Esmâ-i Hüsnâya bakar. Çünkü onların mektep ve tezgâhlarıdır.


Üçüncüsü: Kasten ve bizzat kendi kendine bakar. Bu vecihle insanların hevesatına, keyiflerine ve bu fâni hayatın tekâlifine medar olur.


Nur-u iman ile dünyanın evvelki iki vechine bakmak, mânevî bir cennet gibi olur. Üçüncü vecih ise, dünyanın fena yüzüdür ki zâtî ve ehemmiyetli bir kıymeti yoktur.



Remz



Arkadaş! İnsanın vücudu, bedeni, emvâl-i mîriyeden bir neferin elinde bulunan bir hayvan gibidir. O nefer, o hayvanı beslemeye ve hizmetine mükellef olduğu gibi, insan da o vücudu beslemeye mükelleftir


Aziz kardeşlerim! Burada bana bu sözü söylettiren, nefsimle olan bir münakaşamdır. Şöyle ki:


Mehâsiniyle mağrur olan nefsime dedim ki: “Sen birşeye mâlik değilsin, nedir bu gururun?”


Dedi ki: “Madem mâlik değilim, ben de hizmetini görmem.”


Dedim ki: “Yâhu, bu sineğe bak. Gayet küçücük zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler süpürür. Her işini görür. Sen de lâakal onun kadar vücuduna hizmet etmelisin” diye ikna ettim.


Takdis ederiz o Zâtı ki, bu sineğe nezafeti ilhamen öğretir, bana da üstad yapar. Ben de onunla nefsimi ikna ve ilzam ederim.



Remz



İnsanı dalâletlere sürükleyen cihetlerden biri de şudur ki: İsm-i Zâhir ile ism-i Bâtın’ın hükümleri ayrı ayrı oluyor; bunları birbirine karıştırıp mercilerini kaybetmek mahzurludur.






Zât: Allahaziz: çok değerli, izzetli
cihet: yöndalâlet: doğru yoldan sapkınlık inançsızlık
ehemmiyetli: önemliemvâl-i mîriye: devlete âit mallar
esmâ-i Hüsnâ: Allah’ın sonsuz mükemmellikte ve güzellikte olan isimlerifena: gelip geçici olan
fâni: geçici olan, ölümlügayet: çok
hevesat: nefsin hoşuna giden gelip geçici istek ve arzularilhamen: ilham yoluyla
ilzam etmek: susturmak, cevap veremez hâle getirmekism-i Bâtın: Cenâb-ı Hakkın her varlığın içine hükmettiğini ifade eden ismi
ism-i Zâhir: Cenâb-ı Hakkın bütün varlıkları dıştan kuşatan ve varlığını eserleriyle ve delilleriyle açıkça ifade eden ismikasten ve bizzat: bilerek ve kendisi isteyerek
lâakal: en azındanmahzurlu: sakıncalı
mağrur: gururlu, kendini beğenmişmedar: dayanak noktası, kaynak
mehâsin: güzellikler, iyiliklermektep: ders okutulan yer; okul
merci: başvurulacak, sığınılacak yermezraa: tarla
mâlik: sahipmükellef: yükümlü
nefer: askernefis: bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duyu
nezafet: temizliknur-u iman: iman nuru, aydınlığı
remz: işarettakdis etmek: Allah’ın her türlü eksiklikten pak ve yüce olduğunu dile getirmek
tekâlif: yükümlülükler, sorumluluklartezgâh: vitrin
vecih: yön, yüzzarif: ince, hoş
zatî: özüne ait olan, esasâhiret: öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
üstad: hoca, öğretmen


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst