Konuya cevap cer

İsra Suresi 16.ayette mealen; "Ve (biz) bir şehri (isyanları yüzünden) helâk etmek istediğimiz zaman, oranın şımarık ileri gelenlerine (Allah'a itâat etmelerini) emrederiz de (onlar) orada (emrimize)isyân ederler; böylece oraya (azab) söz(ü) hak olur; artık (biz de) orayı tamâmen mahvederek helâk ederiz." denilmiştir. Bir önceki ayette; "Peygamber gönderilmeyen hiçbir kavme azap edilmediği"nden bahsedilmektedir. Adem (AS)'den beri hep böyle olmuştur. Peygamberlere iman etmeyenler, önce peygamberler ile imana davet edilmişlerdir, bunlara ilk karşı gelenler ise halkın ileri gelenleri yani ayette geçtiği gibi "mutraf" yani zenginler, güç sahipleri, zalim idareciler olmuştur. 

Kehf Suresi 59.ayette: "İşte zulmettikleri zaman kendilerini helâk ettiğimiz şehirler! Onları helâk etmek için de (gelmeyeceğini zannettikleri) bir zaman ta'yîn etmiştik."


Yine Kehf Suresi 77.ayette mealen; "Yine (berâberce) gittiler; nihâyet bir şehir ahâlîsine (Antakya'ya) vardıklarında, oranın halkından yiyecek istediler; fakat (onlar) bu ikisini misâfir etmekten kaçındılar. Derken orada (sanki) yıkılmak isteyen bir duvar buldular; (Hızır) hemen onu doğrulttu.(Mûsâ) “İsteseydin buna karşı elbette bir ücret alırdın” dedi." Burada Musa (AS) hikmetini anlayamadığı bir şeyi Hazret-i Hızır'dan soruyor. Zira devamındaki ayetlerde Hızır (AS) bunu niçin yaptığını izah edip hikmetini beyan ediyor. 


Furkan Suresi 40.ayette mealen; "(Ey Resûlüm!) And olsun ki (bu müşrikler), belâ yağmuruna (taşa) tutulan o şehre uğradılar. Peki onu (oradaki helâk alâmetlerini) görmüyorlar mıydı? Hayır! (Onlar) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı" denilerek şiddetli bir azaba uğrayan Lût (AS)'un kavminden bahsedilmektedir. İnsanlık tarihinin o zamana kadar görmediği iğrençliği yapan bu azgın kavmin yurtlarını Cenab-ı Hakk, alt üst etmiş ve diğer kavimlerden farklı olarak yerin dibine gömmüştür. Bu gün deniz seviyesinden en alçakta olan yer, Lut Kavminin bulunduğu yerdir. 


Yine Furkan Suresi 51.ayette mealen; "Hâlbuki dileseydik, elbette her şehre (âkıbetlerinden haber veren) bir korkutucu(peygamber) gönderirdik." denilmiştir. Peygamber Efendimiz (ASM) ile bu hususiyet sona erdirilmiş yani O, Hatem-ül Enbiya olmuştur. O'ndan sonra her bir karyeye her bir şehre ayrı ayrı peygamber gönderilmemiştir. Onun için Mekke şehri "Ümm-ül Kura" ismini almış ve dünya şehirlerinin anası, merkezi halini almıştır. 


Neml Suresi 34.ayette mealen; "(Melîke) “Şübhesiz hükümdârlar bir şehre girdikleri zaman orayı harâb ederler vehalkının şerefli kimselerini zelîl kılarlar. Evet böyle yaparlar!” dedi." Umumi bir kaide ile zalim hükümdarların zulmünden bahsedilmiş, bu vaziyet halen mevcuttur. 


Ankebut Suresi 31.ayette mealen; "Nihâyet elçilerimiz, İbrâhîm'e (oğlu olacağına dâir) müjde ile geldiklerinde dediler ki: “Doğrusu biz bu şehrin halkını helâk edicileriz. Çünki oranın halkı, zâlim kimseler oldular.” denilmektedir. Melekler, İbrahim (AS)'e Hazret-i İshak'ı müjdeledikleri zaman, Lut (AS)'un kavminin bulunduğu şehrin helak edileceği haberini de verdiler. Bunun üzerine Hazret-i İbrahim (AS) onlara, "Orada Lut vardır" deyince, melekler: "Biz orada kimin olduğunu biliyoruz" diye cevap verdiler. Lut (AS)'a iman edenler oradan çıkarıldı ve şehre müthiş bir azap ile ceza verildi. Furkan Suresi 40.ayette onların azaba uğradığından bahsedilmişti. 34.ayette: "“Şübhesiz biz, isyân etmekte olduklarından dolayı, bu şehir halkının üzerine gökten dehşetli bir azâb indirici kimseleriz.” denilerek, Lut Kavminin hazin sonu beyan edilmiştir. Helak olan o şehirde Lut (AS)'un karısı dahil olmak üzere iman etmeyenler helak oldular. 


Sebe Suresi 18.ayette: "Hem onlar(ın yurdu) ile kendilerini bereketli kıldığımız memleketler (Şam havâlisi)arasında, (birbirinden rahatça) görünen (mesâfelerde) şehirler meydana getirmiştik ve buralarda (kolayca gidip gelmek üzere) sefer etmeyi takdîr etmiştik. “Oralarda geceleri ve gündüzleri emniyet içinde kimseler olarak seyâhat edin!” (demiştik.)" Bu ayette  Suriye, Filistin ve Şam beldelerinden bahsedilmektedir. Ayette 2 defa "kura" kelimesi geçmektedir. 


Sebe Suresi 34.ayette mealen: "Biz her hangi bir memlekette (bir nezîr) tehlikeyi haber veren bir Resul gönderdikse her halde onun refah ile şımartılmış olanları dediler ki: "biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanıyamayız" 


Yasin Suresi 13.ayette mealen: "Onlara şu şehir (Antakya) halkını misâl getir! Hani oraya (Îsâ'nın gönderdiği) elçiler gelmişti." Ashâb-ı Karye’nin kimler olduğu, gönderilen elçilerin ve îman eden kişinin isimleri Kur’ân’da bildirilmemiştir. Ancak rivâyetlere göre, “Ashâb-ı Karye” Antakya halkıdır. Söz konusu elçileri de Hz. İsa (a.s.) göndermiştir. Elçilere arka çıkıp îman eden kişi ise Habîbü’n-Neccâr’dır.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst