Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İmanın Şartları
Kadere Hayrın ve Şerrin Allah tan Geldiğine İman
Kaza ve Kadere İman
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Eyvàh!" data-source="post: 3012" data-attributes="member: 12"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Kaza ve Kadere İman Nedir?</span> </span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kader, Cenâb-ı Hakk'ın ezelden ebede kadar olmuş ve olacak, iyi-kötü her şey'in oluş zamanını, yerini ve her türlü özelliklerini ezelden bilmesi, öylece takdir ve tesbit etmesidir.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kazâ ise, zamanı gelince ezelî ilmine ve takdîrine uygun olarak eşya ve olayları yaratmasıdır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu tariften anlaşıldığına göre, kader yüce Allah'ın ilim ve irâde sıfatının bir tecellisi, kaza da tekvîn sıfatının eseridir.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Allah bütün kâinatı ve kâinat içinde bulunan canlı - cansız bütün varlıkları bir programa göre yaratmıştır. Allah kainatta meydana gelecek bütün hâdiseleri bildiği gibi, en ufak bir zerrenin ne gibi hareketler yapacağını dahi, en ince teferruatına kadar bilir. İlmi her şey'i kaplamıştır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kâinatta görünen eşsiz nizam ve hârika düzen, onu, Allah'ın bilerek plânladığını, programladığını ve her şey'i o plân ve programa göre, zamanı gelince yaratmakta olduğunu gösterir.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İşte Allah'ın kâinatı yaratmadan evvel ezelde çizdiği bu programa kader denir. Zamanı gelince bu programı tatbika koyması da kazâ'dır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Şu halde kazâ ve kadere îman; Allah'ın her şey'i bildiğine, ezelde programladığına, sonra da zamanı gelince eşya ve olayları o bilgi ve programa göre yaratmakta olduğuna tereddütsüz olarak îman etmektir. </span></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Âlemde Hayrın Yanında Şerler de Yaratılmaktadır. Allah'ın Şerleri Yaratması Nasıl Olur?</span> </span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hayrı da, şerri de yaratan Allah'tır. Bu inanış, Kadere îmanın bir cüz'üdür.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ancak âlemde yaratılan hayırlar asıl, şerler ise fer'îdir. Hayırlar küllî, şerler cüz'îdir.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Şerrin yaratılması, "her şey zıddıyla bilinir" kaidesiyle, hayrın hakikatı ve güzelliği ortaya çıkması içindir. Meselâ hastalık olmasa, sıhhatın nasıl kıymetli bir nimet, büyük bir ganimet olduğu bilinemezdi. Karanlık olmasa, ışığın değeri anlaşılamazdı. Kötülük olmasa, iyiliğin fazîlet ve üstünlüğü idrâk edilemezdi.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">ålemde hayrın yanında cüz'î kalan şerler hiç yaratılmasa idi, hayrın mâhiyeti ve güzelliği tam görülemediği gibi; hayrın nevîleri, dereceleri, çeşitleri de anlaşılamazdı. Böylelikle cüz'î bir şerrin yaratılmaması neticesinde pek çok hayırlar vücuda gelemezdi, dolayısıyla büyük bir şer ve zarar ortaya çıkardı.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ayrıca şer ve hayır telâkkisi, çoğu zaman insanın anlayışına ve bakış açısına göre de değişmektedir. İnsan bâzı şeyleri kendisi için şer ve çirkin bulurken, aslında o şey onun hakkında tamamiyle hayırdır. Fakat insan hodgâm (bencil) ve zâhir-perest olduğu için, ilk bakışta kendi menfaatine aykırı bulduğu her hâdiseye şer hükmünü verebilmektedir. Bunu bir misalle açıklayalım: Mühim bir iş için uçağa binecek bir adam, bineceği uçağı kaçırsa, bu ona büyük bir şer olarak gözükür. Çünkü menfaati zedelenmiş, dünyevî bir işi aksamıştır. Ancak daha sonra havada uçağın kaza yapıp düştüğünü farz edelim. Bu durum karşısında da, aynı insan, daha önce şer telâkki ettiği şey'in, aslında kendisi için ne kadar hayırlı olduğunu düşünmeye başlıyacaktır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Demek ki ilk bakışta insana şer gibi görünen pek çok hâdise, netice itibariyle iyi ve hayırlı olabilmektedir... Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri bu hakikatı ne güzel dile getirmiştir:</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">"Hak şerleri hayreyler</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Zannetme ki gayreyler</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Ârif anı seyreyler</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Mevlâ görelim neyler</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Neylerse güzel eyler..."</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Şerrin Allah'ın ilmi ve iradesi dışında meydana geldiğini ve Allah'ın şerleri yaratmadığını söylemek; Allah'ın İlim, İrâde ve Kudret sıfatlarının bir hududu ve sınırı olduğunu iddia etmek demektir. Bu ise, ulûhiyetin şânına bir noksanlık isnâdı olduğu gibi, kâinatın bir plân ve programa göre yaratıldığı gerçeğine de zıddır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bunun içindir ki Hayır ve şerrin de Allah'tan olduğu, Allah tarafından yaratıldığı hususu, Kaza ve Kadere îmanın içinde yer almış ve bu inanç üzerinde ayrıca durulup te'yid edilmek lüzumu duyulmuştur.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">İnsanın İşlediği Hayrı da, Şerri de Allah Yarattığına Göre, İnsan Nasıl Yaptığı Şerden Mes'ûl Tutulabilir?</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Allah Teâlâ bizim yapacağımız iyi-kötü bütün hareketlerimizi, hayır ve şer bütün davranışlarımızı bilir ve zamanı gelince de yaratır. O'nun bu bilmesi ve yaratması, bizim mes'ûliyetten kurtulmamızı gerektirmez. Zira Allah, biz insanlara, iyi ile kötüyü, hayır ile şerri birbirinden ayırdedip bunlardan birini tercih etme irâde ve ihtiyarını, kabiliyet ve hürriyetini de vermiştir. İnsandaki bu ihtiyar ve irâdeye, "cüz'-i ihtiyar" veya "cüz'-i irâde" denir. İnsan bu kabiliyetini kullanarak iyiyi veya kötüyü, hayrı veya şerri seçebilir. Allah da onun bu tercihine göre, fi'lini yaratır. Demek ki, Allah kulun iyi veya kötü fiillerini, onu iyilik ve kötülük yapmaya zorlayarak değil, bil'akis irâde ve ihtiyarını kullanması sonucu yaptığı tercihe göre yaratmaktadır. Kul iyiyi tercih ettiyse iyiyi yaratır, kötüyü tercih ettiğinde de kötüyü... Bu durumda mes'ûliyet de, seçim ve tercihi yapan insana ait olur.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Özet olarak denebilir ki, kulun fiillerinde şerri ve kötüyü yaratan Allah'tır; fakat onu isteyen, kazanan, kesbeden insandır. Bu sebeble mes'uliyet de insana aittir. </span></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Allah Ezelde, Olacak Her Şey'i Bilmekle Bizi O Şey'i Yapmaya Zorlamış Olmaz mı?</span> </span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Hayır. Çünkü kulun bir şey'i yapacağını Allah'ın bilmesinin, kulun fi'li üzerinde zorlayıcı bir te'siri yoktur. Bunu bir misalle izah edelim:</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Astronomik incelemeler neticesi 1 sene sonra ay'ın tutulacağını bildiğimizi farzedelim. Günü gelince ay tutulsa, bu, ay'ın biz bildiğimiz için tutulduğu mânasına gelebilir mi? Hayır. Çünkü ay, biz bildiğimiz için değil, tutulma sebeblerinin varlığından dolayı tutulmuştur. Biz o sebebleri daha bir sene önceden ilmî incelemelerle keşfederek ay'ın tutulacağı hususunda bilgi sahibi olduk. Hiçbir zaman biz ay'ın tutulacağını söylediğimiz için ay tutulmadı.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Aynen bu misal gibi, Allah da kulun irâdesini hayır veya şerden hangi istikamette kullanarak nasıl bir davranış yapmak istediğini önceden bilir, onu tesbit ve takdîr eder. Zamanı gelince de kulun istediği istikamette yaratır. Allah'ın bu bilmesi, kulun o fi'li işlemeyi istiyeceği içindir. Yoksa, Allah bildiği için kulun o işi yapmayı istemesi ve işlemesi söz konusu değildir.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Şu halde, kulun irâdesini kullanarak işlediği fiillerini Allah'ın ezelde bilip takdîr etmesi, kulu mes'uliyetten kurtarmaz. Çünkü, bu bilişte kulu bir zorlama, irâde ve ihtiyarını ortadan kaldırma durumu kesinlikle yoktur. </span></p><p></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Kaza ve Kader İnancının, âmentü İçinde Yer Almasının Hikmeti Nedir?</span> </span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kaza ve Kadere îman, aslında imanın son hududunu gösteren, hal ve vicdanla ilgili çok ince bir mes'eledir. Mü'min kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna îman ile, her şey'i, hatta nefsini ve fiillerini bile Cenâb-ı Hakk'a verir. Bu durumda, mes'uliyetten kaçmaması için karşısına cüz'-i ihtiyârî çıkar. "İstek ve iradenle yapıyorsun, o halde mes'ulsün" der. İnsan cüz'-i ihtiyârîsine dayanıp yaptığı iyilik ve kemâlâtı nefsine mâl edip mağrur olacakken, bu sefer de karşısına kadere iman çıkar. "Haddini bil, yapan sen değilsin. Yapan ve yaratan, takdîr ve irâde eden Allah'tır" der.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Görüldüğü gibi, kader nefsi gururdan, kibirden kurtarmak; cüz'-i ihtiyarî de mes'uliyet ve mükellefiyetten kaçmasına fırsat vermemek için îmanın esasları arasına dahil olmuşlardır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bunun aksi, yani, insanın mes'uliyetten kurtulmak için kadere yapışması; yaptığı iyilik ve hasenelerle gururlanması için de cüz'-i ihtiyarîye sarılması, kadere îmanın sır ve hikmetine aykırıdır. </span></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: red">Kaza ve Kadere İnancın İnsan Hayatı Üzerindeki Te'sirleri Nelerdir?</span> </span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kaza ve Kader inancı, insanda ye'sin ve ümidsizliğin ve kederin en büyük ilâcıdır. İnsan, başına gelen felâket ve musîbetlere, kadere olan inancı sebebiyle, Allah'ın takdîri gözüyle bakıp kendini teselli eder. Onun takdîrine rıza gösterir. Kudreti sonsuz bir Rabbın murâkabesi altında olduğunu hisseder. O belâ ve musibetin Allah'tan geldiğini bildiğinden, kurtulmak için yalnızca O'na iltica eder, O'na yalvarır. Gelen musibetin kendisi için keffâret ve afv sebebi olduğunu düşünür, sabır ve metanet gösterir.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Bu sırdandır ki; <strong>"Kadere îman eden, kederden emîn olur"</strong> denilmiştir. </span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Kadere îman, insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır. Çünkü insan, bütün kâinatla alâkadardır. Maksadları ve arzuları, ideal ve hedefleri sonsuzdur. Kudret, irâde ve hürriyeti ise, sınırlı ve mahduddur. Arzu ve maksadlarının, düşünce ve fikirlerinin bâzan binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez. Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu, ideal ve düşünceleri, onu mânen baskı altında tutar, ruhunu ezer, kalb ve vicdanını sızlatır. Ümidsizliğe düşürür. İşte kadere îman, bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı, şevk ve gayret menba'ı, ümid ışığı, üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır.</span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">Daha önce de belirttiğimiz gibi, kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır. Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına, bir nevi fir'avunlaştırmasına mâni olur. Tevazu' ve mahviyet sâhibi kılar</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Eyvàh!, post: 3012, member: 12"] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Kaza ve Kadere İman Nedir?[/COLOR] [/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Kader, Cenâb-ı Hakk'ın ezelden ebede kadar olmuş ve olacak, iyi-kötü her şey'in oluş zamanını, yerini ve her türlü özelliklerini ezelden bilmesi, öylece takdir ve tesbit etmesidir.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Kazâ ise, zamanı gelince ezelî ilmine ve takdîrine uygun olarak eşya ve olayları yaratmasıdır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Bu tariften anlaşıldığına göre, kader yüce Allah'ın ilim ve irâde sıfatının bir tecellisi, kaza da tekvîn sıfatının eseridir.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Allah bütün kâinatı ve kâinat içinde bulunan canlı - cansız bütün varlıkları bir programa göre yaratmıştır. Allah kainatta meydana gelecek bütün hâdiseleri bildiği gibi, en ufak bir zerrenin ne gibi hareketler yapacağını dahi, en ince teferruatına kadar bilir. İlmi her şey'i kaplamıştır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Kâinatta görünen eşsiz nizam ve hârika düzen, onu, Allah'ın bilerek plânladığını, programladığını ve her şey'i o plân ve programa göre, zamanı gelince yaratmakta olduğunu gösterir.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]İşte Allah'ın kâinatı yaratmadan evvel ezelde çizdiği bu programa kader denir. Zamanı gelince bu programı tatbika koyması da kazâ'dır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Şu halde kazâ ve kadere îman; Allah'ın her şey'i bildiğine, ezelde programladığına, sonra da zamanı gelince eşya ve olayları o bilgi ve programa göre yaratmakta olduğuna tereddütsüz olarak îman etmektir. [/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Âlemde Hayrın Yanında Şerler de Yaratılmaktadır. Allah'ın Şerleri Yaratması Nasıl Olur?[/COLOR] [/FONT][FONT=Comic Sans MS]Hayrı da, şerri de yaratan Allah'tır. Bu inanış, Kadere îmanın bir cüz'üdür.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Ancak âlemde yaratılan hayırlar asıl, şerler ise fer'îdir. Hayırlar küllî, şerler cüz'îdir.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Şerrin yaratılması, "her şey zıddıyla bilinir" kaidesiyle, hayrın hakikatı ve güzelliği ortaya çıkması içindir. Meselâ hastalık olmasa, sıhhatın nasıl kıymetli bir nimet, büyük bir ganimet olduğu bilinemezdi. Karanlık olmasa, ışığın değeri anlaşılamazdı. Kötülük olmasa, iyiliğin fazîlet ve üstünlüğü idrâk edilemezdi.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]ålemde hayrın yanında cüz'î kalan şerler hiç yaratılmasa idi, hayrın mâhiyeti ve güzelliği tam görülemediği gibi; hayrın nevîleri, dereceleri, çeşitleri de anlaşılamazdı. Böylelikle cüz'î bir şerrin yaratılmaması neticesinde pek çok hayırlar vücuda gelemezdi, dolayısıyla büyük bir şer ve zarar ortaya çıkardı.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Ayrıca şer ve hayır telâkkisi, çoğu zaman insanın anlayışına ve bakış açısına göre de değişmektedir. İnsan bâzı şeyleri kendisi için şer ve çirkin bulurken, aslında o şey onun hakkında tamamiyle hayırdır. Fakat insan hodgâm (bencil) ve zâhir-perest olduğu için, ilk bakışta kendi menfaatine aykırı bulduğu her hâdiseye şer hükmünü verebilmektedir. Bunu bir misalle açıklayalım: Mühim bir iş için uçağa binecek bir adam, bineceği uçağı kaçırsa, bu ona büyük bir şer olarak gözükür. Çünkü menfaati zedelenmiş, dünyevî bir işi aksamıştır. Ancak daha sonra havada uçağın kaza yapıp düştüğünü farz edelim. Bu durum karşısında da, aynı insan, daha önce şer telâkki ettiği şey'in, aslında kendisi için ne kadar hayırlı olduğunu düşünmeye başlıyacaktır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Demek ki ilk bakışta insana şer gibi görünen pek çok hâdise, netice itibariyle iyi ve hayırlı olabilmektedir... Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri bu hakikatı ne güzel dile getirmiştir:[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]"Hak şerleri hayreyler Zannetme ki gayreyler Ârif anı seyreyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler..."[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Şerrin Allah'ın ilmi ve iradesi dışında meydana geldiğini ve Allah'ın şerleri yaratmadığını söylemek; Allah'ın İlim, İrâde ve Kudret sıfatlarının bir hududu ve sınırı olduğunu iddia etmek demektir. Bu ise, ulûhiyetin şânına bir noksanlık isnâdı olduğu gibi, kâinatın bir plân ve programa göre yaratıldığı gerçeğine de zıddır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Bunun içindir ki Hayır ve şerrin de Allah'tan olduğu, Allah tarafından yaratıldığı hususu, Kaza ve Kadere îmanın içinde yer almış ve bu inanç üzerinde ayrıca durulup te'yid edilmek lüzumu duyulmuştur.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]İnsanın İşlediği Hayrı da, Şerri de Allah Yarattığına Göre, İnsan Nasıl Yaptığı Şerden Mes'ûl Tutulabilir?[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Allah Teâlâ bizim yapacağımız iyi-kötü bütün hareketlerimizi, hayır ve şer bütün davranışlarımızı bilir ve zamanı gelince de yaratır. O'nun bu bilmesi ve yaratması, bizim mes'ûliyetten kurtulmamızı gerektirmez. Zira Allah, biz insanlara, iyi ile kötüyü, hayır ile şerri birbirinden ayırdedip bunlardan birini tercih etme irâde ve ihtiyarını, kabiliyet ve hürriyetini de vermiştir. İnsandaki bu ihtiyar ve irâdeye, "cüz'-i ihtiyar" veya "cüz'-i irâde" denir. İnsan bu kabiliyetini kullanarak iyiyi veya kötüyü, hayrı veya şerri seçebilir. Allah da onun bu tercihine göre, fi'lini yaratır. Demek ki, Allah kulun iyi veya kötü fiillerini, onu iyilik ve kötülük yapmaya zorlayarak değil, bil'akis irâde ve ihtiyarını kullanması sonucu yaptığı tercihe göre yaratmaktadır. Kul iyiyi tercih ettiyse iyiyi yaratır, kötüyü tercih ettiğinde de kötüyü... Bu durumda mes'ûliyet de, seçim ve tercihi yapan insana ait olur.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Özet olarak denebilir ki, kulun fiillerinde şerri ve kötüyü yaratan Allah'tır; fakat onu isteyen, kazanan, kesbeden insandır. Bu sebeble mes'uliyet de insana aittir. [/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Allah Ezelde, Olacak Her Şey'i Bilmekle Bizi O Şey'i Yapmaya Zorlamış Olmaz mı?[/COLOR] [/FONT][FONT=Comic Sans MS]Hayır. Çünkü kulun bir şey'i yapacağını Allah'ın bilmesinin, kulun fi'li üzerinde zorlayıcı bir te'siri yoktur. Bunu bir misalle izah edelim:[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Astronomik incelemeler neticesi 1 sene sonra ay'ın tutulacağını bildiğimizi farzedelim. Günü gelince ay tutulsa, bu, ay'ın biz bildiğimiz için tutulduğu mânasına gelebilir mi? Hayır. Çünkü ay, biz bildiğimiz için değil, tutulma sebeblerinin varlığından dolayı tutulmuştur. Biz o sebebleri daha bir sene önceden ilmî incelemelerle keşfederek ay'ın tutulacağı hususunda bilgi sahibi olduk. Hiçbir zaman biz ay'ın tutulacağını söylediğimiz için ay tutulmadı.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Aynen bu misal gibi, Allah da kulun irâdesini hayır veya şerden hangi istikamette kullanarak nasıl bir davranış yapmak istediğini önceden bilir, onu tesbit ve takdîr eder. Zamanı gelince de kulun istediği istikamette yaratır. Allah'ın bu bilmesi, kulun o fi'li işlemeyi istiyeceği içindir. Yoksa, Allah bildiği için kulun o işi yapmayı istemesi ve işlemesi söz konusu değildir.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Şu halde, kulun irâdesini kullanarak işlediği fiillerini Allah'ın ezelde bilip takdîr etmesi, kulu mes'uliyetten kurtarmaz. Çünkü, bu bilişte kulu bir zorlama, irâde ve ihtiyarını ortadan kaldırma durumu kesinlikle yoktur. [/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Kaza ve Kader İnancının, âmentü İçinde Yer Almasının Hikmeti Nedir?[/COLOR] [/FONT][FONT=Comic Sans MS]Kaza ve Kadere îman, aslında imanın son hududunu gösteren, hal ve vicdanla ilgili çok ince bir mes'eledir. Mü'min kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna îman ile, her şey'i, hatta nefsini ve fiillerini bile Cenâb-ı Hakk'a verir. Bu durumda, mes'uliyetten kaçmaması için karşısına cüz'-i ihtiyârî çıkar. "İstek ve iradenle yapıyorsun, o halde mes'ulsün" der. İnsan cüz'-i ihtiyârîsine dayanıp yaptığı iyilik ve kemâlâtı nefsine mâl edip mağrur olacakken, bu sefer de karşısına kadere iman çıkar. "Haddini bil, yapan sen değilsin. Yapan ve yaratan, takdîr ve irâde eden Allah'tır" der.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Görüldüğü gibi, kader nefsi gururdan, kibirden kurtarmak; cüz'-i ihtiyarî de mes'uliyet ve mükellefiyetten kaçmasına fırsat vermemek için îmanın esasları arasına dahil olmuşlardır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Bunun aksi, yani, insanın mes'uliyetten kurtulmak için kadere yapışması; yaptığı iyilik ve hasenelerle gururlanması için de cüz'-i ihtiyarîye sarılması, kadere îmanın sır ve hikmetine aykırıdır. [/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=red]Kaza ve Kadere İnancın İnsan Hayatı Üzerindeki Te'sirleri Nelerdir?[/COLOR] [/FONT][FONT=Comic Sans MS]Kaza ve Kader inancı, insanda ye'sin ve ümidsizliğin ve kederin en büyük ilâcıdır. İnsan, başına gelen felâket ve musîbetlere, kadere olan inancı sebebiyle, Allah'ın takdîri gözüyle bakıp kendini teselli eder. Onun takdîrine rıza gösterir. Kudreti sonsuz bir Rabbın murâkabesi altında olduğunu hisseder. O belâ ve musibetin Allah'tan geldiğini bildiğinden, kurtulmak için yalnızca O'na iltica eder, O'na yalvarır. Gelen musibetin kendisi için keffâret ve afv sebebi olduğunu düşünür, sabır ve metanet gösterir.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Bu sırdandır ki; [B]"Kadere îman eden, kederden emîn olur"[/B] denilmiştir. [/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Kadere îman, insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır. Çünkü insan, bütün kâinatla alâkadardır. Maksadları ve arzuları, ideal ve hedefleri sonsuzdur. Kudret, irâde ve hürriyeti ise, sınırlı ve mahduddur. Arzu ve maksadlarının, düşünce ve fikirlerinin bâzan binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez. Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu, ideal ve düşünceleri, onu mânen baskı altında tutar, ruhunu ezer, kalb ve vicdanını sızlatır. Ümidsizliğe düşürür. İşte kadere îman, bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı, şevk ve gayret menba'ı, ümid ışığı, üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır.[/FONT] [FONT=Comic Sans MS]Daha önce de belirttiğimiz gibi, kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır. Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına, bir nevi fir'avunlaştırmasına mâni olur. Tevazu' ve mahviyet sâhibi kılar[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İmanın Şartları
Kadere Hayrın ve Şerrin Allah tan Geldiğine İman
Kaza ve Kadere İman
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst