Kelime Analizi 80: Hatem

kenz-i mahfi

Sorumlu
HATEM خاتم (Arapça)
Mühür, üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzük, son, en son manalarına gelmektedir.
(ختم) kelimesi "basmak, damga vurmak, bir şeyi kapatma, içine bir şeyin girmemesine vesika oluşturma" demektir. Aynı kökten türeyen (ختام) kelimesi "bir şeyin sonu" manasında gelmekle bir şeye mühür basmak, yazının veya istidanın sonunu mühürlemek manasında kullanılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Mutaffifîn Suresi'nin 26.ayetinde geçen (ختامه مسك) ibaresi "Onun mühürü (sonu) misktir, mealine gelmekle onda cennet nimetlerinden bahsedildiği gibi bu kelam tatbikatta sözün, sohbetin sonunu hoş ve güzel sözle bitirmeye işarettir.
Yine "hatem" kelimesinden türetilen "hitamul kavm" ibaresi "kavmin son ferdi" ve "hitamul vâdî" ibaresi ise "vadinin en son uç kısmı" manalarında Arapça'da kullanılmaktadır. Yine "hâtem" kelimesi "balçık, mum üzere konulan şey; mühür" manalarına gelmektedir. (حتم) kelimesi ise "mührün basıldığı balçık, mum" demektir.

ختم kavramı iki şekilde kullanılmaktadır.
Birincisi: ختم ve fiillerin mastarı olup yüzüğün ve damganın nakşı gibi bir şeyin etkisini ifade eder.
İkincisi: Nakıştan elde edilen eserin kendisini ifade eder. "Bir şeyi sağlamlaştırma ve koruma altına alma" manasında kullanıldığına da rastlanır. Kitaplara ve kapılara vurulan mühür, onların korunmasını ve sağlama alınmasını ifade etmesi sebebiyledir. Bazen meydana gelen nakış esas alınmak suretiyle, "bir şeyden bir etkinin meydana gelmesi" manasına gelmektedir. Dilimizde çok sık kullandığımız ve bir şeyin sonuna gelmeyi ve ulaşmayı ifade eden "hatim" kelimesini sıklıkla Kur'an-ı Kerim'i baştan sona okuduğumuzda kullanmaktayız.

"Hâtem-ül Enbiya" ibaresi Peygamberlerin en sonuncusu olan Hazret-i Muhammed (ASM) için kullanılmaktadır. Peygamber Efendimiz (ASM)'nin Tevrattaki lakabı "Hâtem-ül Hâtem"dir. "Hâtem" kelimesinin içeriğinde hem tasdik emaresi hem de sonuncu olmak manası vardır. Yani iki manayı içinde barındıran bir kelimedir. Öncekileri tasdik veya içeriğini tasdik ile o işin son bulmasını ifade etmek için kullanılan bir kelimedir.

"hâtem" kelimesinin fiil halinde kulanılmasında "bir şeyin tamamlanması, tamamlandıktan sonra herhangi bir müdahaleye engel olunması için kapatılıp mühürlenmesi" demektir ki "kapı, inşaat, zarf, karar ve belgelerin mühürlenmesi bu manaya gelmektedir. Bu mühürleme işi sayesinde işin sonlandırıldığının, belgenin tamamlandığının, artık buna müdahale edilemeyeceğinin vesikasıdır.

Basılan Kur'an-ı Kerim'lerin sonuna Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanlığı'nın mührünün basılması o eserin tasdik edildiğini ve içine bir şey karıştırılmayacağına dair bir işaret kabilindendir. Yani hem tasdik hem de sonlandırılmaya işarettir.

"Hâtem-ül Mürselîn" terkibi Arapça isim tamlaması olup "peygamberlerin sonu ve mührü" manasına gelmektedir. "hateme" fiili Arapça'da "mühür vurdu, bir işi bitirip serbest kaldı" demektir. Mektubu okunması diye katlayıp mühürlemek, içine bir şey girip çıkmasın diye tencerenin ağzını sıkıca kapatmak, hiç bir şeyi anlaması veya unutmasın diye kalbe mühür vurmak" manalarına hep bu fiil veya masdarı kullanılmaktadır.
"Mürselîn" kelimesi "irsâl" (göndermek) fiilinin ism-i mef'ûlü olup "mürsel" kelimesinin de çoğuludur. Dolayısıyla "gönderilen peygamberler" manasına gelmektedir.

İslam literatüründe "Hâtem-ül Mürselîn" terimi aynı anlamda hatta daha geniş olarak "Hâtemü'n Nebiyyîn" şeklinde Ahzab Suresi'nin 40.ayetinde geçmektedir. Ayetin meali: "Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat O, Allah'ın Resûlü ve "Hatemü'n Nebiyyin" peygamberlerin sonu, mührüdür. Allah her şeyi layıkıyle bilendir" şeklindedir.

خاتم kelimesi sadece Asım Kıraatinde "tâ"nın üstünü şeklinde okunur. Diğer kıraatlarde ise esre şeklinde okunur. Onun için dilimizde kullandığımız "hâtim" kelimesi diğer kıraatlerde esre ile okunan kıraatlere göredir.

Mühür, bir şeyin belgelendirilmesi ve tasdiki için sona basıldığından hem son manasını, hem tasdik manasını içerir. Şu halde "Hâtemü'n Nebiyyîn" hem peygamberlerin en sonuncusu, hem de bütün peygamberleri tasdik ve belgeleyen ilahi bir mühürdür. Eğer o gelmeseydi, diğer peygamberler unutulup gidecek ve tarihte onların varlıklarını ve peygamberliklerinin gerçekliğini ilmen isbat etmek mümkün olmayacaktı. Çünkü diğer peygamberlerin hayat ve varlıkları Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (ASM)'in hayatı kadar açık ve sağlam olarak bilinmemektedir. Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (ASM)'in hayatının ve peygamberliğinin tarihte açıklık ve kesinlikle bilinmesi sayesindedir ki, diğer peygamberlerin de geçmişteki peygamberliklerini tasdik için bir belge elde edilmiştir. Aynı zamanda Hazret-i Muhammed (ASM)'in diğer peygamberlerin kendisi hakkındaki müjdelerini gerçekleştirmek itibariyle de onların peygamberliklerini mühürleyen ihali bir damgadır. Bu sonlandırma manasında böyle bir mana daha çıkmaktadır. Din, bu sonlandırma sayesinde kemale ulaştığı için artık başka peygamberin gönderilmesine ihtiyaç kalmamıştır.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Mektubat'ta 4 defa, Lem'alar'da 2 defa, Barla Lahikası'nda 1 defa, Mesnevi-i Nuriye'de 3 defa ve İşarat-ül İ'cazdaki Arabî ibarelerde geçen 8 defa "Hatem" kelimesiyle beraber Külliyatta toplam olarak 171 "Hatem" kelimesi kullanılmıştır.
"Hitam" kelimesi 26 defa ve "Hatime" kelimesi ise toplam olarak 146 defa zikredilmiştir. Bunların içinde Risale-i Nur'da 21 adet "Hatime" başlıklı bölüm bulunmaktadır. خاتم kelimesi ile "hatime ve "hitam" kelimelerinin toplamı Risale-i Nur'da 343 rakamına tekabül etmektedir.
Risale-i Nur'daki 21 adet "Hatime" başlıklı bölüm ile bu kelimelerin adedi olan 343 rakamının toplamı 364 etmektedir.
"Hitâm" kelimesi Arabî ibare olarak Barla Lahikası'nda 2 yerde geçmektedir.
خاتم kelimesi ve türevleri Kur'an-ı Kerim'de 8 defa geçmektedir.
"Hateme" fiilinin İsm-i müfulü "mahtûm" kelimesidir.
"hatem" kelimesi istiare şeklinde kalbin, kulağın ve ağzın mühürlenmesi manasında kullanılır ki, ya hakiki veyahut mecazi olur. Hakiki cihetle kalbin mühürlenmesinden maksad, onu hiçbir şey fehmetmez, anlamaktan aciz hale getirmek; ağzın mühürlenmesinden maksat ise onu konuşamak kılmaktır. Kulağın mühürlenmesi de onun işitme hassasını yitirmesidir. Manevi ve mecazi cihette ise; kalbin, hakkı, hakikatı anlamaması; kulağın, hakkı işitmemesi, hakka kulak vermemesi ve ağzın yani dilin hakikatı söylememesi, dile getirememesidir. "Hitâm" kelimesi nihayet, son mühür manalarına gelmektedir.

خاتم kelimesinin Ebced Değeri: 1041'dir.
 
Son düzenleme:
Üst