Kimliğin ve Kişiliğin Olgunlaşmasında İlk adım: Aile

Livza

Well-known member
İslam dininin ve diğer semavi dinlerin birinci hedefi ve önceliği kişinin dini duygularının, inancının ve düşüncesinin sağlıklı olması ve sağlam bir şekilde muhafaza edilmesidir. Kur'an-ı Kerim ve sünnetteki emir ve yasakları, insanlara vermeye çalıştığı mesajları gözden geçirdiğimizde, irdelediğimizde bunu görmekteyiz.

Yeryüzünde Cenab-ı Hakkın halifesi olarak yaratılan insanın İslamın gösterdiği yüce hedef doğrultusunda yetiştirile bilmesinin, kimliğinin ve kişiliğinin olgunlaşmasının ilk temelleri okul öncesi ailede, hatta ailenin kuruluşunda atılmaktadır.

Hayatımızın her safhasında olduğu gibi, evliliğe adım atarken, yeni doğan çocuğumuza isim koyarken, onun ilk eğtimini ve terbiyesini verirken ve diğer merhalelerde de daima göz önünde tutulması gereken husus imandır, inançtır ve islami kimliktir. Kaynaklarımıza, Kur'an-ı Kerim'e ve Efendimiz (sav)in mübarek sünnetlerine baktığımızda bunu çok açık ve net bir şekilde görürüz.
Kur’an-ı Azimuşşan da Yüce Rabbim bizlere bu konuda pek çok ölçüler ve örnekler vermektedir. Misal olarak, evlenmek isteyen Mümin erkek ve kadınlara eş seçiminde Mümin olanları seçmelerini emretmektedir. Müşrik, ataist ve putperestlerle evlenmeyi haram kılmaktadır. Bakara suresinde şöyle buyurmaktadır: "(Ey Müslümanlar) İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından imanlı bir cariye (köle kadın) kesinlikle daha iyidir ve hatırlıdır. İman etmedikçe putperest erkekleri de kızlarınızla evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir ve hayırlıdır." (Bakara Suresi 2/221)

Dünya nimetlerinin en güzellerinden biriside evlat sahibi olabilmektir. Ama bu nimetin en güzel şekli ve en kamil şekli ise evladın “Salih” bir evlat olması, “imanlı” bir insan olmasıdır. Bu hakikati yıllarca evlat sahibi olabilmenin hasretiyle imtihan olunan, bunun için ellerini Rabbime uzatıp dualarda bulunan İbrahim (a.s)’ın dualarında görürüz. Ne diyordu bu Allah dostu Rabbine yalvarmalarında? "Rabbim! bana Salihlerden olacak bir evlat ver dedi." (Saffat Suresi 37/ 100) Evlat istedi ama Salih olmasını ve imanlı olmasını da istedi. Çünkü imanlı olmayan evlat nimet olmaktan çıkıp külfet olmaktadır, mesuliyet getirmektedir.

Bütün bu ilâhi emir ve ikazların hedefinde; Müslüman kimliğinin korunması, fertlerin ve ailelerin asli görev olan Cenab-ı Hakkın halifeliği görevinden uzaklaşmaması, ebedi saadet olan âhiret hayatını kazanacak şekilde yetişmelerini ve yaşamalarını temin etmesi yatmaktadır. Yeryüzünde de çirkeflere batmamış, Hakkın hakimiyeti için çalışan, salih ve sağlam bir toplum oluşturmak yatmaktadır.

Hiç şüphe yok ki, toplumun sağlamlığı ve kurtuluşu ailenin, sağlamlığı ve kurtuluşu da fertlerin sağlam oluşuna bağlıdır.
Toplumun ve ailenin ilk temel taşı olan fertlerin eğitimi de ailede başlamaktadır, ailenin oluşumunda yatmaktadır.

Müslüman anne ve babadan oluşan bir aile, İslâm’ı yaşamada birbirlerine yardımcı ve destek olur, evlatlarını yetiştirirken de Allah ve Rasülünün sevgisiyle yetiştirir, Rabbinin rızasını ve cennetini kazanmaya çalışır.

Aksi taktirde Müslüman fertlerden oluşmayan ailelerde İslam’ın güzellikleri yaşanamaz, çocuklara da bu güzellik verilemez. İslam’dan uzak yetişen çocuklarımız da Allah muhafaza cahenneme malzeme olur. Onun için Rabbim eş seçiminde inanan insan kimliğini öne çıkardığı ayet-i kerimenin devamında şöyle buyurmaktadır: "… Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklar." (Bakara Suresi 2/221)
Bu hususta Efendimiz (s.a.v.)de şöyle buyurmuşlardır: "Her doğan insan fıtrat üzere doğar, tertemiz doğar, anne babası vermiş olduğu eğitimle, takip ettiği terbiye metodu ile onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi yapar." (Sahih-i Buhari 6110). Yani, anne babanın yönlendirmesi ile, vermiş olduğu eğitim ve terbiye ile çocuğun manevi âlemi şekillenir ve inanç dünyası olgunlaşır.

Anne-baba Müslüman ise, İslâmi kaygı taşıyor ise, ahiret hesabı yapıyor ise, çocuğunun eğitimini ona göre yapar, ortamı ona göre seçer. Böyle anne-babalardan da cennete ve Allah'ın rızasına giden yollar açılır.

Allah'a ve onun nizamına inanmayan, ahiret korkusu taşımayan, müşrik, putperest ve ataist fertlerden oluşan aileler de çocuklarını kendi yanlış düşüncelerine, batıl inançlarına göre yetiştireceklerinden, cehenneme giden yolları açarlar.

Daha eşlerin birbirlerini seçerken başlaması gereken bu hassasiyet, anne-baba bir araya gelirken, bu birleşmeden meydana gelebilecek çocuklarının yanlışlardan ve şeytanın şerrinden korunması için yapacakları dua ile ve bu yeni yavruya koyacağı ismi seçerken ve o esnada sağ kulağına ezan, sol kulağına kameti okurken devam eder, çünkü eğitimde ilk adım bu merhalelerde başlar.

Daha sonra da bu hassasiyet devam ettirilir. Efendimiz (s.a.v.) ifadesiyle 7 yaşına geldiği zaman namaz kılabilecek duruma getirilir ki, o yaştaki bir çocuk namaz kılmakla emrolunur. 10 yaşına geldiğinde hâlâ namaz kılmaz ise ikaz olunur. Yani çocuk bu merhaleye kadar bu ibadetleri yapmaya anne-baba tarafından hazırlanılır.

Çünkü bizler ilk anından son noktaya kadar müslüman olarak yaşamakla emrolunmuşuz. Bizlerin hayattaki yol haritasını Yüce Mevlâ tayin ve tarif etmiş ve onun sevgili peygamberi (s.a.v.) öğretmişlerdir. Bu hakikat Allah’ın sevgilisi İbrahim (a.s.)’ın diliyle şöyle bildirmektedir: "Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakup da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslam’ı) seçti, o halde sadece müslüman olarak ölünüz (dedi)." (Bakara Suresi 2/ 132). Sadece müslüman olarak ölebilmek içinde müslüman olarak yetişmek ve müslüman olarak yaşamak gerekmektedir ki, ölüm bizi değişik bir konumda yakalamasın.
İşte bu anlayışın, bu yaşantının ilk harcı da her şeyden ve her yerden önce ailede atılmaktadır. Onun için okullardan önce bu ilk aşamada görevlerimizi iyi idrak edip doğru bir şekilde yerine getirmemiz gerekmektedir.

Rabbim bizlere ve ümmet-i Muhammed'e basiretler versin. Hakka giden yolda yâr ve yardımcımız olsun.
Amin...


Dr. Nihat Tosun
 
Üst