topraktoprak
Well-known member
Kıskançlığın yoğun yaşandığı evlilikler, kıskanan için de, kıskanılan için de çekilmez olur. Her şeyden önce yersiz yere kıskanılan kişi, kendisini kapana kısılmış hisseder.
Az miktarda kıskançlık duygusu evlilikte tutkal etkisi yapar, eşleri bir arada tutmak,evlilik bağlarını güçlendirmek açısından yararlıdır. İlişkiyi diri tutan, kişileri birbirine bağlayan kıskançlık doğaldır. Ancak, çok ciddi bir ilgiden, sevgiden yoksun kalma kaygısı taşınıyorsa, bu hem kıskanan kişiye, hem de ilişkiye zarar verir. Kıskançlığın yoğun yaşandığı evlilikler, kıskanan için de, kıskanılan için de çekilmez olur. Her şeyden önce yersiz yere kıskanılan kişi, kendisini kapana kısılmış hisseder. Kıskanan ise, zaten en büyük zararı kendisine vermektedir. Böylece evliliğin temelleri sarsılabilir.
KISKANÇLIK HASTALIK MI? Sabah evden giderken açılıp açılmadığını kontrol etmek için perdeleri işaretleyenler, eve gelince banyoyu, sabunu kontrol edenler, eşlerini kapıcıyla bile konuşturmayanlar gibi hezeyan derecesinde kıskançlık hisseden insanlarla karşılaşıyoruz. Bu bir hastalıktır ve ilâç tedavisi gerekir. İşin zor tarafı ise, kişinin kendisinin hasta ve tedaviye ihtiyacı olduğunu kabul etmemesidir. Böyle durumlarda bütün ailenin uyanık olması gerekir.
AHENGİNİ BOZAR
Bu derece yoğun yaşanmayan, hastalık sınıfına koymadığımız, ama evliliğin ahengini bozan kıskançlıkların çoğu, kişinin sevdiği insanı kaybetme korkusunun ve kendine olan güvensizliğinin sonucudur. Bazı insanlar eşlerinin karşı cinsten birisinin bazı özelliklerini beğenmesinden rahatsız olurlar. Bunu eşlerinin kendilerini beğenmediği şeklinde algılayıp, kıskançlık duygusuna kapılırlar. Oysa bu yanlış bir algılamadır. Kimse mükemmel değildir, başka bir insanın bazı özellikleri ,insanın kendi özelliklerinden daha iyi olabilir. Kişi, eşinin başkalarının bazı özelliklerini takdir etmesinden, kendisini sevmediği, istemediği anlamını çıkarmamalıdır.
EŞİM BENİ ANLASIN Kıskançlık sorunu yaşayanlara, bunu eşleriyle paylaşmalarını önerdiğimizde, kişiler bunu ifade etmeyi bir zayıflık olarak görüyorlar. Arzu ediyorlar ki, eşleri kendi kendine anlasın. Oysa eşleri kendilerini incittiklerinin farkında bile olmayabilir. Bu yüzden duygularını mutlaka ifade etmelidirler. ´Eşim duygularımı anlasın´ diye düşünmek zaman kaybettirir. Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık konuşmamaktır. Birbirlerine dolaylı, imalı mesajlar veren, kinayeli konuşan insanlar farkında olmadan düzeltmek istedikleri yanlışı daha da arttırırlar. Sorunların büyümemesi için kesinlikle açık iletişim şarttır.
NE YAPMALIYIM?
Kaybetme korkusunu azaltan en büyük değerin sevgi olduğunu unutmamalısınız. Sevgi arttığı zaman, kıskançlık gibi negatif duygularda azalma olur. Evlilikte, ikili ilişkilerde en büyük ihtiyaçlardan biri karşılıklı güvendir. Sürekli kıskanılmak, güvenilmemek elbette kıskanılan tarafı da yorar ve gerer. Hastalık derecesinde kıskanç kişilerle yaşamak zorunda kalanlar, mutlaka sabır eğitimi almalılar. Karşılarındaki kişi tartışmayı çok sever. Onlara çok kesin ve net cevaplar vermek gerekir. Sorun neyse, masaya yatırıp açık açık konuşmak önemlidir. Bu bir risktir, ama göze alınmazsa hayat daha da çekilmez hâle gelebilir.
Prof.Dr.Nevzat Tarhan
Az miktarda kıskançlık duygusu evlilikte tutkal etkisi yapar, eşleri bir arada tutmak,evlilik bağlarını güçlendirmek açısından yararlıdır. İlişkiyi diri tutan, kişileri birbirine bağlayan kıskançlık doğaldır. Ancak, çok ciddi bir ilgiden, sevgiden yoksun kalma kaygısı taşınıyorsa, bu hem kıskanan kişiye, hem de ilişkiye zarar verir. Kıskançlığın yoğun yaşandığı evlilikler, kıskanan için de, kıskanılan için de çekilmez olur. Her şeyden önce yersiz yere kıskanılan kişi, kendisini kapana kısılmış hisseder. Kıskanan ise, zaten en büyük zararı kendisine vermektedir. Böylece evliliğin temelleri sarsılabilir.
KISKANÇLIK HASTALIK MI? Sabah evden giderken açılıp açılmadığını kontrol etmek için perdeleri işaretleyenler, eve gelince banyoyu, sabunu kontrol edenler, eşlerini kapıcıyla bile konuşturmayanlar gibi hezeyan derecesinde kıskançlık hisseden insanlarla karşılaşıyoruz. Bu bir hastalıktır ve ilâç tedavisi gerekir. İşin zor tarafı ise, kişinin kendisinin hasta ve tedaviye ihtiyacı olduğunu kabul etmemesidir. Böyle durumlarda bütün ailenin uyanık olması gerekir.
AHENGİNİ BOZAR
Bu derece yoğun yaşanmayan, hastalık sınıfına koymadığımız, ama evliliğin ahengini bozan kıskançlıkların çoğu, kişinin sevdiği insanı kaybetme korkusunun ve kendine olan güvensizliğinin sonucudur. Bazı insanlar eşlerinin karşı cinsten birisinin bazı özelliklerini beğenmesinden rahatsız olurlar. Bunu eşlerinin kendilerini beğenmediği şeklinde algılayıp, kıskançlık duygusuna kapılırlar. Oysa bu yanlış bir algılamadır. Kimse mükemmel değildir, başka bir insanın bazı özellikleri ,insanın kendi özelliklerinden daha iyi olabilir. Kişi, eşinin başkalarının bazı özelliklerini takdir etmesinden, kendisini sevmediği, istemediği anlamını çıkarmamalıdır.
EŞİM BENİ ANLASIN Kıskançlık sorunu yaşayanlara, bunu eşleriyle paylaşmalarını önerdiğimizde, kişiler bunu ifade etmeyi bir zayıflık olarak görüyorlar. Arzu ediyorlar ki, eşleri kendi kendine anlasın. Oysa eşleri kendilerini incittiklerinin farkında bile olmayabilir. Bu yüzden duygularını mutlaka ifade etmelidirler. ´Eşim duygularımı anlasın´ diye düşünmek zaman kaybettirir. Güven duygusunu zayıflatan en önemli etken açık konuşmamaktır. Birbirlerine dolaylı, imalı mesajlar veren, kinayeli konuşan insanlar farkında olmadan düzeltmek istedikleri yanlışı daha da arttırırlar. Sorunların büyümemesi için kesinlikle açık iletişim şarttır.
NE YAPMALIYIM?
Kaybetme korkusunu azaltan en büyük değerin sevgi olduğunu unutmamalısınız. Sevgi arttığı zaman, kıskançlık gibi negatif duygularda azalma olur. Evlilikte, ikili ilişkilerde en büyük ihtiyaçlardan biri karşılıklı güvendir. Sürekli kıskanılmak, güvenilmemek elbette kıskanılan tarafı da yorar ve gerer. Hastalık derecesinde kıskanç kişilerle yaşamak zorunda kalanlar, mutlaka sabır eğitimi almalılar. Karşılarındaki kişi tartışmayı çok sever. Onlara çok kesin ve net cevaplar vermek gerekir. Sorun neyse, masaya yatırıp açık açık konuşmak önemlidir. Bu bir risktir, ama göze alınmazsa hayat daha da çekilmez hâle gelebilir.
Prof.Dr.Nevzat Tarhan