Kurban Olayım Seni Yaratana
Cenâb-ı Hak buyuruyor: “İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.” (Bakara, 165) |
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Allah’ım Sen’den sevgini, Sen’i sevenlerin sevgisini ve Senin sevgine ulaştıracak ameli talep ediyorum. Allah’ım senin sevgini bana nefsimden, ailemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl.” (Tirmizi, Deavat, 72) |
“Kurban olayım seni yaratana” demişti ârife bir hanım teyze, beni sevgiyle bağrına basarken. O anda gerçek, anlamına kavuşmuştu idrakimde kurban olmak kavramı. Kurban olmak, denilince hep çocukluğumda zihnime yerleşmiş olan kurban bayramlarının bildik sahnesi gözümde canlanır. Yerde boğazlanmış koyun gelir aklıma. Oysaki onun adı, ‘nahr’ idi Arapça’ da. Ona ‘kurban’ adını biz takmışız. Asıl anlamı Yakınlık olan bu kelimeyi, ona takışımızın sebebi ise ‘Yaratana kurban’lığı yani Yaratana yakınlığı sağladığı içinmiş. Bunları çeşitli kitap, dergi vs.lerden okuyup öğrenmiştim. Öğrenmiştim ama o güne kadar hakkıyla kavrayamamışım meğer. Çok hoşuma gitmişti bu söz. Gerçi buna benzer kullanımlarına çok rastlamıştım bu sözün “Kurban olayım sana” “Kurban olsun ona anası, nenesi vs.” şeklinde kullananlara rastlamıştım. Bu teyzenin söyleyişinde daha farklı bir incelik vardı. Bu gözümden kaçmamıştı.” Kurban olayım seni YARATANA” Güzellik buradaydı; bana değil beni yaratana kurban olmayı diliyordu. Bana kurban olup da ne yapacaktı. Ya ben, beni yaratandan uzak olursam, bu onu da, beni ve onu yaratandan uzak kılardı. Oysa beni yaratana kurban olursa, beni de, beni ve onu yaratana kurban (yani yakın) kılabilirdi. Sevgilerimizdeki olması gereken ölçü bu olmalıydı. Her şeyin ölçüsünün unutulduğu, aşırılıkların alıp başını gittiği günümüzde, ifrat ve tefrit denilen ya hepten ileri gitme ya da büsbütün geri kalmayı sevgilerimize de yansıtmayı başarmışız! (Aysel Gürgen, Altınoluk Dergisi, Ocak-2006) |
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Bâtın: Mahiyeti gizli olan, gözlerden, idrak ve duygulardan aslını gizlemiş ve zâtıyla bâtın olan, demektir. |
Kısa Günün Kârı Rabbimize yakınlığımızı sağlayan Kurban bayramı’na yaklaştığımız bu günlerde çocuklarımıza, gençlerimize Kurban bayramı’nın güzelliklerini anlatalım. |
Lügatçe ifrat: Aşırı. tefrit: Çok az. |