"Karye" (قرية) kelimesinin en çok geçtiği sure A'raf Suresi'dir ve 10 defa zikredilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de geçen "karye" (قرية) kelimesiyle ilgili ayetlerin mealleri şöyledir:
Bakara Suresi 58.ayette mealen: "Hani bir zamanlar "Şu şehre girin de onun nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve kapıdan secde ederek girin ve "hıtta" (bizi bağışla!) deyin ki, size, hatalarınızı mağfiret ediverelim, iyilik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız" dedik.
Yine Bakara Suresi 259.ayette mealen: "Veya (görmedin mi) o kimse gibisini (Uzeyr'i) ki, o (duvarları), çatıları üzerine çökmüş (harâb olmuş) bir şehre uğradı. “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek?” dedi. Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra kendisini diriltti. (Ona) buyurdu ki: “Ne kadar kaldın?” (O da) “Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldım!” dedi. (Allah ona)şöyle buyurdu: “Hayır! Yüz yıl kaldın; şimdi yiyeceğine ve içeceğine bak, bozulmamış! Bir de eşeğine bak (kemikleri dahi çürümüş)! İşte (bunlar) seni insanlara (öldükten sonra dirilmeye)bir delil kılmamız içindir; kemiklere de bak, onları nasıl birbiri üzerine kaldırıyoruz! Sonra da onlara bir et giydiriyoruz.” (Uzeyr, onun diriltilişini müşâhede ederek Allah'ın kudreti)böylece kendisine açıkça belli olunca şöyle dedi: “(Artık) biliyorum ki şübhesiz Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.”
"karye" (قرية) kelimesiyle ilgili olarak en acip ayetlerden birisi Bakara Suresi 259.ayette bahsedilen Hazret-i Üzeyr'in kıssasıdır. Kıssanın hülasası şudur:
Hz.Uzeyir(a.s) bir gün merkebi ile bir virane karyeden geçerken biraz dinleneyim ve hatta karnımı doyurayım diye konaklamak istedi,yanında bulunan azığını yerkende gözü yıkık harabe evlere takıldı o anda kendi kendine''Allah acaba bu karyenin halkını nasıl diriltecek?'' diye düşündü.O anda Yüce Mevla O'nu öldürdü ve tam yüz yıl ölü olarak oracıkta bıraktı.Yüz yıl sonunda diriltince kendisine sordu. sen dedi ''burada ne kadar süredir duruyorsun'' Hz.Uzeyir sandı ki belki uyuya kaldım çok az bir süredir orada olduğunu düşündü ve öle söyledi Yüce Allâh 'a.Allâh-u Teala yiyeceğinin bozulmadığını ve ölmüş olan ve hatta kemikleri dağılmış olan merkebini nasıl tekrar dirilttiğini ve üzerine tekrar nasıl et giydirdiğini göstermiştir. Olan biteni tam anlamıyla kavrayınca Hz.Uzeyir (a.s) ''Şimdi görerek de inandım ki Allâh herşeye Kadirdir'' demiştir. Burdan gerisini İbni Abbas (R.a)dan rivayete göre Uzeyir (a.s) diriltilen merkebine bindiği gibi mahallesine geldiğinde hiç bir yeri ve kimseyi tanıyamadı.Tahmin üzere vardığı bir evin kenarında, evvelce kendilerinin cariyesi olan ancak o an için tanıyamadığı 120 yaşlarında bir nineye rastaladı, ihtiyar kadın hem kör hemde kötürüm idi, Uzeyir (a.s)ı tanıdığında 20 yaşlarında olan bu nineye ''Burası Uzeyirin evimi?'' diye sorunca O ağlamaya başlayarak ''Yüz sene oldu Uzeyiri kaybettiğimiz! Şunca yıldır adını ananı bile duymadık'' dedi. Uzeyir (a.s) ona: ''İşte ben Uzeyirim. Allâh beni yüz sene ölü sakladıktan sonra tekrar diriltti'' deyince Yaşlı kadın ''Uzeyir duası makbul biri idi, o halde dua et, Allah benim şu görmeyen gözlerimi görür kılsın'' dedi. Uzeyir (a.s) dua edip eli ile gözlerini sıvazlayınca ihtiyar kadın onu tanıdı. Uzeyir(a.s) elinden tutup Allahın izni ile kalk deyince oturduğu yerden kalktı ve beraberce İsrailoğullarının meclisine doğru gittiler, Oraya varınca ihtiyar kadın olan biteni bir bir anlattı, meclisde bulunanlar inanmak istemediler, Uzeyir(a.s)ın torunları bile pirivani bir haldeydiler, içlerinden biri ''Ben Uzeyirin oğluyum babamın sırtında kürek kemikleri arasında hilâl şeklinde siyah bir beni vardı '' dedi ve sırtını açtığında tabir ettiği beni görünce babasını hemen tanıdı ona kaybolan Tevrattan sordular ve tekrar yazdırmasını istediler Hz. Uzeyirde ezberi ile tekrar yazdırttı sonra aslını bulduklarında da bir harf bile şaşmadığını görünce (Haşa) ''Uzeyir Allah'ın oğludur dediler.''
Nisa Suresi 75.ayette; "Ya Rab! Halkı zalim olan bu şehirden çıkar" diye dua eden, Mekke'den Medineye hicret edemeyen müslümanların duasından bahsedilmiştir.
Enam Suresi 123. ayetin mealinde; "- “Mekke’de olduğu gibi her şehirde de ileri gelen mücrimleri/suçluları yüksek mevkilerde bulundururuz ki, oralarda hileler çevirsinler. Onlar böyle yapmakla kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar" mealindeki ayet hakkında şunları söylemek mümkündür:
"Allah ileri gelenleri mücrim kılmıyor, bilakis mücrim olanlara mevki-makam veriyor. Yani adamlar, kendi özgür iradeleriyle suç işliyorlar. Allah da bunlara ayrıca makam-mevki vererek bunlar için ayrı bir imtihan kapısını açıyor. Onlar bu imtihanı da kaybediyorlar, yine suç işlemeye devam ediyorlar. “..ta ki oralarda hileler çevirsinler” cümlesinin Arapça metninde kullanılan “Lam” edatı, -ta’lil/sebebiyet için değil- akıbet lamıdır. Yani, “Onlar, netice itibariyle kendilerine verdiğimiz bu imkânları yanlış yolda kullandılar, hileler, dolaplar çevirmeye başladılar.”