kenz-i mahfi
Sorumlu
İNTİKAM (Arapça) Öç alma, hınç ve acı çıkarmak manalarına gelmektedir.
Arapça “nekame” kökünden türetilmiştir. “nekame” kelimesi hıncını çıkarmak, intikam almak, kin beslemek, nefret etmek, çekememek” gibi manalara gelmektedir.
“İntikam” kelimesinin dilimize geçmiş manası “öç almak” olduğu halde Lisan-ül Arab’ta manası “suçluyu cezalandırmak suretiyle beraberliği sağlamak, altta kalmamak. Allah (CC) için kullanıldığında ise dilediğini suçuna denk bir ceza ile cezalandırmak suretiyle adaleti sağlamak” manasına gelmektedir.
“El-Müntakim” Cenab-ı Hakk’ın isimlerindendir. Cenab-ı Hakk’ın ismi olarak kullanılan intikam kelimesi, müstehak olunan miktarda cezalandırmak manasına gelir. Allah (CC)’ın intikamı, bir öç alma, hıncını çıkarma değil, zalimleri ve kafirleri, müminlere yaptıkları zulüm ve haksızlıklardan dolayı cezalandırmaktır ki bu cezanın büyük çoğunluğu ahirette tecelli eder. “Zulüm etmeksizin intikam alan” manasında olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca “Asilerin belini kıran, canileri cezalandıran” manasına da gelmektedir.
İlahi intikamın ilk muhatapları, insanları şirk, küfür, dalâlet ve sefahet yoluna sürüklemek için çalışan din ve ahlak düşmanlarıdır. Cenab-ı Hakk bunlardan bile intikamını hemen almaz ve onlara tevbe etmeleri için süre tanır. Yaşadıkları sürece, bütün kainatı onlara hizmet ettirir, onları rızıklandırır ve besleyip büyütür. Tevbe etmeyerek isyanında ısrar eden kimseler için Müntakim ismini tecelli ettiri. Elbette ki bu tecellinin büyük kısmı ahirette tecelli eder. Çünkü intikam mahalli ahirettir. Bu ismin tecellisine mazhar olacak bir başka güruh ise zalimlerdir. Zalimler, kul hakkına tecavüz etmekle, kendilerinde bu ismin tecelli etmesini bir bakıma istemiş olurlar. Müminler, bu ismin tecellisinden şiddetle sakınmalıdırlar, zulüm ve haksızlıktan korunmalıdırlar.
Cenab-ı Hakk’ın “Müntakim” ismi “suçluları adaleti ile müstehak oldukları cezaya çarpan” demektir. Dilimizde “intikam” kelimesi bir “öç alma” manasında kullanıldığı halde Arapça’da suçluya cezasını verme manasında kullanılmaktadır. Cenab-ı Hakk’ın intikamı ile insanların intikamı arasında 4 fark bulunmaktadır.
Bunlar:
1- Allah’ın intikamı, bütün yalanlayanları ve şirk koşanları kapsamaktadır. İnsanların intikamı bu kadar geniş değildir.
2- Allah’ın intikamı, kulun emir ve yasaklarına uymaması, kendisi ve Resulü’ne itaat etmemesi nedeniyledir. İnsanlarda böyle bir intikam şekli yoktur.
3- İntikam alma gücünü sürekli olmasıdır. İntikamı hak eden hiçbir kul O’ndan kurtulamaz. İnsanlarda böyle bir güç ve süreklilik yoktur.
4- Allah’ın intikam alması başkasının eziyet görmesine bağlı değildir. İntikam almak için başkalarının yardımına ihtiyacı yoktur. İnsanlar ise aciz mahluklardır, yardıma ihtiyaç duyarlar.
Allah’tan başka gerçek intikam sahibi yoktur. Müntakim, kişiye yaptığının acısını tattıran demektir. Aciptir ki Türkçe’mize yanlış bir mana ile geçen kelimelerdendir. “Adam intikamını aldı” denildiğinde Arapça’dakinden çok farklı bir mana çıkmaktadır. Araplarda bu manada öç almak çok meşhurdur. Çok güçlü kabilelerden birinin reisinin oğlunu bir oyunda çıkan kavgada rakibi öldürür. O güçlü kabilenin reisi, oğlunu öldüren kabilenin bütün erkeklerini bir gece baskınında öldürüyor, geriye kalan kadın ve çocukları da esir alıyor ve onlara diyor ki “öcümü hala aldım demiyorum!” İşte insanoğlu böyledir, böyle azgındır.
Arapça’da “nakm” kelimesi bir şeyin inkarına, ayıplığına veya reddine delalet eder. “Nıkme” kelimesi ise nimetin mukabili yani zıddı olarak kullanılmaktadır. İşlenilen bir kabahatten veya kötülükten dolayı insanın başına gelen belaya verilen isimdir. Böylelikle kötülün yapandan intikam alınmış, yaptıklarının acısı kendisine tattırılmış olur. Allah’ın intikamı kulun intikam almasına benzemez.
“Nıkme” kelimesi sadece sahibinin zararını hedef alır. “Bela” ise bazen sahibine faydalı da olabiliyor. Onun için bu iki kelime arasında böyle ince bir fark vardır.Çünkü “bela” kelimesi aynı zamanda imtihan demektir. İmtihan ise sadece zarar ile olmaz. “Nıkme” ilk aşamada değildir, fakat “bela” ilk aşamada olabilir. “Nıkme” daima bir kötülüğü yaptıktan sonra gelir. Cenab-ı Hakk “bela”yı kulunu her zaman için imtihana tabi tutmak maksadıyla verebilir. Onun için “bela” her zaman bir kötülüğün neticesi değildir. Onun için “bela”ya maruz kalana “kim bilir neler yaptı” denilmez. Böyle düşünmek su-i zandır. İlla ki bir şey yapması gerekmez. İnsanlar arasında şöyle bir tuhaf durum vardır. Bu vaziyet yani bela eğer sevdiğimiz birisinin başına geldiğinde ismine “imtihan” dediğimiz halde, sevmediğimiz birisinin başına geldiğinde “acaba ne yaptı ki böyle başına geldi” deniliyor. “Nıkme” ile “ikab” kelimesi arasında da ince bir fark vardır. “nıkme” kelimesi kulun nimetten mahrum kalması, “ikab” ise kulun ödülden mahrum kalmasıdır.Çünkü intikam “in’am”ın, “ikab” ise “sevab”ın mukabili yani zıddıdır. “Sevab” kelimesi Arapça “sevb” yani “elbise” demektir. Sevab aslında ruhun elbisesidir. Bu kelime sonra analiz edilecektir. İnsanın bedeninin çıplak olması nasıl bir aşağılık ise ruhunun da sevabsız olması öyledir.
Arapça “nekame” kökünden türetilmiştir. “nekame” kelimesi hıncını çıkarmak, intikam almak, kin beslemek, nefret etmek, çekememek” gibi manalara gelmektedir.
“İntikam” kelimesinin dilimize geçmiş manası “öç almak” olduğu halde Lisan-ül Arab’ta manası “suçluyu cezalandırmak suretiyle beraberliği sağlamak, altta kalmamak. Allah (CC) için kullanıldığında ise dilediğini suçuna denk bir ceza ile cezalandırmak suretiyle adaleti sağlamak” manasına gelmektedir.
“El-Müntakim” Cenab-ı Hakk’ın isimlerindendir. Cenab-ı Hakk’ın ismi olarak kullanılan intikam kelimesi, müstehak olunan miktarda cezalandırmak manasına gelir. Allah (CC)’ın intikamı, bir öç alma, hıncını çıkarma değil, zalimleri ve kafirleri, müminlere yaptıkları zulüm ve haksızlıklardan dolayı cezalandırmaktır ki bu cezanın büyük çoğunluğu ahirette tecelli eder. “Zulüm etmeksizin intikam alan” manasında olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca “Asilerin belini kıran, canileri cezalandıran” manasına da gelmektedir.
İlahi intikamın ilk muhatapları, insanları şirk, küfür, dalâlet ve sefahet yoluna sürüklemek için çalışan din ve ahlak düşmanlarıdır. Cenab-ı Hakk bunlardan bile intikamını hemen almaz ve onlara tevbe etmeleri için süre tanır. Yaşadıkları sürece, bütün kainatı onlara hizmet ettirir, onları rızıklandırır ve besleyip büyütür. Tevbe etmeyerek isyanında ısrar eden kimseler için Müntakim ismini tecelli ettiri. Elbette ki bu tecellinin büyük kısmı ahirette tecelli eder. Çünkü intikam mahalli ahirettir. Bu ismin tecellisine mazhar olacak bir başka güruh ise zalimlerdir. Zalimler, kul hakkına tecavüz etmekle, kendilerinde bu ismin tecelli etmesini bir bakıma istemiş olurlar. Müminler, bu ismin tecellisinden şiddetle sakınmalıdırlar, zulüm ve haksızlıktan korunmalıdırlar.
Cenab-ı Hakk’ın “Müntakim” ismi “suçluları adaleti ile müstehak oldukları cezaya çarpan” demektir. Dilimizde “intikam” kelimesi bir “öç alma” manasında kullanıldığı halde Arapça’da suçluya cezasını verme manasında kullanılmaktadır. Cenab-ı Hakk’ın intikamı ile insanların intikamı arasında 4 fark bulunmaktadır.
Bunlar:
1- Allah’ın intikamı, bütün yalanlayanları ve şirk koşanları kapsamaktadır. İnsanların intikamı bu kadar geniş değildir.
2- Allah’ın intikamı, kulun emir ve yasaklarına uymaması, kendisi ve Resulü’ne itaat etmemesi nedeniyledir. İnsanlarda böyle bir intikam şekli yoktur.
3- İntikam alma gücünü sürekli olmasıdır. İntikamı hak eden hiçbir kul O’ndan kurtulamaz. İnsanlarda böyle bir güç ve süreklilik yoktur.
4- Allah’ın intikam alması başkasının eziyet görmesine bağlı değildir. İntikam almak için başkalarının yardımına ihtiyacı yoktur. İnsanlar ise aciz mahluklardır, yardıma ihtiyaç duyarlar.
Allah’tan başka gerçek intikam sahibi yoktur. Müntakim, kişiye yaptığının acısını tattıran demektir. Aciptir ki Türkçe’mize yanlış bir mana ile geçen kelimelerdendir. “Adam intikamını aldı” denildiğinde Arapça’dakinden çok farklı bir mana çıkmaktadır. Araplarda bu manada öç almak çok meşhurdur. Çok güçlü kabilelerden birinin reisinin oğlunu bir oyunda çıkan kavgada rakibi öldürür. O güçlü kabilenin reisi, oğlunu öldüren kabilenin bütün erkeklerini bir gece baskınında öldürüyor, geriye kalan kadın ve çocukları da esir alıyor ve onlara diyor ki “öcümü hala aldım demiyorum!” İşte insanoğlu böyledir, böyle azgındır.
Arapça’da “nakm” kelimesi bir şeyin inkarına, ayıplığına veya reddine delalet eder. “Nıkme” kelimesi ise nimetin mukabili yani zıddı olarak kullanılmaktadır. İşlenilen bir kabahatten veya kötülükten dolayı insanın başına gelen belaya verilen isimdir. Böylelikle kötülün yapandan intikam alınmış, yaptıklarının acısı kendisine tattırılmış olur. Allah’ın intikamı kulun intikam almasına benzemez.
“Nıkme” kelimesi sadece sahibinin zararını hedef alır. “Bela” ise bazen sahibine faydalı da olabiliyor. Onun için bu iki kelime arasında böyle ince bir fark vardır.Çünkü “bela” kelimesi aynı zamanda imtihan demektir. İmtihan ise sadece zarar ile olmaz. “Nıkme” ilk aşamada değildir, fakat “bela” ilk aşamada olabilir. “Nıkme” daima bir kötülüğü yaptıktan sonra gelir. Cenab-ı Hakk “bela”yı kulunu her zaman için imtihana tabi tutmak maksadıyla verebilir. Onun için “bela” her zaman bir kötülüğün neticesi değildir. Onun için “bela”ya maruz kalana “kim bilir neler yaptı” denilmez. Böyle düşünmek su-i zandır. İlla ki bir şey yapması gerekmez. İnsanlar arasında şöyle bir tuhaf durum vardır. Bu vaziyet yani bela eğer sevdiğimiz birisinin başına geldiğinde ismine “imtihan” dediğimiz halde, sevmediğimiz birisinin başına geldiğinde “acaba ne yaptı ki böyle başına geldi” deniliyor. “Nıkme” ile “ikab” kelimesi arasında da ince bir fark vardır. “nıkme” kelimesi kulun nimetten mahrum kalması, “ikab” ise kulun ödülden mahrum kalmasıdır.Çünkü intikam “in’am”ın, “ikab” ise “sevab”ın mukabili yani zıddıdır. “Sevab” kelimesi Arapça “sevb” yani “elbise” demektir. Sevab aslında ruhun elbisesidir. Bu kelime sonra analiz edilecektir. İnsanın bedeninin çıplak olması nasıl bir aşağılık ise ruhunun da sevabsız olması öyledir.