kenz-i mahfi
Sorumlu
ATOM (Yunanca) (اتوم)
Kimya ve fizikte bir elementin bütün özelliklerini taşıyan en küçük parçasıdır.
Yunanca'da "bölünemez, kesilemez" manasına gelen "atomos" kelimesinden gelmektedir. Kimya ve fizikte eskiden bölünemez kabul edilen en küçük maddedir. Bir elementin bileşimlere girebilecek en küçük miktarını meydana getiren parçasıdır. Atom çekirdeği parçalanarak çok yüksek bir enerji keşfedilmiş ve bundan Atom Bombası yapılmıştır. Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği bu enerjiyi faydalı olmak için kullanacağı yerde canavarlaşmış insan medeniyeti tahribe çalışmıştır.
"Atom" kelimesi Arapça'da "zerre" kelimesiyle ifade edilmektedir. Bunun yanında çok küçük karınca ve güneş ışığında görünen ufacık toz parçaları için de "zerre" kelimesi kullanılmaktadır. Küçük boylu adam için de "zerre" kelimesi kullanılmaktadır.
Eski Yunan'daki bazı düşünürlere göre atom, maddenin bölünemez en küçük parçasıydı. Modern zamanda ise atomlar, atom altı parçacıklardan oluşmaktadır fikri kabul görmüştür.
Atomun bölünemeyeceğini ifade eden ve dolayısıyla atom kelimesini ilk çıkaran kişi Yunan'lı bilgin olan Democritus'tur. Maddelerin birbirinden farklı olmasının nedeninin atomların dizilişleri olduğu görüşü kuvvet bulmuştur.
Atomlar elektron, nötron ve protondan meydana gelmektedir. Atomdaki elektronlar eksi yüklüdürler ve içlerinde en hafif olanıdır. Protonlar artı yüklüdür ve kütleleri elektronunkinin yaklaşık olarak 1839 katıdır. Nötronlar ise yüksüzdür ve onların da kütlesi elektronun 1839 katıdır. Proton ve nötronlar beraberce atom çekirdeğini meydana getirirler. Bu parçacıklara nükleon denilmiştir. Elektronlar ise bu çekirdeğin etrafında ondan daha büyük olan elektron bulutunu oluştururlar.
Atomlar içerdikleri atomaltı parçacıkların sayıları ile birbirlerinden farklılık gösterirler. Aynı elementin atomları aynı sayıda protona sahiptirler ve bu sayıya atom numarası denilmektedir. Buna karşılık aynı elementin atomları farklı nötron sayılarına sahip olduklarında buna o elementin izotopları denilmektedir. Atomdaki elektronlar atoma zayıf güçlerle bağlı olduklarından elektron sayıları değişebilmektedir. Çekirdekdeki proton ve nötronlar nükleer füzyon veya radyoaktif bozunmaya uğradıklarında sayıları değişir ve böylece başka bir element meydana gelmiş olur.
Atom bombası için ilk çalışmalar İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıllarda bazı bilginlerin nükleer enerjinin fevkalade gücünün bir bombaya dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğine dair araştırma yapmalarıyla başlamıştır. İngiltereye sığınan 2 Alman bilimadamı olan Prof. Dr. Rudolp Peierls ile Dr. Otto Frisch, 1940 yılında Birminhgam Üniversitesi'nde ilk gelişmeyi sağladılar. 1941 yılı Haziran ayında ise yaklaşık olarak iki buçuk yıl içerisinde atom bombasının yapılabileceği duyuruldu. İngiltere Başbakanı Churchil, atom bombası çalışmasının hızla devam ettirilmesini istedi. O tarihlerde İngiltere bombardıman altında olduğundan küçük bir tesisin kurulmasına asıl büyük tesisin ise Kanada'da kurulmasına karar verildi. O tarihlerde ABD'de ayrı bir atom bombası projesi sürdürülüyordu. 1941 yılında ABD'nin savaşa girmesiyle iki ülke, atom bombasına ilişkin projelerin ortak yürütülmesini kararlaştırdı. Böylelikle çalışmalar Amerika'da yürütülmeye başlandı. İlk atom bombası denemesi 16 Temmuz 1945 tarihinde New Mexico çöllerinde gerçekleştirilmiştir. ABD hükümeti, Japonları teslime zorlamak için 2 adet atom bombasının atılmasını kararlaştırdı. Fakat bu hususta Japonya uyarılmadı. Nihayet 6 Ağustos 1945 tarihinde ilk atom bombası Hiroşimaya ve bundan 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 tarihinde ikinci atom bombası Nagasaki'ye atılmıştır. Bu bombaların yaklaşık olarak 20.000 ton TNT'ye eşdeğer bir gücü vardır. Dolayısıyla çok tahribat yapmıştır. Eğer bu bombalar atılmamış olsaydı yine Japonlar teslim olacaklardı. Amerika'dan sonra 4 yıl sonra Rusya ilk atom bombası nedemesi yaptı ve bundan 3 yıl sonra ise İngiltere ilk denemeyi yapmıştır.
Kimya ve fizikte bir elementin bütün özelliklerini taşıyan en küçük parçasıdır.
Yunanca'da "bölünemez, kesilemez" manasına gelen "atomos" kelimesinden gelmektedir. Kimya ve fizikte eskiden bölünemez kabul edilen en küçük maddedir. Bir elementin bileşimlere girebilecek en küçük miktarını meydana getiren parçasıdır. Atom çekirdeği parçalanarak çok yüksek bir enerji keşfedilmiş ve bundan Atom Bombası yapılmıştır. Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği bu enerjiyi faydalı olmak için kullanacağı yerde canavarlaşmış insan medeniyeti tahribe çalışmıştır.
"Atom" kelimesi Arapça'da "zerre" kelimesiyle ifade edilmektedir. Bunun yanında çok küçük karınca ve güneş ışığında görünen ufacık toz parçaları için de "zerre" kelimesi kullanılmaktadır. Küçük boylu adam için de "zerre" kelimesi kullanılmaktadır.
Eski Yunan'daki bazı düşünürlere göre atom, maddenin bölünemez en küçük parçasıydı. Modern zamanda ise atomlar, atom altı parçacıklardan oluşmaktadır fikri kabul görmüştür.
Atomun bölünemeyeceğini ifade eden ve dolayısıyla atom kelimesini ilk çıkaran kişi Yunan'lı bilgin olan Democritus'tur. Maddelerin birbirinden farklı olmasının nedeninin atomların dizilişleri olduğu görüşü kuvvet bulmuştur.
Atomlar elektron, nötron ve protondan meydana gelmektedir. Atomdaki elektronlar eksi yüklüdürler ve içlerinde en hafif olanıdır. Protonlar artı yüklüdür ve kütleleri elektronunkinin yaklaşık olarak 1839 katıdır. Nötronlar ise yüksüzdür ve onların da kütlesi elektronun 1839 katıdır. Proton ve nötronlar beraberce atom çekirdeğini meydana getirirler. Bu parçacıklara nükleon denilmiştir. Elektronlar ise bu çekirdeğin etrafında ondan daha büyük olan elektron bulutunu oluştururlar.
Atomlar içerdikleri atomaltı parçacıkların sayıları ile birbirlerinden farklılık gösterirler. Aynı elementin atomları aynı sayıda protona sahiptirler ve bu sayıya atom numarası denilmektedir. Buna karşılık aynı elementin atomları farklı nötron sayılarına sahip olduklarında buna o elementin izotopları denilmektedir. Atomdaki elektronlar atoma zayıf güçlerle bağlı olduklarından elektron sayıları değişebilmektedir. Çekirdekdeki proton ve nötronlar nükleer füzyon veya radyoaktif bozunmaya uğradıklarında sayıları değişir ve böylece başka bir element meydana gelmiş olur.
Atom bombası için ilk çalışmalar İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıllarda bazı bilginlerin nükleer enerjinin fevkalade gücünün bir bombaya dönüştürülüp dönüştürülemeyeceğine dair araştırma yapmalarıyla başlamıştır. İngiltereye sığınan 2 Alman bilimadamı olan Prof. Dr. Rudolp Peierls ile Dr. Otto Frisch, 1940 yılında Birminhgam Üniversitesi'nde ilk gelişmeyi sağladılar. 1941 yılı Haziran ayında ise yaklaşık olarak iki buçuk yıl içerisinde atom bombasının yapılabileceği duyuruldu. İngiltere Başbakanı Churchil, atom bombası çalışmasının hızla devam ettirilmesini istedi. O tarihlerde İngiltere bombardıman altında olduğundan küçük bir tesisin kurulmasına asıl büyük tesisin ise Kanada'da kurulmasına karar verildi. O tarihlerde ABD'de ayrı bir atom bombası projesi sürdürülüyordu. 1941 yılında ABD'nin savaşa girmesiyle iki ülke, atom bombasına ilişkin projelerin ortak yürütülmesini kararlaştırdı. Böylelikle çalışmalar Amerika'da yürütülmeye başlandı. İlk atom bombası denemesi 16 Temmuz 1945 tarihinde New Mexico çöllerinde gerçekleştirilmiştir. ABD hükümeti, Japonları teslime zorlamak için 2 adet atom bombasının atılmasını kararlaştırdı. Fakat bu hususta Japonya uyarılmadı. Nihayet 6 Ağustos 1945 tarihinde ilk atom bombası Hiroşimaya ve bundan 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 tarihinde ikinci atom bombası Nagasaki'ye atılmıştır. Bu bombaların yaklaşık olarak 20.000 ton TNT'ye eşdeğer bir gücü vardır. Dolayısıyla çok tahribat yapmıştır. Eğer bu bombalar atılmamış olsaydı yine Japonlar teslim olacaklardı. Amerika'dan sonra 4 yıl sonra Rusya ilk atom bombası nedemesi yaptı ve bundan 3 yıl sonra ise İngiltere ilk denemeyi yapmıştır.