Kur'an ayetlerinin harfleri arasında müthiş bir insicam vardır. Buna dair 25. Söz'de Al-i İmran Suresi'nin 154. ayetinde bütün huruf-u hecanın mevcut olduğunu ve öyle bir şekilde adet olarak dizildiklerini beyan etmiş ki akıl onun karşısında hayretinden parmağını ısırıyor. Böyle bir insicamı tesis etmek beşer idrakinin haricindedir. Kur'an sadece bu yönüyle dahi mucizedir. Devamında böyle denilmiştir. "İşte şu hurûfun bu zikrinde hârikulâde bu vaziyet-i muntazama ile ve o münâsebet-i hafiye ile ve o güzel intizam ve o dakîk ve ince nazm ve insicam ile iki kere iki dört eder derecede gösterir ki, beşer fikrinin haddi değil ki şunu yapabilsin. Tesadüf ise, muhâldir ki, ona karışsın. İşte şu vaziyet-i huruftaki intizam-ı acîb ve nizâm-ı garip, selâset ve fesâhat-i lâfzıyeye medâr olduğu gibi, daha gizli çok hikmetleri bulunabilir. Mâdem hurufâtında böyle intizam gözetilmiş, elbette kelimelerinde, cümlelerinde, mânâlarında öyle esrarlı bir intizam, öyle envarlı bir insicam gözetilmiş ki, göz görse "Mâşaallah," akıl anlasa "Bârekâllah" diyecek." (25.Söz)
Kainatın simasındaki fevkalade düzgünlük ve intizam nazara verilirken 14.Lem'anın 2.Makamında şöyle bir cümle kullanılmıştır. "Küre-i arz sîmâsında nebâtât ve hayvanâtın tedbîr ve terbiye ve idaresindeki teşâbüh, tenâsüb, intizam, insicam, lütuf ve merhametten tezâhür eden sikke-i kübrâ-i Rahmâniyettir ki, "Bismillahirrahman" ona bakıyor.
İnsicam kelimesi müthiş bir tefekkürün semeresidir. Çünkü zahiren dağınık ve karmaşık görünen kainatın unsurlarında bilhassa mahlukatın iaşe, terbiye ve tedbirindeki insicamı görmek ve göstermek kolay değildir. Bu hususa dair pek çok risale yazılmıştır. Bunlardan Münacaat, 22. Söz, 33. Söz, 7. Şua sayılabilir.
Bediüzzaman, "insicam" kelimesini öyle bir mevkide kullanmıştır ki kullandığı bu kelimenin oradaki manasını aklen kavrayabilmek neredeyse imkansız gibidir. Bunlardan: "San'at-ı Rabbaniye'nin insicamı" ibaresinde alemdeki bütün sanatların bir bütün gibi insicam içinde oldukları beyan edilmiştir. Mesela: Güneşin bir vazifesi sanat-ı Rabbaniyenin insicamına bir mekikliktir.
İnsicam kelimesi iki yerde kullanılmaktadır. Bunlardan birincisi kainat için, diğeri Kur'an içindir. Zaten Kur'an, kitab-ı kebir-i kainattır.
Kur'an'da öyle bir insicam var ki hasta birisinin yanında okunda ona tatlı geliyor, küçücük çocukların hafızalarında nakşoluyor. Halbuki küçücük zihinler en basit bir şeyi dahi hafızalarında tutmakta zorlanırlarken, 600 sayfalık bir kitabı hafızalarında tutmaları Kur'an'daki insicamı göstermektedir.
Alimler ve filozoflar kainattaki insicamı hissetmiş olacaklar ki matematik ve geometri ilminde onun izahına çalışmışlardır. Halbuki Bediüzzaman kainattaki mevcudatın arasındaki insicamdan "tenasüp, tesanüd, lütuf, merhamet, intizam" kelimelerini kullanarak ve bunları izah ve ispat ederek bahsetmiştir. Bu yönüyle Risale-i Nur yetişilmez bir şaheserdir. O zatlar ancak işaret etmişler, halbuki Bediüzzaman göze gösterir derecede izah ve ispat etmiştir.
İnsicam kelimesi en fazla Sözler'de geçmektedir. Sözlerde 11 defa zikredilmiş ve bunun 7'si 25.Söz'de geçmektedir.
Lem'alar'da 4 defa, Şualar'da 5 defa, Asa-yı Musa'da 1 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de 1 defa olmak üzere toplam 22 defa zikredilmiştir.
İnsicam kelimesi 17 yerde intizam kelimesiyle aynı cümlede kullanılmıştır. Kainattaki insicam ile intizam ayrılmaz bir ikili gibidir.