Kelime Analizi 118: Tebzir

kenz-i mahfi

Sorumlu
TEBZÎR (Arapça) (تبذير)

Boş yere malını sarf etmek, serpmek, dağıtmak, israf etmek, layık olmayan yere malıkı sarfetmek manalarına gelmektedir.

Arapça "tohum ekmek, saçmak" manasına gelen "bezera" fiilinden türetilmiş ve mecazen İsraf etmek manasında kullanılmaktadır.

Bu fiil, israflı bir şekilde saçıp savurmak, israf etmek manalarında kullanılmaktadır.

Türkçede kullandığımız ve "saçıp savurmak" olarak bildiğimiz kelimenin aslı israf değil "tebzîr" kelimesidir. Tebzîr kelimesi "malı ifsad etmek, yersiz, masiyete harcamak" demektir. Bu durum ise savurganlığın miktarı ile değil, malın harcandığı yer ile ilgilidir.

Bu vaziyete göre eğer harcama normal yerlere yapılıyorsa, varlığın tümünün harcanması halinde bile bu davranışa "tebzîr" denilmez. Eğer bu harcama hak olmayan bir yere yapılıyorsa, bu durumda tek kuruşluk bir harcama bile "tebzîr" olarak kabul edilmektedir. Rabbimiz, harcamaları kötü yollarda yapmayı yasaklamış, bu yasağa uymayanları yani mübezzirleri "şeytanların kardeşleri" olarak vasıflandırmıştır. (İsra Suresi, 26.ayet) İsra Suresi'nde geçen "tübezzir" ve tebziran" kelimeleri ile mübezzirler kastedilmiş olup bunların şeytanın kardeşleri olduğu anlatılmaktadır.

"bezera" fiilinden türetilen kelimeler Kur'an-ı Kerim'de İsra Suresi'nin 26. (2 defa) ve 27.ayetinde olmak üzere 3 defa zikredilmiştir.

Bu kelimeden türetilen "mübezzîr" kelimesi israf eden yani müsrif manasındadır.

"Bezr" kelimesi "tohum ekme" demektir. (çoğulu "buzûr" kelimesidir.) Meyve çekirdekleri (şeftali, elma, armut vb) ifade etmek için bu kelime kullanılır.
İsm-i alet babında türetilen ve dilimizde de kullandığımız "mibzer" kelimesi "tohum ekme aleti" demektir.

"Tebzîr" kelimesi ile ifade edilen "israf" kelimesini, İbn-i Abbas ve İbn-iMes'ud "yersiz sarf edilen şey" olarak tefsir etmişlerdir. Mücahid ise bu konuda şöyle demektedir: "Bir kimse yerli yerine vermek şartıyla bütün servetini sarf etse, yine israf etmiş olmaz. Fakat yersiz olarak verdiği bir ölçek veya birkaç gram eşya dahi olsa israftır. Çünkü saçıp savuranlar mallarını batıl, şer ve isyan yolunda harcamaktadırlar. Bu sebeple onlar şeytanların arkadaşları ve yoldaşları olmuşlardır. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür. Nimetin hakkını yerine getirmez. Aynı şekilde onun kardeşleri olan mübezzirler de nimetin hakkını eda etmezler. Nimetin hakkı ise, saçıp savurmadan ve haddi aşmadan Allah'a itaat yolunda ve hakların ifasında harcanmasıdır." Başka bir rivayette "Allah'a itaat yolunda Kubeys Dağı kadar mal (ne kadar çok olursa olsun) harcayan kimse, müsriflerden değildir. Allah'a isyan konusunda ise bir dirhem bile harcasa o kimse müsriflerden sayılır" demiştir.

Razi'ye göre Allah-u Teala "tebzir"i şeytanların fiillerine istat ederek tenbihte bulunmuştur. Bu kardeşlikten murat, saçıp savuran kişinin bu kötü fiilde şeytanlara benzemesidir. Araplar, bir şeyi yapmayı adet edinen ve buna devam eden kimseye, o şeyin kardeşi diye isim verirlerdi. Mesela: Kerem sahibi ve cömert olan bir kimseye "keremin ve cömertliğin kardeşi" derlerdi. Mübezzirler de şeytanın yaptığı saçıp savurmayı yaptıkları için bu isimle anılmışlardır.

Risale-i Nur Külliyatında "tebzîr" kelimesi Sözler'de 1 defa ve Lem'alar'da 4 defa olmak üzere toplam 5 defa zikredilmektedir.
Sözler'de Lemaat'da "israfın en sefihi, tebzirin en sakimi, bir tarzdır bir çeşidi, heves etme bu işe" denilmiştir.
Tebzir kelimesinin geçtiği bütün yerlerde "israf ve tebzîr" olarak geçmektedir. Arapça'da birbirinin yerine kullanılan yani birbirinin müradifi olan bu kelimeler risalelerde de hep beraber kullanılmıştır.

"Mübezzîr" kelimesi ise 19.Lem'ada "müsrif ve mübezzir" şeklinde kullanılmasıyla yukarıda dediğimiz gibi israf kelimesi ile beraber kullanılmıştır.

"Çekirdek" manasına gelen "büzr" kelimesi ise Asa-yı Musa ve Sözlerde 1'er defa zikredilmektedir. Aynı yerde "tohum, büzr, nüvat, çekirdek" kelimeleri kullanılarak birbirine yakın olan ve mana itibariyle az farkları bulunan kelimeler aynı yerde istimal edilmekle mananın anlaşılması sağlanmıştır. Anlamıyorum diyenlere duyurulur.
 
Üst